Sinematografik kurgusu sayesinde mekâna özgü performatif bir yerleştirmeye dönüşen
“Verwegenheit” sergisi, izleyiciyi kendi benliği, geçmişi, arzuları ve korkularıyla; en önemlisi her
birimizin iç dünyasında tetiklenmek üzere pusuda bekleyen “yabancılık” hissiyle yüzleşmeye davet
ediyor. Sergi, Almanca kökenli “korkusuzluk, atılganlık, cüretkârlık” anlamlarına gelen adıyla, sanatçı
Rahşan Düren’in her bir projesinde yaratıcı cesaretine ve yeni deneylere olan yaklaşımına atıfta
bulunuyor. Art Deco tarzı dış cephesi ile dikkat çeken ancak uzun bir terk edilişin ardından uğradığı restorasyon ile birlikte “ruhunu” büyük ölçüde yitiren Tarhan Han’ın dış ve iç mekânları arasındaki karşıtlığı, bireyin dış dünyadaki imajı ile o dünyadan gizlediği özgün özü arasındaki uçurumun bir metaforuna dönüştüren “Verwegenheit” sergisi, Rahşan Düren’in soyut ve yarı-soyut kompozisyonlarıyla birleşerek iç ve dış mekân arasındaki karşıtlığı metaforik bir şekilde sunuyor.