X

Röportaj: Reşit ÖZET

Fotoğraflar : Onur AYDIN

-Nida Hanım biraz eskiye gidelim, öğrencilik yıllarınıza...

2006'da Koç Üniversitesi'nde Tarih bölümüne başladım. Çok keyifli dönemlerdi ve şu anki bu takı tutkum da aslında sanat tarihinde Osmanlı'nın özellikle Kanuni Sultan Süleyman'ın dönemlerini incelerken ortaya çıkmaya başladı ve yavaş yavaş ''Ben neden bu işe yönelmiyorum? Neden bu tutkumu aldığım eğitimle birleştirip, tarihten güzel, hikâyeler ile Osmanlı padişahlarının, sultanlara hediye ettiği yüzükleri inceleyerek neden günümüze uyarlayarak yapmıyorum?'' diye düşündüm ve yavaş yavaş markamı kurup mücevher tutkumu mücevher severlerle paylaşmaya keyifli bir hale getirmeye başladım.

-Sanırım mücevher tutkunuz çocukken başladı?

Aslında evet ama o zamanlar fark etmiyorsunuz, çocukken oyun gibi bakıyorsunuz yaptığınız işlere. Çocukken yaz tatillerinde renkli iplerle boncukları birleştirirdim. Öğretmenlerim, ailem, renkleri uyum içerisinde birleştirmemin, görselimin iyi olduğunu, göz zevkimin o zaman uyuşmaya başladığını söylüyorlardı. Bu yaptığım takıları evimize gelen misafirlere hediye ederdim. Girişimcilik ruhum o günlerden kaldı.

-Çocukluk demişken hepimizin küçükken hayalini kurduğu bir meslek vardır. Sizin de var mıydı?

Aslında ben akademisyen olmak istemiştim. Tasarımcı olacağım, mücevher tasarlayacağımı hiç düşünmemiştim. Tarih çok severek okudum. Çocukluğumda başlayan girişimcilik ruhu, açıkçası beni girişimci olmaya ve o çocuklukta başlayan tutkumu bir işe, markaya dönüştürmeme sebep oldu.

-Anneniz Nilüfer Bulut'un mücevher tasarımcılığına başlarken size desteği nasıl oldu?

Annem her anlamda destek oluyor benim rol modelim. Çünkü çocukluktan beri hep onu çalışırken bir şeyler üretirken izlediğimiz için bu bende de o ruhu yarattı. Ve bana çok cesaret verdi. Bu fikrimi duyduğunda ''Daha niye duruyorsun? Hadi başlayalım'' dedi. Benim logom aynı zamanda dedemin imzası. Bu açıdan da markam benim için manevi önem taşıyor. Annemin her zaman desteğini, aklını, disiplinini, ondan örnek alıyorum ama biraz inatçılığım var. Ona sorsam da yine ben aklımdakini denemeden rahat etmiyorum. Başarılı bir annenin olmasının olumsuz yönleri de var. Çünkü sizden çok şey beklediğini hissediyorsunuz. Başarılı işler yaptığınız zaman ''İşte annesi arkasında'' diye düşünülüyor. Annem bizi büyütürken, bir şeyleri kendimizin başarmasını istedi. Bocaladığımız yerde destek oldu. Geçenlerde çok güzel bir söz okudum: ''Birinin yardımıyla çıktığınız bir yerden, birinin yardımı olmadan inemezsiniz.''

 

 

-Markanızı ilk kurduğunuz günden bu yana neler değişti?

Açıkçası ilk başladığımız zaman ben bu kadar hızlı bir ilerleme kaydedeceğimi düşünmemiştim. Yaptığımız planlar içerisinde daha yavaş adımlarla ilerlemek vardı ama tasarımlarımın beğenilmesi, Türkiye'de çok önemli işkadınlarının, ünlü sanatçıların takılarımı kullanmasıyla markam daha da büyüdü. İlk günden beri amacım hep yurtdışında Türk geleneksel mücevherini duyurmaktı. Dört yılda aslında buna ulaşmış oldum bu benim için büyük bir başarı.

-Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Her sene yeni koleksiyon çıkarıyorum. İlham kaynağım zaten hep tarih, tasavvuf, Yunan mitolojisinden etkileniyorum. Ben mücevherin, 'Anıları hayatta tutabilmenin bir yolu olduğunu düşündüğüm' için daha çok insanların kendilerinden bir parça katacağını düşündüğüm tasarımlar yaratmaya çalışıyorum. Bir tasarımdan çok fazla üretmemeyi tercih ediyorum. O yüzden biz çok sık koleksiyon ve model değiştiriyoruz. Bir önceki koleksiyondan, bir sonraki yıl müşterilerimizin çok ısrar ederlerse yapıyoruz. Ama genel olarak yapmamayı tercih ediyoruz, çünkü onlara özel olsun istiyorum.

-Bir kadın için mücevher neyi ifade ediyor?

Bir kadın için mücevher, anıları hayatta tutabilmenin bir yolu. Manevi değeri her kadın için vardır diye düşünüyorum. Genelde eşlerin birbirlerine aldıkları anıları olan parçalardır. Herkes için güzel anısı olduğunu düşünüyorum.

-Bir koleksiyonun sizce modası geçer mi?

Ben geçeceğini düşünmüyorum. Günümüzde uzun süredir fast fashion algısından dolayı tüketim çok hızlı oluyor. Moda sektöründe de bu böyle. Güzel bir Vintage mücevherle de şıklığımızı tamamlayıp tarzımızı ona göre yansıtabiliriz diye düşünüyorum.

-Markanızı yurtdışına taşımayı hedefliyor musunuz?

Evet ilk günden beri bu isteğim var. Geçtiğimiz aylarda İtalya'da katıldığım fuarda, mücevher tasarımlarım çok beğenildi. Özellikle bir İtalyan editörünün 'aşk' yüzüğüm dikkatini çekti, hikâyesini bana sordu, bende anlattım. Mevlana'nın, tasavvufi aşkından esinlendiğimi, ilahi aşkı yansıtmak istediğimi ve üzerinde bulunan Vav' ın da Arap alfabesinin bir harfi olduğu anlatınca çok etkilendi. Ve iki gün sonra beni köşesinde yazmıştı. Bu bana çok büyük sürpriz oldu.

-Ülkemizde ve iş dünyasında pek çok kadın markanızı tercih ediyor mu?

Evet çok beğenerek kullanıyorlar. Bende onların beğenerek takmalarından dolayı çok mutlu oluyorum. Sanat dünyasından Hülya Avşar çoğu programında benim tasarımlarımı tercih ediyor.

-İş dünyasından kimler tercih ediyor?

İş dünyasından, Demet Sabancı Çetindoğan, Neşe Kavak, Emine Kamışlı, Meltem Demirören gibi başarılı iş kadınlarının takması beni çok mutlu ediyor.

-İş dünyasına yeni atılacak olan genç girişimcilere özellikle kadınlara ne gibi tüyolar verirsiniz?

İlk olarak ben iş disiplinine çok önem veriyorum. Çünkü kendi kendinizin patronusunuz. Size ''Geç kaldın, erken çıktın?'' diye başınızda kontrol eden bir kişi yok. Çok disiplinli olarak çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Asla pes etmemeleri gerekiyor.

-Gelecek ile ilgili planlarınız neler?

Markamı yurtdışındaki büyük markalar arasında görmek istiyorum. Ne yazık ki Türkiye'den bir marka çıkarmak çok kolay olmuyor. Yani ben şu an kendimi markalaşmış olarak görmüyorum. Yurtdışında bir marka haline gelmedikçe çok zor. Holywood yıldızları ve yabancı sanatçıların kullandığı bir marka olmak istiyorum. Haziranda Las Vegas'ta yine dünyaca ünlü tasarımcıların katldığı Couture Show var ona hazırlanıyorum. Eylülde İtalya'da, kasımda Dubai'de fuarlara katılacağım.

-Evlilik demişken, Arda Bey ile geçtiğimiz yıl evlendiniz. Nasıl tanıştınız?

Çok güzel bir heyecandı. Bence bir insanın en mutlu olduğu, hayatının en güzel dönüm noktalarından biri olduğunu düşünüyorum. Biz, 2014 yılında Arda'yla İstanbul'da tanıştık. Arda ''İlk tanıştığımız anda biliyordum evleneceğim insanın sen olduğunu'' diyor. Yani o günden beri peşimi bırakmadı diyebilirim.

-Düğünden biraz bahseder misiniz?

Düğünde tabii ben çok heyecanlıydım. Açıkçası şu an videolarımıza, resimlerimize baktığım zaman “Arda bir daha mı düğün yapsak? Bu sefer söz farkında olacağım” şeklinde konuşuyorum. Çünkü gerçekten o an rüya gibi geliyor. Her şey hayalimdeki gibiydi, çok samimi bir düğün oldu ve herkes çok eğlendi.

 

 

 

 

-Arda Bey’ in size yaptığı en büyük sürprizi hatırlıyor musunuz?

Geçtiğimiz şubat ayında evli geçirdiğimiz ilk Sevgililer Günü'nde çok güzel sürpriz yaptı bana. Ben İstanbul'daydım eve geldiğimde gözlerimi kapadım ve bir anda her yer gül yaprakları, mumlar, kırmızı balonlarla doluydu. Öyle güzel bir Sevgililer Günü yemeği hazırlamıştı ki...

-Evlendikten sonra Ankara'ya mı yerleştiniz?

Evet Arda aslında buradaydı dediğim gibi Ankara'da işleri çok yoğunlaşınca tekrar geçici olarak Ankara'ya gitmesi gerekti. Burada da arkadaşları çevresi olduğu için onunla beraber çok sık gidip geliyoruz. Ama onun dışında benim işim gereği haftada belli zamanlarda gelmem gerekiyor İstanbul'a. Şu an bir Ankara'da bir İstanbul'da yoğun bir hayatımız var.

-Anne olmayı düşünüyor musunuz?

Benim şu an işim çocuğum gibi, büyük bir zamanımı ona harcıyorum. Yurtdışında ilk adımlarımızı attıktan sonra tabii ki her kadın gibi ben de isterim.

-Modayla aranız nasıl?

Modayla aram iyi. Takip ederim işim gereği zaten takip etmem gerekiyor ama bende herhalde kendi stilini kendi yaratanlardanım diyebilirim. Çünkü çok kendi tarzıma uymayan parçaları sırf moda diye tercih etmiyorum.

-Annenizin en çok hangi yönlerini örnek alıyorsunuz?

Annemin en çok disiplinli oluşunu, erkek egemen toplumda her zaman kadın olarak doğru fikirlerini savunuşunu, cesaretini, duruşunu kendime örnek alıyorum. Aynı zamanda hem işiyle hem sosyal hayatına çocuklarına zaman ayırmasını seviyorum.

-Hayatta olmazsa olmazlarınız var mıdır?

Aileciyim, aileme, eşime, anneme, kardeşime çok düşkünüm. İş hayatında çok disiplinli olmak olmazsa olmazlarım arasında. Yine kendi imkanlarımı sadece kendim için kullanamam, bunu yaptığım zaman ben olmaktan çıkarım diye düşünüyorum. Çok duygusal bir insanım, yani bazı şeyler beni çok çabuk düşürebiliyor. Ama yılmıyorum, hevesle, cesaretle yapmak istediğim şeyleri yapmaya devam edebiliyorum bu da sevdiğim bir özelliğim.