'Paketlenmiş gıda mutfağıma girmez'
Sedes Holding Yönetim Kurulu Başkanı Demir Sabancı'nın yemek kitabı yazarı eşi Aslıhan Sabancı, HT Kulüp'e özel mutfağa girip çok sevdiği tatlı olan pavlovayı pişirdi
Çocukluğundan bu yana süregelen yemek tutkusunu yazdığı kitaplarla bambaşka bir boyuta taşıyan Aslıhan Sabancı, için mutfak çok önemli bir alan. Eşi Demir Sabancı ve çocuklarının beslenmesinde hazır gıdaya yer vermeyen Aslıhan Hanım, mutfağına paketlenmiş gıda sokmuyor. Herkese mutfak alışverişlerinde etiket okuması gerektiğini söyleyen Aslıhan Sabancı, sebze, meyve ve baklagillerin mutfağında başrolde olduklarının altını çiziyor. Bizim için Kanyon AVM'deki İntema Yaşam'da Kirala Pişir Mutfak'a giren Aslıhan Hanım, en sevdiği tatlı olan Pavlova'yı hazırlarken bir yandan sorularımızı cevapladı.
Röportaj: Aybala YILDIZ
Fotoğraflar: Hakan YAĞCI
Çocukluğunuzda kurulan sofralardan, hatırladığınız güzel anılar var mı? Nasıl bir mutfak kültürüyle yetiştiniz?
Benim anneannem ve babannem mutfakla çok iç içeydi. Bütün ürünlerimiz evde pişerdi ve her şey çok doğaldı. Rahmetli anneannemle mantı açardık. Babannemin çiğ böreği vardı. Hep bize görevler verirlerdi. Mesela dolma yapılacağı zaman dolmanın içini beraber doldururduk çok mutfakla haşır nerşir geçti. Çocukluğumdaki mutfak anıları benim için çok güzel yıllar.
Elinizin lezzetini kimden aldınız?
Bizim ailedeki herkesin eli lezzetlidir. O yüzden adil olmam lazım hepsinin katkısı var.
Mutfakta ilk pişirdiğiniz yemek neydi?
Ortaokuldayken katı bir kuru fasülyeydi. Ortaokul sonda olabilir. Çok yapmak istemiştim. Annemi de hep izliyordum fakat fasülyeleri suya bastırdığını görmemişim. Okuldan gelir gelmez direkt fasülyeyi alıp pişirdim. Bayağı katı bir fasülye oldu. Ondan sonra kuru fasulyenin suya bastırılmasını gerektiğini öğrendim.
Kalabalık bayram sofraları ve kalabalık akşam yemeklerindeki favori menüleriniz neler?
Buna değinmenize çok sevindim çünkü benim son kitabımda hem glutenli hem glutensiz tariflerim var. Glutensiz tariflere bizim ailemizin geleneksel tatlarını kullandım. Çünkü onların da bir sonraki jenerasyona geçmesini isterim kaybolmasını istemem. Mesela bizim soframızdan eksik olmayan Boşnak böreğimiz vardır. Bayramlarda babannemin yaptığı. Çerkes tavuğu vardır rahmetli anneanemin. Çiğ börek, zeytinyağlı dolmalar vardır. Çok özlüyorum ama bende aynı şekilde o sofraları kendi ailemizde çocuklarımıza kurarak devam ettirmeyi seviyorum.
Çocukluktan buraya gelen bir yemek tutkunuz var ve bu tutku kitaba dönüştü. Peki bunun çıkış noktası neydi?
Her zaman yemek yaptım. Öğrenciliğim boyunca yurtdışında okuduğum sürece. Özellikle yurtdışındayken Türk mutfağını çok özlediğim için yapıp arkadaşlarımı da çağırıyordum. Beraber mutfağa girdiğimiz zamanlar oluyordu ya da ben yapıp ikram ediyordum. Yeni evlendikten ve ilk çocuğumu doğurduktan sonra gıda alerjilerim çıktı. Özellikle gluten alerjisi. Beni yeniden mutfağa sokup bildiğimiz tatları farklı pişirmeye sürükledi. Ondan sonra bunları bir kitap haline getir diye ailemden arkadaşlarımdan çok fazla talep aldım. Öncelikle ben kendime pişirmeyi amaçlamıştım ama kitap haline getirmekte ayrı bir keyif çünkü kaybolmuyor. Bir emek ortaya çıkıyor ve daha sonra başkaları da faydalanıyor.
Geçtiğimiz günlerde yurtdışında bir fuara katıldınız sanırım...
Frankfurt’ta kitap fuarına katıldım. Dünyanın en büyük kitap fuarı ve her sene ekim ayında düzenleniyor. Bu sene benden yemek pişirmemi rica ettiler. Ben de mutfağımızı tanıtmayı da sevdiğim için severek kabul ettim. Güzel bir fuardı katılımcısı boldu. İstanbul’a da ilgi büyüktü.
Ne pişirdiniz fuarda?
Ben orda aslında başta kabak pişirecektim kitabımdan. Bu kabak tatlı kabak ve beş saat pişirme süresi vardı. Bir bal kabağının tepesini oyuyorsunuz ve içine aşure gibi kuruyemiş ve kuru meyvelerle dolduruyorsunuz ve üstünü kapatıp yağlı kağıt ve aliminyum folyoya sarıp beş saat ağır ateşte pişiriyorsunuz. Bu yüzden son dakikada başka bir tarif olan helva yaptım. Geleneksel oldu. Orda yemek yaparken tarihçesinden ve nerelerde yapıldığından da bahsediyorsunuz. Bazı çocukların ve gelen izleyicilerimin ilgisi büyük oldu. İkinci tabağı istediler bu benim çok hoşuma gitti.
En son kitabınızda da birçok lezzet mevcut. Çocuklar en çok hangilerini seviyor?
Çocuklar en çok çay saati menülerini seviyorlar. Çocukların dışarıda yemelerini istemediğim için ev yapımı tavuk nuget seviyorlar. Ev yapımı sucuk, ev yapımı sosis tarifleri var. Onları seviyorlar. Hamburger var.
Mutfak ve beslenme konusunda çok hassassınız. Hiç mutfağıma sokmam dediğiniz besinler yiyecekler var mı?
İşlenmiş market ürünleri. Ama en önemli şey çocuklara etiket okumayı öğretmek. İçinde katkı maddesi yoksa mutfağıma girebilir. Ama katkı maddeli ve boya içeren şeyleri tüketmelerini istemiyorum.
Alışverişe çıktığınızda market arabanızda en çok neye yer veriyorsunuz?
Kesinlikle sebze, meyve ve süt, bakliyat çok severim bir de baharat.
Eşiniz Demir Sabancı, ana yemeklerde en çok neleri tercih ediyor?
O fazla yemek seçmez ama sebze sever.
Sizden özel yemek isteği oluyor mu?
Oluyor şu aralar daha çok sebze yemeyi tercih ediyor ama Adanalı olduğu için bazen içli köfte ister ve sever. Biraz el oyalayıcı ama sonuçta yiyenlerin yüz ifadelerini gördüğünüz zaman yaptığınız emeğe değiyor.
Çocuklar için Gurme Lezzetler kitabınızın hazırlık aşamasında kimlerle çalıştınız?
Yemek kitabı yazdıkça tecrübeniz artıyor. Daha el çabukluğu oluyor. Editörlüğünü tamamen kendim yaptım. İngilizce çevirilerini tamamen kendim yaptım. Güzel bir grup çalışması oldu tabii ki aile bireylerim de deneyimleriyle mutfağa geldiler. Yengem cheescake’ni yapıp getirdi çekime. Annem Alman pastası yapıp getirdi. O yüzden geleneksel tat bölümlerinde beraber çalıştık.