X

Boğaz'daki yalısında online olarak sohbete katılan cemiyet hayatının ünlü ismi Derin Mermerci, ablası Tansa Hanım ve katılımcıların sorularını yanıtladı...

Sanatsever bir ailede doğdunuz sanatseverliğinin izlerini koleksiyonlarında görebilir miyiz?

D.M: Heykel ve resimlerle dolu bir evde büyüdüm. Dolayısıyla tabi ki etkisi olmuştur. Çünkü ben o göz zevkinin nadir geliştiğini düşünüyorum.

Seni Türk Modern Sanatına yönelten şey nedir?

D.M: İlk görsel olarak beğendiğim ressamların eserlerini toplamaya başladım. Fikret Mualla, Erol Akyavaş, Canan Tolan gibi sanatçıların eserlerini topladım.

Evindeki eserlerde resimler ağırlıkta…

D.M: Heykel de çok seviyorum. Evet heykellerde genellikle ardeko dönemine gidiyorum. Eski vazolar çanaklarla resimleri evimde bir şekilde harmanladım. Ben ortamımı eserler üzerine kurduğum için eserlerin üzerine dekorasyonu kuruyorum. Çünkü ben eserlerin karşına kahvemi alıp geçip seyretmeyi ve onlara yaratıcılıklarından dolayı şükretmeyi seviyorum.

Senin için koleksiyonerlik ne demektir?

D.M: Öncelikle ben koleksiyoner değilim. Ben hiçbir şeyi üzerine çalışarak satın almadım. Ben tamamen görsel zevkime göre eserleri toplamaya başladım. Arkasındaki hikayeleri sonrasında öğrendim. Ben çoğu resmi Türkiye dışından topladım. Paris ve Hollanda da galerilerden topladığım eserlerde var.

Takip ettiğiniz genç sanatçılar var mı?

D.M: Çok fazla etmiyorum. Tansa’dan daha çok duyuyorum.

Elinizde siyah-beyaz fotoğraflar eserleride bulunuyor mu?

D.M: Evet. Akrabam olan Mehmet Kısmet’in çok sevdiğim fotoğrafları var. Ara Güler zaten efsane yine onun da çok sevdiğim fotoğrafları var. Yurtdışından sevdiğim birkaç sanatçı var ama çok daha sokak sanatçıları gibi düşünün. Dediğim gibi tamamen görsel zevkime hitap eden şeyler.

Koleksiyon yapmak ve ya sanat eseri almak isteyenlere tavsiyen var mı?

D.M: Ben olsam moda diye hiçbir şeyi almam. Hiçbir şey anlamayıp sadece herkes konuşuyor bende havamı atayım psikolojisinde bir şey almam. Çok daha farklı tarafa yönelirim. Çünkü şişirme sanatçıların balon gibi söndüğüne inanıyorum. Koleksiyonerlikte ben olsam kalbimi dinlerim. Bana bir şey ifade ediyor mu onu düşünürüm. Gözüme hitap ediyor mu ona bakarım. Ama bunların yanında galerine ya da müzaidelerine alıyorlarsa mutlaka bilen bir kişeye fiyat aralığını sorarım.

Koleksiyon eserleriniz için bir gelecek planı düşündünüz mü ve yatırım olarak eser satın aldınız mı?

D.M: Yatırım olarak eser satın almadım. Lal ve Mila’ya kalacak eserler. İkisi de şuan yaşların ötesinde çizime düşkünler. İlerde bence onlarda keyif alarak bakacaklardır.

Elinizdeki eserleri sergilenmesi için galerilere veriyor musunuz?

D.M: Tabi ki veriyorum.Sanatçı o eseri yaparken binlere, on binlere belki de yüz binlere ulaşmak için yapıyor. Senin kendi evinde asılı olup sadece sana gelen misafirlerin görmesi için yapmıyor. Sergilerde bir sürü yere ulaşıyor. Ben bütün eserlerin sergilenmesi taraftarıyım.Bende kişisel bir sergi açarsam bendeki eserlerin aylarca açık kalmasını isterim.

 

 

Bundan sonra almak istediğiniz eser var mı? Ya da almadığınız için pişman olduğunuz eserler var mı?

D.M: Şuanki aklım olsa bir sürü Alev Ebuzziya eserleri toplardım.Bende birkaç eseri vardır. Zamanında önüme bir sürü çanak eseri gelmiştir. O zaman ilgi alanım değildi ve o yüzden atladım. Ben kendimce hala onu düşünürüm ve keşke bir dolabım olsaydı da o eserleri alıp koysaydım derim.

Evinizde birçok eser var bunlarından birinin hikayesini anlatabilir misiniz?

D.M: Bu bir Burhan Doğançay eseri. Bundan 8-9 sene önce Burhan Bey’in müzesindeydim ve benim doğum günümdü. Burhan Bey o kadar hoş sohbet o kadar benim kendimi yanında mutlu hissettiğim bir insan ki biz saatlerce müzesinde sohbet ettik. Rusya’dan ortak bir tanıdığımız benim doğum günüm olduğunu söylemiş. Burhan Bey de seni depoya götüreceğim istediğin resmi seç ve al dedi. Ben bu eseri beğendim. İnanamadı. Gerçekten bunu mu istiyorsun dedi. Evet bana harika şeyler hissettirdi dedim ve 2004 yılından beri bu eser benim evimde.