X

World Gourmand Cookbook Awards’ta “Best Diet Cookbook in the World ve Best Book of the Year, Best of the Best' kategorilerinde ülkemize dünya birinciliği ve dünya ikinciliği kazandıran “Glütensiz Şekersiz Gurme Lezzetler-Tatlılar ve Tuzlular”, “Doğanın Terapötik Reçeteleri” kitaplarının yazarı Aslıhan Koruyan Sabancı, sağlıklı beslenme üzerine yazdığı çeşitli kitaplarıyla ülkemize değer katan biri. Uzun süredir akademik çalışmalarla ilgilenen Aslıhan Hanım ile bir araya gelmek epey vakit aldı. Nihayet Hakkasan Istanbul'da buluştuğumuz Aslıhan Koruyan Sabancı ile neler yaptığını konuşma imkanı yakaladım...

Röportaj: Aybala YILDIZ

Fotoğraflar: Onur AYDIN

Uzun süredir görüşemiyorduk… Akademik çalışmalarınıza devam etmenizin yanı sıra sanırım bu araya bir de kitap sığdırdınız… Covid döneminde ve sonrasında neler yaptınız?

Aslıhan Sabancı: En son ‘Çocuklar İçin Gurme Lezzetler’ kitabımı yazdıktan sonra sizin de o dönem yeni ikizleriniz olmuştu hatırlıyorum mutfakta yemek yapmıştık. O zamandan beri araya covid girdi. Aslında covid de hepimiz sağlıklı beslenmenin önemini çok daha iyi anladık. O dönemde hepimiz evde oturduk. Bende evde olduğum dönemde çok düşündüm glutensiz beslenme ile alakalı… Çocukların beslenmesi ile alakalı kitaplarım var ama rafine şeker de sağlığa çok zararlı… Bir kitap daha yazmak istedim. Çocuklar küçüklükten itibaren büyürken hep doğum günlerine götürürüz ya o doğum günlerine götürdüğümüz zaman ben o şeker hamurunu hep sökerim yemesinler diye çocuklarım hep ‘Anne sen bunlarla uğraşacağına keşke öyle tatlılar olsa ki sağlıklı, çok lezzetli olsa, çok güzel olsa ama çok sağlıklı olsa’ derlerdi. O zaman benim hep aklımda olan hep yapmak istediğim, zaman bulamadığım kitabı yazdım. Glutensiz Şekersiz Gurme Lezzetler, Tatlılar ve Tuzlular kitabımı hayata geçirdim...

Hayat uzun bir yolculuk… Bu yolculukta daha önceden bilmediğiniz ama yeni öğrendiğiniz ve keşke daha önce bilseydim dediğiniz hayata dair ya da mesleğinize dair bir bilginiz var mı?

A.S : Çok şey var… Çünkü hepimiz hayatta bir yolculuğa çıkıyoruz... Hayata yeni başladığınız zaman karşınızda ne tür bir yol var? Ne tür bir yolculuk var? Kimlerle karşılaşacaksınız? İhtiyaçlarınız ne olacak? O zaman aklıma gelmeyecek bilmeyi düşünmeyeceğim şeylerle karşılaştım ve yolculuk sırasında öğreniyoruz. Çocuklar da bize çok şey öğretiyorlar, çocuklar sayesinde hiç hobim olmayan sporlarla, konularla ilgilendim. Siz de annesiniz hepimizin başına geliyor. Bu yolculuk içerisinde pek çok şey öğrendim. Bunlardan bir tanesi iş hukukuydu. Şimdi şirket kurdum mesela hobi olarak ben kendim de bileyim diye öğrendim. Dijital fotoğrafçılık eğitimi aldım mesela bununla alakalı kendi kitaplarımın fotoğraflarını çekmek için öğrendim ama ihtiyacım olacağını hiç düşünmemiştim. Bu kadar sağlıklı bitkiyi öğrenip, kullanıp hayatıma yerleştireceğimi de tahmin etmezdim. Bu gibi konular küçükken hiç tahmin etmeyeceğim şeylerdi ama hayat yolculuğu böyle bir şey işte...

Bitkilerle de bu dönem çok haşır neşir oldunuz sanırım…

A.S : Kitaplarımda bitkileri de anlatıyorum, daha da yazmaya devam edeceğim. En son Medicinal Plants programını bitirdim Cornell University’de. Bununla alakalı gastrointestinal sistemi kansere, cilt hastalıklarına, üroloji ve kadın hastalıklarına iyi gelen şifalı bitkileri, ilaç yapılan bitkilerin hepsini çalıştık ama bunların hepsinin çok dikkatli bir şekilde özetleyerek paylaşmayı düşünüyorum. Kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirmek için benim en sevdiklerim, zencefil, zerdeçal, pancar, kırmızı havuç… Sağlıklı beslenme bir bütün, bütün olarak bakmamız lazım… Her renkten yiyeceğiz koyu renkler çok önemli ve sebzeleri meyveleri mevsiminde tüketmenin önemine çok inanıyorum. Kudret narıyla ilgili bir paylaşım yaptım çünkü şu anda mevsimi ve bağışıklığa ve yara iyileşiminde kullanılabilecek bir bitki… Çok değerli ve bizim ülkemizde de yetişiyor. Mevsiminde olan her şey çok kıymetli. Tabiat öyle bir yaratmış ki mesela domatesin güneş koruyucu etkisi var, domatesin güneş koruyucu etkisinden yararlanabilmemiz için yazın zaten güzel oluyor. Baktığınız zaman kudret narı soğuk algınlığı dahil pek çok hastalığa faydalı o da sonbahara doğru çıkıyor. Tabiat bunu çok güzel ayarlamış mevsimine göre hangi bitki bize faydalıysa tabiat bize onları sunuyor.

 

 

 

 

Ben sizden röportaj günü almak için epey bekledim yurt dışı seyahatlerinizden dolayı… Sürekli olarak yurtdışına panellere konuşmacı olarak davet edildiğinizi öğrendim. En son hangi panele davet edildiniz?

A.S : En son New York’ta Bostan University’de One planet One Earth konulu bir panel vardı, burada sürdürülebilirliğin devamı için neler yapılabilir, yok olan kaynakların devamı için neler yapılabilir gibi bir çalışmaydı. Başka üniversite profesörleri de davetliydi daha sonra da İsveç’te Umea’da Gıda Sempozyumu vardı. Bu Gıda Sempozyumu’nda konu yine sürdürülebilirlikti.

Kariyerinizi profesyonel anlamda daha ileriye taşımak adına nelerden ilham alıyorsunuz?

A.S : Akademik çalışmalardan ve üniversitelerden çok ilham alıyorum, genellikle takip ediyorum . Bu tür programlara çok katıldığım için bana da devamlı bu tür kaynaklardan bilgiler, sempozyumlar, katılımlar ve programlar geliyor, bazı sertifika programlarını tekrar takip edip tamamlıyorum. Şimdiki asıl hedefimde doktora yapmak da var.

Mutfak sanatı ile ilgilenmeseydiniz ne ile ilgileniyor olurdunuz?

A.S : Pek çok hobim var, fotoğraf çekmeyi seviyorum, tabiatı seviyorum, çok spor yaparım ama açık havada yine tabiatta olan sporlar, yüzme, dağ bisikleti, kayak gibi. Yogayı çok seviyorum, meditasyon, onun dışında zaten asıl mesleğim pazarlama ama öncesinde Moleküler Biyoloji ve genetikti benim bölümüm yani sağlıkla hep iç içeydim. Sağlık sektöründe de 8 yıl çalıştım. Sağlıkla alakalı tabiatla alakalı her şeyi seviyorum.

Sağlıklı olmak adına hem fiziken hem ruhen neler yapıyorsunuz?

A.S : Pozitif bakmaya çalışıyorum, bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyorum. Bir şeye pozitif baktığınız zaman çevrenizdekilere de yansıyor. Günümüzde o kadar yoğun stres ve iş yükü var ki, çocukların da okul yükü var, hemen aşağı çekebiliyor moralleri o yüzden devamlı yüksek tutmak lazım bunun için spor çok önemli, 15 dakika yürüyüş bile insanın zihnini açabiliyor. Suya bakmak, pozitif insanla sohbet etmek bile insanı birden neşeli yapabiliyor. Stresten uzak durmak çok önemli

Yemeklerinizi tatmış biri olarak göz bebeğim dediğiniz bir lezzetiniz var mı?

A.S : Şu aralar glütensiz şekersiz tatlıları ben çok severek tüketiyorum. Badem unlu, çikolatalı bir tatlım var sufle kıvamında oluyor, şu anda onu çok seviyorum. Tatlı yemiş gibi de değil, çok da şekerli olmuyor zaten şeker bir alışkanlık gibi bence bir süre sonra ağzınız az şekerliye alıştığı zaman diğer yediğiniz şeyler çok tatlı geliyor.

Türk ve Dünya mutfağından en sevdiğiniz lezzetler neler?

A.S : Türk mutfağımız benim için baş tacı... Bence en mükemmel mutfak. Ama bütün mutfakları seviyorum. Güzel yapılmış, sağlıklı yapılmış, iyi malzemeyle yapılmış, sevgiyle yapılmış bütün mutfaklar bence mükemmel. Tercih edemem herhalde.

İşiniz mutfakla haşır neşir olmak ve yeni lezzetler deneyimlemek, mutfağa girince kendiniz de farklı şeyler üretiyorsunuzdur. En son özel olarak ne denediniz?

A.S : Çeşitli malzemeleri deniyorum gerçekten, nohut suyundan mereng, yumurta kullanmadan yapılan bir tarif çok hoşuma gitti aynen de mereng tadında çıktı. Hiç rafine şeker kullanmadan yaptığım bir makaron tarifim var. Seviyorum değişik malzemelerle uğraşmayı. Nohuttan, mercimekten, fasulyeden bunların taze olanlarından un kullanmadan ekmek yapıyorum.

Şifalı bitkilere de meraklısınız… Bunlarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?

A.S : Tarihte bitkilerin kullanımını Yunanistan’da, Çin tıbbında, İtalya’da ve Avrupa’da, Latin Amerika’da, Mayalar’da bitkilerin kullanımlarını araştırdım. Bitkiler çok değerli ama bazılarının çok dikkatli kullanılması gerekiyor. Her bitkinin şifa değeri var ama toksik değerleri de var. Bazı ilaçlarla tepkimeleri var, besinlerle birbirlerine tepkimeleri var. O yüzden bunları da çok dikkatli tüketmek lazım. İlaç niyetine kullanılan bitkilerin dozajlarına dikkat etmek lazım. Bazılarının kokusu, varlığı dahi huzur veriyor. Mesela söğüt, aspirinin ham maddesi söğüt ağacıdır. Söğüt ağacının altında durmak bile baş ağrısına iyi gelir. Bazı bitkilerin üretmiş olduğu gazlar vardır, onlar biz soludukça bize iyi gelir. O yüzden de orman yürüyüşleri, tabiat yürüyüşleri çok değerlidir bitkilerin harmanlandığı oksijen hepimize çok iyi gelir.

 

 

ASLIHAN KORUYAN SABANCI İLE KISA KISA

Çocuklarınıza öğrettiğiniz en önemli hayat dersi nedir?

A.S : En önemli hayat dersi şu, kesinlikle kendilerini geliştirmeye devam etmeleri ve sadece kendilerine güvenmeleri bir işe başlarken bir işe girişirken tamamen kendilerine ve kendi yeteneklerine güvenmeleri, o zaman başarılı olurlar ama bunun için de kendi yeteneklerini devamlı geliştirmeleri gerekiyor.

İstanbul’da en sevdiğiniz semt hangisi ve orda yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler neler?

A.S : Belgrad Ormanı ve koşmak. İstanbul'un bütün semtlerini seviyorum ama en çok ormanda olup, orda yürüyüş ya da koşmayı seviyorum.

Cilt bakım rutininiz var mı ?

A.S : Kozmetik krem kullanmıyorum sadece yağ kullanıyorum. E vitamini yağı, sarı kantoron yağı , susam yağı gibi yağlar sürüyorum cildime.

Günün en sevdiğiniz saati ve o saatte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

A.S : Günün en sevdiğim saati sabah 5.30-6.00 arası. Çünkü hiç telefon çalmıyor, hiç ses yok tamamen işlerime odaklıyım, işlerimi bitirebiliyorum. Hiç kimse bana geri cevap bile yazamıyor o yüzden işlerimi tamamen bitirebiliyorum. Sonra yoga ve meditasyonumu yapabiliyorum ondan sonra güne başlıyorum.

Sokak lezzetleriyle aranız nasıl?

A.S : Sokak lezzetlerinden en sevdiğim kestane, gördüğüm zaman yerim.

Sadece sağlıklı diye yemek zorunda olduğunuz bir lezzet var mı ?

A.S : Yemem lazım dediğim bazı şifalı şeyler var mesela kudret narının tadını sevmiyorum ama tüketiyorum çünkü sağlıklı. Sarımsaklı yoğurt tarifim var kışın antibiyotik olarak kullandığım o da çok severek tükettiğim bir şey değil.

Gelecekte yapmak istediğiniz bir şey?

A.S : Doğanın Terapötik Reçeteleri kitabımın devamını yazmak istiyorum. 360 sayfa oldu ve hala merak edilen bitkiler var. Ben bu kitabı ilk yazdığımda gelen tepkilerde yazılmayan bitkiler olduğu söyleniyordu. Ancak zaten hiçbir ansiklopedi tek fasikül değil o yüzden bunun devamını yazmayı düşünüyorum.