Cemiyet hayatının sanata meraklı isimlerinden Mac Art Gallery'nin sahibi Banu Çarmıklı, sanata tutkun bir isim. Sahibi olduğu sanat galerisinde çağdaş Türk sanatından eserler sergileyen Çarmıklı, özellikle genç sanatçılara destek oluyor. Çağdaş sanatı büyük topluluklara sevdirmeyi amaçlayan Banu Hanım'la Nişantaşı'ndaki galerisinde buluşarak, htkulup.com'a özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Röportaj: Aybala ÇALIŞKAN

Fotoğraflar: Gürkan KURT

Sanata merakınız ne zaman başladı? Sanat galerisi açmak fikri nasıl oluştu?

Güzel sanatlara her zaman ilgim vardı. Bu tutku 23 sene evvel başladı diyebilirim. Koleksiyonculuğa başladığım ilk senelerde klasik ve oryantalist eserler topluyorduk. Antika eşyalar, klasik eserler... Seneler içerisinde bu konuda kendimi geliştirmek adına yurt içi ve yurt dışında çeşitli sanat tarihi kuşlarına katıldım, sergileri, müzayedeleri, müzeleri ve çeşitli sanat etkinliklerini takip ettim ve zamanla çağdaş sanata olan ilgim kaçınılmaz bir şekilde arttı. Daha sonra bu birikimimi daha büyük kitlelerle de paylaşma ihtiyacı duydum ama tabii tüm bunları yapabilmek için bir anne olarak önce çocuklarımın büyümesini bekledim ve 2005 yılında sanata olan tüm ilgimi Mac Art Gallery’i açarak bir çatı altında toplamış bulundum.

Mac Art Gallery olarak öncelikleriniz ve gelecekteki hedefleriniz neler?

Mac Art Gallery olarak yola çıktığımızdan bu yana kendi alanlarında usta isimlerle çalışmanın yanı sıra genç sanatçılara da destek verdik. Genç sanatçılarla olan ilk temasınız 2006 yılında düzenlemiş olduğumuz “Genç Sanatçılar Yarışması” ile oldu. 150 başvurudan jüri tarafından seçilen ve bugün nerdeyse hepimizin artık hepimizin tanımış olduğu 20 genç sanatçı seçildi. İlk iki kişiyi burs ile Amerika’ya gönderdik. Yaklaşık iki senedir ise ağırlıklı olarak genç sanatçılarla çalışıyoruz. Tabii ki bu galerinin dinamiklerini de değiştiriyor. Enerjileri oldukça yüksek olan gençlerimizin, çağdaş sanat piyasasında kalıcılığını ve devamlılığını sağlamak birincil hedefimiz. Mac Art Gallery olarak amacımız, çağdaş sanatı daha büyük topluluklara sevdirmek bunu bir yaşam tarzı olarak görmelerini sağlamak, sanatçılarımız en iyi şekilde temsil etmek ve koleksiyonculuğun yaygınlaşmasını sağlamak.

Türkiye'de sanatın gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Dünya sanat piyasasına baktığımızda çağdaş Türk sanat piyasası epey bir yol kat etti. 2009’da Sothabeys Müzayede evinin Türkiye’de ofis açması çağdaş Türk sanatının ve sanatçılarının uluslararası platforma tanınmasını sağladı, buna bağlı olarak sanat piyasasında bir genç sanatçılar ve yeni galerilerinin sayısının artmasıyla beraber bu piyasada ciddi bir hareketlenme oldu. Fakat Türk sanatının bu piyasada yer edinip kalıcılığını sağlayabilmesi için daha çok yol kat etmesi gerektiğini düşünüyorum.. Piyasada pek çok sanatçı ve sanat eseri var fakat bunların arasında balon, şişirilmiş isimler de çok.. Özgün bir dili olan, yaratıcı eserler üreten sanatçılarımız zaten bu bahsettiğimiz “dünya sanat piyasasında” yerlerini almaya başladılar. Örneğin Kutlug Ataman, Haluk Akakçe, Ayşe Erkmen. Fakat bir piyasadan bahsetmek için bu kadar isim yeterli değil... Bu isimlere ek olarak yeni yetişmekte olan genç sanatçıların uluslar arası platformlarda kendilerini gösterip önemli müzelerin koleksiyonlarında yer edinebilmeleri yada büyük koleksiyonerlerin koleksiyonuna girebilmeleri Türk çağdaş sanatının uluslar arası bir zeminde ele alınabilmesini sağlayacaktır.

Cemiyet hayatındaki dostlarınızla sanat üzerine sohbetler gerçekleştiriyor musunuz? Bu sohbetlerin size getirisi neler oluyor?

Tabii ki, dostlarımızla sohbetlerimizde sanat önemli bir yer alır. Onlarla son sergiler hakkında bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Özellikle güncel sergiler ve diğer etkinlikler üzerindeki bilgi paylaşımlarımız, bunlar üzerinde karşılıklı değerlendirmelerimizin olması gördüğümüz sergi ve eserleri farklı bakış açılarıyla da bir kez daha değerlendirmek adına faydalı oluyor.

Eserleri, sanat galerinize neye göre değerlendirip seçiyorsunuz? Galerinizde asla sergilemem dediğiniz eserler var mıdır?

Galerimizde prensip olarak koleksiyonuma almayacağım sanatçının sergisini yapmıyorum. Sanatçının özgün bir dili olması, disiplinli olması, ve özellikle güven üzerine bir ilişkimizin olması çok önemli. Eser seçimi olarak asla kopya, başka yerlerden alıntı işler sergilemem. Esinlenmek başka, yaratıcılıktan uzak kopyalamak başka bir şey benim için. Amacımız çalıştığımız sanatçıları en iyi şekilde temsil edebilmek. Bu anlamda özellikle yeni bir yapılanma ile usta isimlerin yanı sıra yoğunlukla genç kuşak sanatçılarımız ile yola devam ediyoruz.

Eşiniz de sanata meraklı mı? Boş zamanlarınızda birlikte neler yaparsınız? Sohbetleriniz genelde ne üzerine olur?

Tabii ki Mac Art’ı açmak ikimizin fikriydi. Sohbetlerimiz de genelde sanat ve kızlarımız üzerine olur. Boş zamanlarımızda sergi gezmenin yanısıra sinema, konser, tiyatro gibi sanatın diğer alanlarına vakit ayırmaya çalışıyoruz.

Şık giyinen bir bayan olarak modanın hayatınızdaki yeri nedir?

Klasik giyinmeyi seven bir insanım ama modern takılarla bu klasikliği yumuşatmayı seviyorum. Günün çizgilerini, renklerini takip ederim. Ama modaya takılı kalmam. İçinde rahat ettiğim maskülen bir tarzı severim.

Bir davete hazırlanırken en çok nelere dikkat ediyorsunuz?

Davete hazırlanırken saç ve makyajın önemlidir benim için. Ancak ne giyeceğime son anda karar veririm.

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

Günlük programımda yoga ve yürüyüşü ihmal etmiyorum. Vakit buldukça gerçekleştirdiğimiz kısa seyahatlerde stresli iş ve şehir yaşamından kaçış noktası oluyor bizim için.

Hayat felsefenizi bizimle paylaşır mısınız...

Pozitif düşünce.. Hayatı güzel yaşamak için bardağı dolu tarafından görmeye çalışıyorum. Pozitif insanlarla beraber olmak negatif insanlardan uzak durmak diyebilirim özetle.

Oldukça sağlıklı ve fit bir görüntünüz var. Sağlıklı beslenmek adına neler yapıyorsunuz?

Beslenmeme dikkat ederim. Sebze ve meyve ağırlıklı besleniyorum. Bol su içerim. Arada bir ipin ucu kaçabilir.

Son olarak Banu Hanım kendini nasıl tanımlar?

Çekingen, samimi, dürüst, enerjik ve doğal...