HTKULUP aşağıdakileri yapmak üzere kişisel verilerinizi kullanmak için izninizi istiyor:
- Kişiselleştirilmiş reklamlar ve içerik, reklam ve içerik ölçümü, izleyici görüşleri ve ürün geliştirme
- Bilgileri bir cihazda depolamak ve/veya onlara cihazdan erişmek
Cemiyet hayatından Özge Çapçı ve ortakları Ethel Adıvar ve Norma Özlevi, Ark Anaokulu'nu kurarak çocuklara bambaşka bir dünyanın kapılarını açtılar. İş ve cemiyet dünyasının çocuklarını emanet ettiği anaokulunu bizde yakından tanıyalım istedik...
Giriş: 31 Aralık 2012 Pazartesi
Röportaj: Aybala ÇALIŞKAN
Fotoğraflar: Gürkan KURT
Özge Hanım, Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra, Londra’da University of Westminster’da Psikoloji üzerine yüksek lisans eğitimi almışsınız. Böyle bir eğitim sürecinden sonra anaokulu açmak fikri nasıl doğdu?
İngiltere’den döndükten sonra, bir süre profesyonel çalıştım. Eşim Güneş Çapçı ile çocuk üzerine beraber bir iş yapmak istiyorduk. 2005’te Türkiye’nin en eski okul öncesi kurumlarından Adil Çocuk Evi’ni devralarak başladık. Şu anki, ortaklarımdan Ethel Adıvar, üniversiteden beri arkadaşım, 2006’da Ethel Adıvar, 2007'de Norma Özlevi aramıza katıldı. 2008'de Kemerburgaz'da Ark adı ile okulumuzu hep beraber açtık. Okulları Ark adı altında birleştirdik. Şu anda iki okulumuz var, Ark Kemerburgaz ve Ark Tarabya.
Ark Anaokulu'nu diğer anaokullarından farklı kılan nedir?
Eğitim anlayışımız, çok farklı. Ark Okul Öncesi Kurumlarında, çocukların kendine güvenen bireyler olarak yetişmesini sağlıyoruz. Her şeyden önce çocukların yeteneklerini açığa çıkaracak, kişisel özelliklerini tanımalarını sağlayacak bir ortam hazırlıyoruz, kendini iyi ifade etmesi için, karakter eğitimi veriyoruz. İyi bir insan olmanın temeli biliyoruz ki küçük yaşta atılır. Her çocuğun farklı olduğunu, dolayısıyla farklı öğrendiğini bilinciyle, birçok eğitim modelinden harmanladığımız bir eğitim sistemi uyguluyoruz. Bazı çocuklar, duyarak, bazı çocuklar dokunarak, bazı çocuklar görerek daha iyi öğreniyor. Deneyimli eğitim kadromuz bunun bilinci ile program ve aktiviteler hazırlıyor. Her sınıfta, tüm gün, ana dili İngilizce olan bir öğretmenimiz, bir de Türk öğretmenimiz var. Fransızca sınıfımızda, Fransız bir öğretmenimiz bulunmakta. Çocukların, yabancı dili, ders olarak saatli değil, doğal yolla, duyarak, deneyimleyerek öğrenmelerini sağlıyoruz. Çocuklar aksansız, anadilleri gibi yabancı dil öğreniyorlar, ilerisi için yabancı dilde iyi bir alt yapıları oluyor. Okullarımızı kurup, geri çekilmedik. Sadece yatırımcı mantığı ile hareket etmedik. Açıldığı günden beri, her iki okulla birebir, biz kurucuları ilgileniyoruz. Butik anlayışın da bunu gerektirdiğini düşünüyoruz. Okullarımızda, çok profesyonel bir eğitim kadrosu ile çalışıyoruz, ama ebeveynler ayni zamanda bizimle de hep iletişim halindeler. Esim, Güneş Çapçı okulun finans isleri ile ilgili, biz de psikolog ve eğitimci olduğumuz için, işin birebir içindeyiz. Kısaca, anne-babalar her turlu konuda bizimle muhataplar. Okulların fiziksel şartları diğer okullardan çok farklı. Okullarımızı, Kemerburgaz'da dört dönüm, Tarabya'da iki dönüm bahçe içinde kurduk. Çocuklar, doğa içinde, bahçede ekim-dikim dersleri, orman yürüyüşleri yapıyorlar. Bahçemizde, Golden Retriever köpekler, kazlar, ördekler, tavşanlar, sülünler var. Çocuklarda hayvan sevgisi çok önemli, sorumluluk bilincinin gelişmesinde de çok yardımı oluyor.
Anaokulunuzda çocukların bir günü nasıl geçiyor?
Yarım gün ve tam gün programlarımız var. Gün içinde, çocuklar, eğitsel oyunlar oynuyorlar, şarkılar öğreniyorlar, sanat etkinleri, Orff tekniği ile müzik, jimnastik, drama, yemek pişirme dersleri gibi farklı etkinlikler yapıyorlar. Bu aktiviteler, çocukların beş duyularını kullanmalarını sağlayarak yaptırılıyor. Çocuk, bahçeden, nane toplayıp, yemek pişirme dersinde yaptığı salatasına ekliyor. Veya termometreleri alıp, ormanda, farklı ısı ölçümleri yapıyorlar. Doğa yürüyüşünden sonra, sınıfta, doğa sesleri kayıtları dinliyorlar. En önem verdiğimiz zamanlardan biri sınıfta ‘Değerler’ (Values) saatleri. Çocuklar, teşekkür etmeyi, lütfen demeyi bilmiyorsa, arkadaşlarıyla paylaşmıyorsa, karşısındakilere saygı göstermiyorsa, çok iyi İngilizce konuşsalar da, derslerinde akademik olarak iyi olsalar da, bu bizim için başarı değil. Değerler saatimizde, empati kurmayı, kibar olmayı, başkalarına saygı duymayı, ‘insan’ olmayı öğretiyoruz. Her ay tiyatroya, müzeye gidiyoruz. Bu ay bienale gideceğiz. Okulumuzda en küçük yaş grupları da dâhil aktiviteleri, klasik müzik eşliğinde yaparlar. Klasik müziğin, beyin gelişimine katkısını biliyoruz. Kulakları Bach'a Mendelssohn'a alışsın istiyoruz.
Ebeveynler anaokulu tercihlerinde öncelikle nelere dikkat etmeliler?
Ebeveynler, güvenebileceği, çocuğunun mutlu olabileceğini hissettiği bir okulu seçmeliler. Bunun yanında akademik eğitimi, doğru yaşa, doğru şekilde, verecek bir okul olmasına dikkat etmeliler. Okul öncesi dönemde, ilköğretime hazırlık çok önemli. Motor becerileri, konsantrasyon süresi gelişmemiş bir çocuğun, ilkokulda basarili olması çok zor. Okul öncesi dönem, bu yüzden çok önemli. Bunların hepsini, oyundan uzaklaşmadan yapabilmek gerekli. Çocuğun sosyal gelişimi, akabinde zihinsel, fiziksel, psikolojik gelişimi çok yakından takip edilmelidir. Okulun, aileyi de bu sürecin içine katması, öğrenme sürecinde, okul-çocuk-aile üçgeninin sağlanması gerekir. Biz, bu yüzden ebeveynleri, zaman zaman okula davet edip, aktivite yaptırmaya özen gösteririz. Veli, çocuğunu sınıf içinde gözlemleme şansı olur, hem de çocuk ebeveynini görmekten mutlu olur.
Belirli yaş gruplarına göre çocuklara psikolojik danışmanlık yapıyor musunuz?
Evet. Ethel Hanım ve benim uzmanlık alanımız sebebiyle, ebeveynlerin danıştıkları konular oluyor. Yardımcı oluyoruz, yönlendirmeleriz oluyor. Okul adaptasyonunu öğretmenler ile beraber sağlıyoruz. Çocuğun gelişimi ile ilgili detaylı raporlar verilir.
Ark Anaokulu olarak misyonunuz ve vizyonunuzdan bahseder misiniz?
Misyonumuz, özgün, yaratıcı ve öğrenmeye teşvik edici bir ortamda, öğrencilerimizin var olan yeteneklerinin ortaya çıkmasına ve gelişmesine yardımcı olmak, benlik kavramının gelişmesine katkıda bulunmak, öğrenmeye ilgi uyandırmak. Öğrencilerimizin, bilişsel, sosyal, dil, psikomotor becerilerini, desteklemek koşuluyla, insani değerlere sahip, kendi düşüncelerini özgürce ifade eden bireyler olarak yetişmelerini sağlamak. Vizyonumuz, okul öncesi dönemde edinilebilecek tüm yetkinlik ve becerilerin en etkin şekilde öğrenciye sunulduğu bir okul olmak. Bilgiyi ön plana çıkaran, sanatsal ve kültürel etkinliklere önem veren, yaratıcılığı destekleyen eğitim anlayışıyla; ulusal düzeyde bilinen ve tercih edilen bir okul öncesi kurumu olmak.
Çocuklarla aranız nasıl? Çocuklar sizin için ne ifade ediyor?
Çocukları çok seviyoruz. Zaten sevmeden bu işi yapmanız imkânsız. Her çocuk, bir ya da birden fazla yetenek ile dünyaya geliyor. Doğru keşfetmek, doğru yönlendirmek gerek. Günler, haftalar, aylar içinde ne kadar hızlı öğrendiklerini, geliştiklerini izlemek bizim için de büyük keyif. Çocukların oyunlarından, davranışlarından her gün yeni bir şey biz de öğreniyoruz. Onların, enerjisi, verdikleri koşulsuz sevgi çok farklı ve bulunmaz. Ailelere de, çocuklarıyla oyun oynamalarını öneriyoruz. Oyun oynayarak, paylaşarak, çok fazla şey öğrenebilir, onların zengin iç dünyasını deneyimleme şansları olur.
Çocuklarını size emanet eden cemiyet ve iş dünyasından isimler var mı?
Evet var. Ark, cemiyet ve is dünyasından ebeveynlerin tercih ettiği bir okul. Veli profilimizin, büyük bir kısmını, başarılı şirketlerin sahipleri, üst düzey yöneticileri ve cemiyet dünyasından isimler oluşturuyor.
Anaokulunuzda çocuklara ne gibi olanaklar sağlıyorsunuz?
Sınıfların dizaynı çocukların, potansiyellerini en iyi şekilde açığa çıkaracak şekilde düzenlendi. Her ay geziler düzenleyip, en küçük yaş gruplarına bile çok değişik tecrübeler yaşatıyoruz. Birçok öğrencimiz, ilk tiyatro deneyimini, bir sergiyi ilk kez bizimle deneyimliyor. Programımızın kendini ispatladığını düşünüyoruz. Çocuklar hızlı ve etkin öğreniyorlar. Müzik ve spor dersleri, drama derslerinin gelişimlerine çok şey katıyor. Yaz okulumuzda, at biniyorlar, yüzme derslerine götürüyoruz.
Bir çocuğun sorumluluğunu almak ve bütün gün onunla ilgilenmek dışarıdan bakıldığında çok zor gözüküyor. Anaokulu işletmenin ne gibi zorlukları var?
Her şeyden önce konumuz çocuk. Her ailenin en değerli varlığı. Bir çocuk, öğrencimiz olduğunda artık bizim de en değerli varlığımız. İşletmenin iki ayağı var. Öğrencilerinizin aileleri ve okulunuzdaki kadro. Çok dengeli yürütmek lazım. Önceliğimiz çocuk ama aileyle iletişiminiz, ilişkiniz çok önemli. Personeli ve eğitim kadronuzun eğitimi ve geliştirilmesi de Kadromuz, çok deneyimli ve profesyonel eğitimcilerden, işini severek yapan, gelişmeye açık bir ekipten oluşuyor.
Ark Anaokulu olarak, sosyal sorumluluk anlamında çocuklarla ilgili bir projenin içinde yer alacak mısınız? Bununla ilgili çalışmalarınız var mı?
Her sene Mayıs ayında Fun and Sports Day adı altında düzenlediğimiz panayırdan elde ettiğimiz gelir, çok çeşitli vakıflara, yardım derneklerine gidiyor. İhtiyaç sahibi okullara yardımlarımız oluyor. Kızlarımızın okumasını, okulöncesi eğitimi destekleyen projelere önem veriyoruz. Bir de, çevreye duyarlı bir okul olarak geri dönüşüm projelerini destekliyoruz.
Çocukların beslenmesi de sizin için çok önemli... Hazırladığınız menülerde nelere dikkat ediyorsunuz?
Düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini bilerek, menülerimiz dengeli bir biçimde hazırlanır. Menülerimiz, sağlıklı ve besleyici. Çocuk yaşta, düzenli beslenme bilinci vermek çok önemli. Bizim okullarımızda, mevsim sebze ve meyveleri kullanılır, katkılı gıdalar kullanılmaz. Ara öğünlerde taze meyve, kuru meyve ve kuruyemişler verilir. Halloween partisi ve 23 Nisan gibi günlerde bile artik şeker yerine, balla ve kuru üzümle tatlandırılmış kurabiyeler, kuru kayısı, dut, badem gibi sağlıklı atıştırmalıklar veriliyor çocuklara. Ana öğünlerde, protein, karbonhidrat dengesine dikkat ederiz. Evde yemedikleri sebzeyi, çoğu çocuk okulda yer. Aşçılarımızdan, anneler zaman zaman tarif bile alır!
Çocukların kişisel gelişimleri için ne gibi katkılar sağlıyorsunuz?
Eğitim sistemimiz, birey odaklı, çocuk ona sunduğumuz çeşitli aktiviteler doğrultusunda, kendini geliştiriyor. Müzik, sanat, drama derslerimiz var. Çocukların akademik başarıları yanında bizim için kendine güvenen ve mutlu bireyler olmayı öğrenmeleri çok önemli. Bu sebeple her ay işlenen değerler konularının yanında, yeni uygulamaya başladığımız “Bugün bir kova doldurdun mu?” projemizle çocukların hem topluma faydalı, hem de mutlu olmayı ve mutlu etmeyi öğrenebilecekleri bir ortam hazırlıyoruz. Bu sistemde herkesin birer hayali kovası olduğunu ve bu kova ancak dolu olduğunda mutlu hissedebileceklerinden bahsediyoruz. Burada kova, çocuğun zihinsel ve duygusal kişiliğini temsil etmekte. Çocuklara kovalarını başkalarını severek, saygı göstererek, yardımlaşarak ve başkalarına arkadaş olarak doldurabileceklerini söylüyoruz. Kovaları dolu olduğunda daha kendine güvenen, daha sakin, sabırlı, arkadaş canlısı ve tabii ki mutlu oluyorlar.
Ark Anaokulı işletmecileri olarak çocukluğunuz nasıl geçti? Anaokuluna gittiniz mi? Eğer gittiyseniz aklınızda kalan güzel anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Evet gittim. Hep iyi anılarım var. Önce Nişantaşı’nda küçük ve butik bir anaokuluna gittim. Okul öncesinde Işık Lisesi'nin anaokuluna gittim. Okula çok keyifle gidip geldiğimi, hatırlıyorum. Bir tek, uyku saatlerinden hoşlanmazdım, uyumak istemezdim. Belli dönemleri çok keyifle hatırlıyorum, yılbaşı dönemlerini ve bale derslerimi, okul gösterilerini hep gülümseyerek hatırlıyorum. O yıllardaki arkadaşlarımdan hala çok severek görüştüğüm kişiler var. Okulöncesi dönemler çocuğun kişiliğinde iz bırakan dönemler. Çocuk, o yılları, ne kadar bilinçli ellerde, ne kadar keyifle geçirirse o kadar iyi, kişiliğine yansıması o kadar olumlu oluyor. Çocukluk dönemlerime baktığımda, ben şanslı çocuklardan olduğumu düşünüyorum. Aile olarak da, eğitim hayatımda geçirdiğim yıllar olarak da.
Ethel Adıvar: 2 sene anaokuluna gittim. Uyku odasını ve ranzalı çatı katını hatırlıyorum. Süt içmeyi hiç sevmediğimi hatırlıyorum. Öğretmenimin motive ettiği bir gün, süt içtiğimi, okul arkadaşlarımın beni alkışladığını ve çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Hala süt içiyorum. Anaokulunda kazanılan alışkanlıklar, yaşam boyu devam ediyor.
Norma Özlevi: Etiler’de bir anaokuluna 2 sene gittim. Ben de uyku saatlerini hiç sevmez, uyumak istemezdim. Yılbaşında, Noel Baba’nın gelmesini dört gözle beklerdik çünkü bize hediyeler verirdi, bu çok hoşuma giderdi. Öğleden sonra, sıkça sıcak Oralet verilirdi okulda. Hiç sevmezdim. Bu yüzden uzun süre turuncu rengini bile görmek istemedim, bu renk hiçbir şey yemedim.