*Pelin Hanım, şirketinizle ilgili yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?




Bu sene bir süredir İDO ile ilgileniyorum. Bu esnada Akfen tarafını da takipteyim tabii. Ancak bu sene bana heyecan veren diğer bir şirketimiz ise IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği oldu. Sürekli devinim içerisinde ve Y jenerasyonu ile yönetilen başında da genç Genel Müdürümüz Murat Çiftçi’nin azmiyle Türkiye’nin ilk 3 sigorta brokerlik şirketi arasında yer alıyoruz. Rakiplerimiz tabii uluslararası ve köklü şirketler. Biz de global ortağımızla beraber bu alanda çok kısa sürede bayağı yol kat ettik. Dolayısıyla yükselen bu ivmemiz beni çok heyecanlandırıyor.




'İlk göz ağrımız'




*Yeni çalışmanız olan IBS projenizi anlatır mısınız?




IBS aslında 1997 senesinde Akfen’in İngiliz ortağı UIB ile kurduğu sigorta ve reasürans brokerlik şirketi. Önümüzdeki sene 20’nci yılını kutlayacağız. Akfen olarak bizim ilk yabancı ortaklık kurduğumuz şirket. O yüzden bizim ilk göz ağrılarımızdan. Kurumsal firmalara A’dan Z’ye her türlü sigorta ihtiyaçları ile ilgili risk danışmanlığı yaparak ilgili risklerin doğru bir şekilde yönetilmesini sağlıyor. Geçen seneki mottomuz ‘Game Changer’dı. Bu sene ise ‘Follow the Challenge’. Y jenerasyonunun dinamik yapısına uyum sağlayarak müşterilerimizin inovatif ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kurallarımızı geleneksel yöntemlerden daha müşteri odaklı ve yenilikçi olarak deyiştirdik. Bu seneki mottomuzla da bunun adaptasyonunu sağlıyoruz.




*Yoğun bir iş trafiğiniz var, şuan aktif olarak daha çok hangi bölümlerde yer alıyorsunuz?




Bahsettiğim IBS şirketimiz dışında İDO’da da yenilikçi çözümler ve genç bakış açısı ile takiplerimizle mücadele ediyoruz. İDO’da tüm gücümüzle operasyon dışı gelirleri artırmaya ve İDO’nun kurumsal kimliğini geliştirmeye çalışıyoruz. Özellikle pazarlama ve mali kısım ile ilgilenerek bu fonksiyonların şirketin IT kısmı ile entegre olması konusunda faydalı olmaya çalışıyorum. Ticari alanların kurularak İDO terminallerinin Londra’daki metro istasyonlarına benzemeleri peşindeyiz. Bunun başında bu bayramda deneme olarak hizmete aldığımız Bursa-Bandırma hatlarında bulunan JOY’in ile Offline Entertainment seçeneğini gemilerimize getirdik. Artık insanların iki saatlik yolculuklarında film izlemelerini, oyun oynamalarını ücretsiz olarak sağlayabiliyoruz. Özellikle müşteri şikâyetlerini çok ciddiye alarak evcil hayvanlar için çözümler, engelliler için daha elverişli alanlar yaratmaya özen gösteriyoruz. Bu sene İDO kadrosundaki kadın çalışan sayısının arttığını, bu konudaki hassasiyetimizin de uluslararası kuruluşlar tarafından takdir edildiğini sözlerime eklemeliyim.






*Babanız Hamdi Bey ve kardeşiniz Selim Bey ile birlikte çalışmanın avantajları var sanırım.




Olmaz mı? Benim en yakınlarım. Hem öğretmenlerim hem de soru sormaya utanmayacağım en rahat davrandığım insanlar. Onları çok iyi tanıyor olmam konulara bakış açılarını bilmem de ve bu yüzden ona göre hareket etmemde yardımcı oluyor. Neyi ne niyetle söylediklerini çok daha iyi anlıyorum. Hani bazen patronlar başka bir şeye sinirlenir de çalışanlarından çıkarırlar ya öyle bir durum olduğunda direkt anlayıp ona göre kendi haritamı çizebiliyorum. Ayrıca hepimiz çok seyahat ettiğimiz için iş, sık sık görüşmemize neden oluyor. Dolayısıyla bu bizim için bir avantaj.




*Bu yoğunlukta tatile çıkabildiniz mi?




Tatil için nereleri tercih ettiniz? Gündemin çok yoğun olduğu bir zaman olduğu için çok da fırsat olmadı. Ama zaten benim en sevdiğim tatil türü long weekend (uzun hafta sonu) dediğimiz perşembe-pazar arasındaki tatiller. O şekilde yurtiçinde Göcek ve kısa bir Mikonos ile Korfu ziyaretlerim de olmadı değil.






*İstanbul’da kaldığınız dönemde yoğun iş stresini neler yaparak atıyorsunuz?




Alışveriş ve arkadaşlarımla buluşarak. En çok arkadaşlarımla rahatlıyorum ama Loft’taki Corpus Spa’mızın da hakkını yememek lazım.




'Şehitlerimize minnettarız'




*15 Temmuz'da ülkemize yapılan darbe girişimi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Size göre bu darbe operasyonu gerçekleşseydi ülkemizi nasıl bir gelecek beklerdi?



Gerçekten çok korkunç günlerdi, gerçekten darbe yasamamış bir kuşak olarak hayretler içerisinde izlemek durumunda kaldık. Ancak şunu söylemek gerekir ki başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere halkımız olmasaydı gerçekten bugünkü dinamikleri aklımdan dahi geçirmek istemem. 80 milyonun bir gecede bu kadar kenetlenerek demokrasiye verdiği önemi göstermesi ise gerçekten hiçbir ülkede yaşanmayan inanılmaz bir gösteriydi. Bu yüzden milletimizin ülkesine bu kadar sahip çıkması geleceğe dair bizleri, gençleri daha umutlandırmış olmalı. Bize düşen görev şu an yaşadığımız rahat durumu yurtdışındaki arkadaşlarımıza anlatarak ülkemize karşı yapılmaya çalışılan bu karalamalara karşı çıkmaktır.






*Ekonomiyle ilgili hemen hemen her kesim birtakım çalışmalar yürütüyor. 15 Temmuz darbe girişimi öncesine dönmemiz zaman alır mı? Bu konuda iş dünyası size göre ne yapmalı?




Ekonomi beklediğimden az etkilendi. En azından bizim psikolojilerimiz kadar etkilenmedi. İş dünyası kendi üstüne düşeni yapıyor. Mesela biz, babamın ağzından kendi darbe değerlendirmesini bütün yatırımcı listemize ve bütün yabancı ortaklarımıza mail yoluyla attık. Onun haricinde Financial Times’a verdiğimiz ilan ile de ekonomimizin hålå arkasında olduğumuzu gösterdik. Herkes kendi ulaşabildiği çevreye bunu anlatıp Türkiye’nin verimliliğini ve özelliğini koruması için elinden geleni yapmalı. Daha önce de gördük ki, turistlerin ve yabancı yatırımcıların ekonomimize kattığı faydalardan A’dan Z’ye herkes yararlanıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR