Röportaj-Fotoğraflar: Hakan YAĞCI






-Sarar Kadın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak eğitimiz ve iş hayatına atılma sürecinizden bahseder misiniz?




1994 yılında İsviçre'de bulunan ve verdiği leydilik eğitimiyle de ünlü Institut Villa Pierrefeu'de yüksek öğrenimi aldım. Sonrasında Amerika'nın Florida eyaletindeki Eckerd Collage'da International Bussiness, marketing ve art ana branşlarında eğitimini sürdürdüm. 1999 yılında Amerika'daki eğitimini tamamlayıp Türkiye'ye döndüm. Sarar Şirketler Grubu bünyesinde ithalat-ihracat departmanında bölüm şefi olarak ilk kez profesyonel iş hayatıma adım attım. 2001'de Sarar Gömlek Fabrikası'nda imalat müdürü olarak görevime devam ettim. 2004'te İstanbul Bomonti'de yerleşik Sarar Kadın Grubu imalat fabrikasını kurdum.




-Türkiye'deki tekstil sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?




Her yılbaşında olduğu gibi büyük umutlarla ve hedeflerle girilen 2016 yılı Türkiye açısından çok zor geçti. Darbe girişimi, terör olayları derken bir yandan da döviz kurlarının hızla yükselmesi pek çok sektörü olumsuz etkiledi. Geçmişten beri en çok istihdam yaratan alanlardan biri olan hazır giyim ve tekstil sektörü de bunlardan biri oldu. Bildiğiniz gibi hazır giyim ve tekstil sektörü Türkiye'de geçmişten beri en çok istihdam ve katma değer yaratan alanların başında geliyor. Son bir yıl içinde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle istihdam oranları düşse de sektör olarak 2017'den genel anlamda çok daha umutluyuz. Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü geçmiş yıllara göre daha ihracat odaklı ve başta Avrupa olmak üzere uluslararası pazarlara daha dönük çalışıyor. Bunun yanında, sektörde sıkılaşan rekabet koşulları da çalışanların vasıf ve niteliklerini yukarı yönlü zorluyor. Ancak, pek çok sektörde olduğu gibi hazırgiyim ve konfeksiyon sektöründe de firmalar yeni kalifiye eleman bulmakta zorluk yaşıyorlar. Genç nesiller ve yeni mezunlara sanayide ve fabrikada çalışmak yerine perakendede ve AVM'lerde çalışmayı tercih ediyorlar. Perakende mağazacılık alanında çalışanların önemli bölümü ise işlerini kalıcı bir iş olarak görmüyor. Tasarım, moda, yurtdışı pazarlama, marka yönetimi, iletişim, CRM, e-ticaret gibi alanlarda daha nitelikli insan kaynaklarına ihtiyaç duyuluyor. Türkiye'de tekstil ve hazır giyim eşyaları imalatında çalışan sayısı toplam 865 bin civarında. Perakende sektöründe çalışanlar ve diğer yan sektörler ile birlikte bu rakamın toplamda 2 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Ancak geçmiş yıllara göre değerlendirdiğimizde hazır giyim alanındaki istihdam yaklaşık 50 bin azaldı. Küresel dünyada ve ülkemizde yaşanmakta olan siyasi ve ekonomik hareketliliği de dikkate aldığımızda yatırım hedeflerimizi realize etmek adına diğer tüm tedbirlerle beraber proaktif bir çalışma içindeyiz. 2017 yılında 74. kuruluş yılını kutlayacağımız Sarar Markası içinden filizlenerek büyüyen "Sarar Kadın" 12 farklı ülke ve yurtiçinde ki 52 mağaza da yürüttüğü operasyon ile kadın grubu olarak agresif büyümesini devam ettirmeye çalışıyor olacağız.




-Nasıl bir yöneticisiniz? Çalışanlarınızın görüşleri sizin için ne kadar önemli?




Klasik bir cevap olmasının ötesinde gerçekten çok ama çok önemli. Lider olmak, yönetici olmak ve idareci olmak aslına bakarsanız hepsi birer ayrı kavram fakat önemli olan bu üç kavramı da yerine ve doğasına göre kendi potansiyelinizle içselleştirmek ve organizasyonun tüm sahasına yayabilmek. Sonuçta yaptığımız iş ipliğinden aksesuvarına bir proses ve ekip işi. Tam bu noktada koordinasyon ve motivasyon da devreye giriyor elbette. Orkestranın her üyesi doğru yer ve zamanda doğru notaya basması için sürekli hazır olmalı ve en büyük enerji ve besin kaynağınız onların yaptığı olumlu olumsuz tüm geri dönüşler.






-Türk kadınlarının giyimini beğeniyor musunuz? Kadınların giyinirken yaptığı en önemli hatalar neler?




Türk kadınının giyimini genel olarak beğeniyorum. Avrupalı kadından hiçbir farkımız yok hatta zevk ve kalite tercihi anlamında Avrupa'nın da ötesinde olduğumuzu düşünüyorum samimiyetle, sadece yapısal ve fizyolojik açıdan kalça bölgemizde biraz fazlamız var. En büyük hatalarımızın başında kusur örtmeyi bilmiyoruz, zaman zaman aksesuar kullanımı ve kombinasyon yaratma anlamında da zorluk çektiğimizi ifade edebilirim.




'Kusurlarımızı örtmeyi becerebilirsek şık olabiliriz'




-Bir kadın şık olmak adına neler yapabilir? Şıklığın püf noktalarını sizden dinleyelim.




Aslında şık olmak öyle sanıldığı gibi çok zor bir olay değil, doğru makyaj ve aksesuarla uygun ve basic kıyafetlerle de şık olunabilir, yukarda da bahsettiğim gibi kusurlarımızı örtmeyi becerdiğimiz an şıklığın kapısını aralamış oluyoruz zaten, bunun bir tık ötesine geçmek isteyenler için mağaza vitrinleri ve satış danışmanlarımız, moda dergileri ve programları, sosyal medya ve moda bloggerlerı hepimizin emrine amâde ..




-Gözde Hanım'ın kendi modasını tanımlayabilir misiniz?




Sade ve spor şıklığa doğru değişim gösterdim son zamanlarda.. Özellikle ikizlerin doğumundan sonra spor ayakkabı ile kombinleyebileceğim her şeye varım.




-Sencer Bey'le tanışma hikayenizi öğrenebilir miyiz?




Sencer'le arkadaş ortamında tanıştık, ortak sosyal çevremiz vesaire.. Bir anda daha fazla vakit geçirmeye başladık, sonrasında yakın arkadaşlığımız bir ilişkiye dönüştü ve evlenme kararı aldık.






-İkiz kızlarınızla hayat nasıl gidiyor?




Hayat çok hızlı geçiyor. Oldukça yoğun, zor ama inanın bana o kadar zevkli ki bunu kelimelerle tarif etmem asla mümkün değil. Her şeyden önce günü bitirmek için değil her güne yeniden başlamak için uyanıyorsunuz. Bundan daha güzel bir şey ne olabilir hayatta bilmiyorum. Sürekli kendinizi yeniliyorsunuz ve yeni şeyler öğreniyorsunuz. Muazzam bir şey. Eskiden annem "Kızım, anne olunca anlayacaksın" derdi.. Gerçekten anne olunca anlaşılıyormuş.




-İkizler doğduktan sonra hayatınızda nasıl değişiklikler oldu?




Bir çok şey değişti elbette.. Evli olsanız bile herkesin özel bir alanı vardı gün içinde vakit geçirdiği, fakat şimdi her şey ikizler odaklı.. Evin tüm dizaynından günlük programınıza, hava durumunda ki değişimlerden uyku düzeninize, sosyal hayatınızdan gelecek planlarınıza dair binlerce konu başlığı sayabilirim sizlere...






-İş stresinizi atmak adına neler yapıyorsunuz?




Eşimle beraber vakit geçirmek adına eskiden beri ortak sevgimiz olan atlarımızla vakit geçiriyoruz. İkizler doğduktan sonra ikizlerle havuçlarımız alıp kendi isimlerini verdiğimiz "Derin Abla" ve "Mina Sultan"ı beslemek en büyük mutluluğumuz, hayvan sevgisini doğdukları günden beri aşılamak tüm ebeveynlerin olduğu gibi bizim de önemli bir sorumluluğu olduğu inancındayız.




-Gözde Hanım'ın İstanbul'da dinlenmek adına kaçış noktaları nereler?




İstanbul dışı için çok vaktimiz olmuyor. Atlar nedeniyle Kemercountry, Gürman çiftliği, ve diğer birkaç çiftlikte ki atları ziyarete gidiyoruz.. Zaman zaman boğazda balıkçıya gidiyoruz sosyalleşme anlamında, Daha da geniş bir vakit bulabilirsek Eskişehir'de ki evimize gidip köpeklerimizle vakit geçirip doğa yürüyüşleri yapıyoruz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR