İş dünyasının genç temsilcilerinden Densa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sabancı, askerlik dönüşü iş hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Eski TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın oğlu olan Hakan Sabancı, yoğun iş temposundan arta kalan zamanlarda spor yaparak stres atıyor. Zamanının çoğunu çalışarak geçiren iş dünyasının gözde ismi, Sabancı Ailesi'nin bir ferdi olmaktan gurur duyuyor. Çubuklu'daki ofisinde HT Kulüp Yazı İşleri Müdürü Reşit Özet'i ağırlayan Sabancı, Amerika'daki eğitim yıllarından, askerlik günlerine ve iş hayatına dair bilinmeyenlerini ilk kez anlattı.

Röportaj: Reşit ÖZET

Fotoğraflar: Ferit TUĞLUK



Nasıl bir çocukluk döneminiz oldu?

H.S.: Üç erkek kardeş olarak büyüdük. Çok mutlu bir çocukluğum oldu. Abimle aramda 4 yaş var kardeşimle de aramda 5 yaş var. Kardeşlerimle yaşıt gibi büyüdük, ailemiz de bizi hiç ayırmadı. Erkek çocukları büyürken aynı şeylerden hoşlandıkları için çok rahat anlaşabiliyoruz. Futbol küçükken en büyük sevgimizdi, şu anda en büyük ortak noktalarımızdan biri. Yerimizi bilerek de büyüdük. Zorlanarak ya da birbirimizle didişerek büyüdüğümüzü söyleyemem. Sevgiyle büyüdüğümüz için birbirimize karşı iyiydik.

Çocukluk döneminizi özlüyor musunuz, en çok neler yapardınız abiniz ve küçük kardeşinizle?

H.S: Özlüyorum tabii. O zaman sorumluluk yoktu. Mutlu bir çocukluk geçiren herkes çocukluk dönemini özlüyordur. Ailece eskisi gibi sık sık bir araya gelmek için zaman bulamıyoruz. Kardeşim Amerika'da yaşıyor, her birimizin farklı bir hayatı var. Annem ve babam kendi evlerinde, biz abimle farklı bir yerde yaşıyoruz. Eskisi gibi sık görüşemesek de zaman ayırmaya çalışıyoruz ama o zamanları özlüyoruz sonuçta her gün evde beşimiz beraber olmak ayrı bir güzellik... Ama şimdide o günleri özlediğimizde bir araya geldiğimizde değerini anladığımız için oda ayrı bir keyif, ama o zamanları da insan özlüyor tabi.

Çocukken bayram günü nasıl geçerdi, özel miydi sizin için?

H.S:Tabii ki özeldi. Türk örf adetlerinde olduğu gibi bayramlık kıyafetlerimiz vardı onları giyip ilk önce anneanneye dedeye, babaanne dedeye gidilirdi harçlık almak için gidilirdi tabii ki el öpülürdü. Herkeste bayram nasılsa bizde de öyleydi. Bayram gününü beklerdik bayram günü önemli bir gündü herkeste ne kadar önemliyse bizde de öyleydi. Doğum günleri, yılbaşı, bayram günleri, özel günler kutlanırdı ve hep beklenirdi.

Amerika'da eğitimi tamamlamak nasıl bir süreçti?

H.S: İlkokul ve liseyi Türkiye'de okuduktan sonra 19 yaşında Amerika'ya gittim. Boston'da Tufts Üniversitesi'nde ekonomi okudum. Abim Hacı da aynı okulda okuduğu için daha önce abimin ziyaretine gittiğimden nasıl bir yere gideceğimi az çok biliyordum. Daha önceki ziyaretlerimden, gördüğüm, edindiğim bilgilerden dolayı çok sıkıntı çekmedim. Normal bir insanın yurtdışına belirsiz bir yere gitmesine göre benim durumum daha rahattı. Çok fazla Türk vardı tanıdığım arkadaşlarım da vardı o yüzden bir nebze rahat ettim alışma sürecinde. Başka bir kültüre gidiyorsunuz başka bir toplumla beraber yaşıyorsunuz buna alışmak bir süre alıyor ama etrafta Türk'lerin de olması o geçiş dönemini biraz rahatlatıyor.

Çocukken hepimizin hayalini kurduğu bir meslek vardı. Sizin de var mıydı, ne olmak isterdiniz?

H.S: Ben babamı örnek alarak büyüdüm. Çocukken okula giderken tek araba ile giderdik. Yolda ilk babamı bırakırdık Sabancı Holding'e oradan abimi bırakırdık o başka bir okuldaydı. Onu bıraktıktan sonra ben okula giderdim. Dönüşte beni alırdı araba ardından abimi en son babamı alırdı. O yüzden ben babamı hep iş adamı olarak ofise, holdinge bırakıldığını gördüğüm için küçükken bende açıkçası ilerde işadamı olmak istiyordum. Babam gibi erken saatte işe gidip çalışmayı hayal ediyordum. Şu anda çok şükür ki babamla, abimle beraber çalışıyorum. Açıkçası şunu yapmak isterdim, böyle bir hayatım olsun isterdim de daha çok babamdan bunu gördüğüm için bende bu yoldan gitmek istiyordum şimdi de çok istediğim şeyi yapıyorum babamla beraber çalışıyorum. Babamla olmak da büyük bir şans tabii ki benim için.

İş alanınızdaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

H.S: Biz Densa Holding Şirketi altında çalışıyoruz. Babam yönetim kurulu başkanı halamla yüzde elli elliye ortağız. Abim ve ben babamla beraber çalışıyoruz, yönetim kurulu üyesiyiz. Denizcilik işi yapıyoruz armatörlük yapıyoruz, yirmi tane gemimiz on sekiz tane kuru yük gemisi iki tane tankerimiz var. Biz burada onların günlük operasyonuyla ilgileniyoruz. Bu gemileri işletiyoruz, ana görevimiz gemilerin işletmesiyle ilgileniyoruz.



Abiniz Hacı beyle beraber projeleriniz, yenilikleriniz var mı?

H.S: Ana işimiz olan denizcilik dışında abim ve küçük kardeşim Kerim'le beraber yeni yatırımlara bakıyoruz. Start up dedikleri şeyi birlikte yapıp, küçük çaplı yatırımlar yaptık. Geleceğin bu işte olduğunu gördüğüm için ben daha fazla ilgilenip onlara sunuyorum üçümüz beraber ortak karar verip hareket ediyoruz.

Babanız Ömer Bey eski TUSİAD başkanıydı... İş dünyasında çok tecrübeli bir isim, hep birlikte çalışmak nasıl bir duygu?

H.S: Babamla beraber çalışmak abim ve benim için çok büyük bir şans. Kardeşim şu anda yurtdışında staj yapıyor oda stajını bitirip gelince aynı şeyi düşünecektir. Çok büyük bir tecrübeyle çalışıyoruz. Babamın, yıllardır çalışarak edindiği tecrübeleri, bilgileri bize aktarması ve bizim ondan görüp ona göre hareket ediyor olmamız bizim için büyük bir şey. Babamın tecrübelerinden yararlandığımı görüyorum ve en önemlisi de onun işteki disiplini benim hem özel hayatıma hem de işteki hayatıma çok büyük bir katkısı var. Çok disiplinli, programlı, işlerini diğer günlere bırakmayacak bir yapısı vardır babamın, o yüzden bizde işi zamanında yapmamız gerektiğinin farkındayız. Bu özellikleri kaptığımız için aynı zamanda özel hayatımıza da artısı olmuş oluyor.

Evdeki Ömer Sabancı ile işte ki Ömer Sabancı arasındaki farklılıklar neler?

H.S: Babam evde de işte de çok saydam bir insandır. O yüzden çok büyük bir farklılığı yok. Sakin, disiplinli biridir. Babamın en çok disiplinli olma yönünü seviyorum. Babamın işteki hayatı da özel hayatı da çok yakındır birbirine. Farklı bir kişilik ve karakteri yoktur. Her zaman herkese karşı aynıdır.

Babanızın kuralları neler?

H.S: Bir yerde zamanında olacaksınız. İşte veya bir yemek randevusunda zamanında orada olmalısınız beklemeyi ve bekletmeyi hiç sevmez. İstanbul'da yaşadığımız için ve trafik sorunu yaşadığımız için önceden planlı olmanız gerekir. Onunla görüşecekseniz veya toplantı yapacaksanız zamanında orada olmanız çok önemli. Dakik olmak önemli onun için, herkesin zamanı kendisi için değerli. Çok yoğun bir programı olduğu için günü gününe, saati saatine neyin ne olduğunu bilmek ister ve herkesinde ona uymasını ister. Bizde doğal olarak babam nasıl istiyorsa ona uyuyoruz. Ben de babamdan gördüğüm için kendi hayatımda da karşı taraftan bunu bekliyorum. Beklemeyi ve bekletmeyi bende sevmiyorum.

Genç bir işadamı olarak iş dünyasına atılacak genç girişimcilere ne gibi tüyolar verirsiniz?

H.S: İki yıl önce bende girişimcilik yaptım. Başarılı olmadı o nedenle devam ettirmedim. O zaman anladım ki bazı şeyleri deneyerek öğreniyorsunuz. Bazı şeyleri denedikten sonra ve başarısız olduktan sonra çok büyük bir ders almış oluyorsunuz ileriki iş hayatınızda bundan yararlanmış oluyorsunuz o nedenle diyebileceğim şey denemekten korkmasınlar. Eğer sizi büyük bir sıkıntıya sokmayacaksa, iş hayatında hayal ettiğiniz şeyleri denemelisiniz. Başarısız da olabilirsiniz, bence bu sizin için daha iyi olabilir. Denemek, çabalamak, hayallerinizin peşinden gitmek bence herkesin hedefi olmalı.

Hakan Sabancı kendini kısaca hangi kelimeler ile anlatır?

H.S: Açık sözlü, arkadaş canlısı ve pozitif biriyimdir.



Eğitiminizi tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndünüz. Geçen yıl askerliğinizi yaptınız sizin için nasıl bir tecrübeydi?

H.S: Bedelli askerlik yaptım 21 gün. Askerlik yapmış olmaktan, o kamuflaj üniformasını giymekten çok büyük gurur duyuyorum. İnsanlar 21 gün yaptın gibi eleştirilerde bulunabilir ama o ortama girmek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 21 gün bile olsa parçası olabilmek benim için büyük bir gururdu. Kısa bir sürede olsa yapmış olmaktan mutlu ve gururluyum. Askerlik yan gelip yatma yeri değil bir takım zorlukları olacak ama orada olmak bunu deneyimlemek çok güzel bir şeydi benim için. Ben dönüp baktığımda iyi ki yapmışım iyi ki orada bulunmuşum iyi ki orada ki komutanlarımı, asker arkadaşlarımı tanımışım diyorum.

Askerlikte en çok neyi özledin?

H.S: O kadar özleyecek bir süreç yoktu. Askerliği yaparken 21 gün gibi gelmese de günün sonunda 21 gün. O yüzden şu anda şunu özledim bunu özledim demem büyük bir şımarıklık olur. Sonuçta insanlar çok daha uzun zaman yapıyor. Orada bulunduğum süreçte gerçekten büyük bir keyifle yaptım. Zorlukları da oldu ama dışarıya bakıp da şunu özledim bunu özledim dediğim bir süre zarfı değildi.

Sabancı Ailesi'nin ferdi olmanın sorumluluğu ve zorluğu var mı?

H.S: Sabancı Ailesi'nin ferdi olmanın pozitif yanları çok ama üzerinizde getirdiği bir baskı ve sorumluluk tarafı da var bu da yadsınamaz. Türkiye'nin en büyük ailelerinden bir ferdi olmak belli başlı sorumlulukları da yanında getiriyor. Ama biz bu sorumlulukları bilerek büyüdüğümüz için zor bir yan olarak gelmedi hiçbir zaman. Biz zaten yerimizi bilerek ve soyadın getirdiği ağırlığı bilerek büyütüldüğümüz için şu anda da bir zorluğu yok. Çok şükür ki bu ailenin bir ferdiyim. Bunun sorumluluklarının farkındayım ama dönüp de kimseye Sabancı Ailesi'nin bir ferdiyim böyle zorlukları var demem. Çünkü çok büyük bir faydası, pozitifliği var... Çok şükür bundan da mutluyum.

Sosyal medyada sevilen birisiniz... Olumlu yorumların yanı sıra olumsuz yorumlar da yapılıyor bu sizi nasıl etkiliyor?

H.S: Sosyal medya günümüzün gerçeği bu yadsınamaz ben de bunun bir parçasıyım. Günlük hayatta bazı insanlar biraz fazla aktif kullanıyor ben bu derece olmasa da aktif bir sosyal medya kullanıcısıyım. Sosyal medyada yoruma açık tutuyorsanız resimlerinizi olumlu, olumsuz yorumlar gelecek bunları da kabul etmemiz gerekecek. Açıkçası ben çok takılmıyorum. Kendi açımdan değil de genele yorumlayacak olursam İnsanlar eleştirebilir ama Türkiye'de insanlara olan bu negatif yönde eleştiriler, bel altı vurulan eleştiriler özellikle çok ünlülere yapılan eleştiriler üzücü oluyor. O yüzden beni daha da soğutuyor sosyal medya kullanımından. İnsanların rahatça kötü yorum yapabiliyor olmaları açıkçası beni çok üzüyor.



Modayı takip eden biri olarak moda nedir sizin için?

H.S: Türkiye'de Arzu Sabancı... Benim bildiğim modaya yön veren kişi annem. Moda sektöründe özellikle Türkiye'de çok başarılı. Gerçekten büyük işler yaptı. Gurur duyuyorum annemle. Elimden geldiğince erkek modasını bende takip ediyorum.

Güzel bir ailede büyüdünüz, siz de bir gün aile kurmayı ve baba olmayı hayal ediyor musunuz?

H.S: Ediyorum inşallah bir gün...

Ailece Beşiktaşlısınız, Beşiktaş nedir sizin için?

H.S: Beşiktaş bir tutku benim için. Hayatımın çok büyük bir yerini kapsıyor. Pozitif olduğunda çok mutlu oluyorum negatif yönleri olduğunda çok üzülüyorum. Bu huyumu değiştirmeye çalışıyorum ama elimde değil.

Sizi en çok heyecanlandıran Beşiktaş maçı hangisiydi?

H.S: Bir tane söylemem gereken bir maç varsa 4-3 biten bir maç var Fenerbahçe stadında. O gün oradaydım o maç herhalde şu ana kadar izlediğim en heyecan verici en heyecanlandığım maçlardandı. Bir maç daha var Beşiktaş maçı değil. Çek Cumhuriyeti, Türkiye maçıydı. 3-2 kazanmıştık galiba. O iki maç hayatımda hiçbir zaman unutamadığım çok farklı duygular hissettiğim maçlardı.

Olmazsa olmazlarınız var mıdır, neleri affetmezsiniz?

H.S: Yalan söylemek hayatımda affetmediğim olaylardandır. Pembe yalanlar olabilir insanların hayatında ama geri dönülemeyecek yalanlar, kandırmak, birini üzmek üzere kurulan yalanları affedemem diye düşünüyorum. Bugüne kadar da hiç affetmedim. Bende bunu karşı tarafa yapmadığım için, hiçbir zaman da kendime yapılmasını istemem o nedenle yalan dolanla birbirini kötü bir şekilde kandırmaktan haz etmiyorum.

Beşiktaş'ın maçı için program değiştirdiğiniz oluyor mu?

H.S: Evet oluyor. Fikstür belli olduğunda bir hafta içeride bir hafta dışarıda olmasına göre kendimi ayarlıyorum. İçeride olduğu haftalarda kesinlikle İstanbul'da olmam gerekiyor ya da maç pazar günü saat 19:00'da ise ona göre dönerim en geç 17:00'da İstanbul'da olurum. Bütün programımı Beşiktaş maçına göre planlarım. Yurtdışı maçlarına gitmeye çalışırım. Beşiktaşlı kuzenlerim ve yakın arkadaşlarım ile deplasman maçlarına da gitmeye çalışıyoruz. Keyif alıyoruz, bizim hobimiz, tutkumuz... Beşiktaş hayatımızda çok büyük bir yer kapsadığı için biz de hem taraftar olarak hem de takıma destek vermek açısından elimizden geldiğince takımla beraber olmaya çalışıyoruz.

Hayatınızda sporun bir yeri var... Futbol haricinde ilgilendiğiniz başka spor dalları var mı?

H.S: Fitness yapıyorum onun dışında haftada iki gün squash yapıyorum. Büyük stres atıyorum squash oynarken. Kardiyo yaparken büyük çaba sarf ediyorsunuz çok severek yapıyorum. 9 senedir de haftada iki olmak üzere oynuyorum. Fitness çalışmam dışında splash ilgilendiğim bir spor. Bütün spor dallarını izlemeyi seviyorum NBA'yı takip ediyorum. Amerika'da yaşadığım dönemden beri NBA maçlarını izlerim. Hatta maçlarını izlediğim için günlük uyku düzenim bozuluyor saat farklarımız olduğundan dolayı. Tenisi çok severim. Birçok futbol dallarını izlemeyi severim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR