Patrizia Pepe ve Pinko markalarıyla moda dünyasında başarıyı yakalayan Arzu Sabancı, aynı zamanda MİKADER'in başkan yardımcılığı görevini üstleniyor. Medyada pek röportaj vermeyen ve göz önünde olmayı sevmeyen Arzu Sabancı HT KULÜP Yazı İşleri Müdürümüz Reşit Özet'e iş, aile, sosyal sorumluluk projeleri ve tüm bilinmeyenleri hakkında açıklamalarda bulundu.




Röportaj: Reşit Özet


Fotoğraflar: Kahraman Doğan






-İş hayatına ne zaman atıldınız?

Biliyorsunuz üç oğlum var. Üçüncü doğduktan sonra, “Artık çalışmaya başlayabilirim” dedim.Çalışma kararı aldıktan sonra Sabancı Grubu'na bağlı Eksa konfeksiyonda çalışmaya başladım. Tamamen ihracat odaklı bir konfeksiyon firmasıydı. Daha sonra Giysa'ya geçtim. Giysa ile ilk defa Topshop'ı getirdik. Daha sonra Topshop kuvvetli bir gruba devredildi bende tek başıma çalışma kararı aldım.




-Pinko Markası'yla tanışma hikayenizi anlatır mısınız?

İlk başta Patrizia Pepe'nin Türkiye distüribitörü oldum sonra Pinko'yu getirdim. Şimdi onların dört tane mağazası var onlarla ilgileniyorum.



-İş hayatınızdaki hedefleriniz neler? Pinko'nun kaç tane şubesi var? Çoğaltmayı düşünüyor musunuz?

İlk olarak Türkiye'ye İtalya'dan Patrizia Pepe'yi getirdim. Pinko'da zaten İtalyan. Toplam 4 tane mağazam var. Ayrıca Harvey Nicholsan'ın içinde Shop in Shop mağazalarım var. Kısa zamanda Ankara'da da mağaza açmayı planlıyorum.




-Sanırım erken yaşta anne oldunuz. Erken yaşta anne olmanın artıları ve eksileri neler?

Eşim Ömer ile ikimiz genç yaşta anne ve baba olduk. En büyük avantajı, jenerasyon farkının olmamasıydı. Onlarla beraber büyüdük, çocuklarımızı yetiştirirken ilk zamanlar otoriter bir ebevyn olsakta şimdi onlarla arkadaş gibiyiz. Özellikle büyük oğlum Hacı'yla. Gidiceğimiz yerler dinlediğimiz müzikler hep aynı.



'ÇOCUKLARIMIZLA BÜYÜDÜK'

-Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?




Üniversiteyi bitirdikten sonra hemen evlendim. Çocukları sevdiğimi bildiğim için arka arkaya 3 tane oğlumuz oldu. Anne demek, sorumluluk demek. Onlarla beraber sizde büyüyorsunuz, şimdi çok şükür onların yetiştiklerini görmek büyük bir mutluluk, keyifle onlarla hayatı paylaşıyoruz.




-MİKADER'in başkan yardımcısı olarak görev yapıyorsunuz. MİKADER'deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?




MİKADER'e bağlı kalmadan önce genelde kişisel yardımlar yapıyordum. Bundan üç sene önce beş arkadaş, MİKADER'i kurduk. Bu konuda tevazu göstermeyeceğim. Kısa sürede 16 şehire ulaştık. Sosyal Hizmetler ve Çoçuk Esirgeme Kurumu'ndan 16 madalya aldık. MİKADER, Sosyal Hizmetler Çocuk Kurumu'na bağlı öğrencilerin hayatlarını daha iyi sürdürmeleri için kurulmuş bir dernek. Bağışçılarımızdan aldığımız destekle Sosyal Hizmetler'in bize önerdiği şehirlere gidip yardım yapıyoruz. Daha sonra bağışçılarımızla gidip yardım yaptığımız şehirleri ziyaret ediyoruz. Geçtiğimiz cumartesi günü Zonguldak Erkek Yetiştirme Yurdu'unun içindeki spor tesisini açacağız. Önümüzdeki haftada Artvin'e gideceğiz. Şu anda çocuklarım büyüdü tüm enerjimi MİKADER'e veriyorum.



-Ülkemizde sosyal sorumluluk olarak hangi alana yoğunlaşılması gerekiyor?




Türk milleti çok yardımsever. İnsanların doğru kurumları bulduklarında bir şekilde ucundan tutmaya çalışıyorlar. Bizde MİKADER olarak işin bir ucundan tuttuk, benim en hassas olduğum konu çocuklardı.Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocuklara ulaşmaya çalıştık.




-Çocuklarınızdan bahseder misiniz?

Büyük oğlum Hacı üniversiteyi bitirdi, master'ını tamamladı, şimdi babasıyla çalışıyor. İkinci oğlum Amerika'da okuyor. Üçüncü oğlumda lisede. Çok şükür büyüdüler, yollarını çizdiler.




-İleride onları nerede görmek istersiniz?

İyi bir eğitim almaları, dil bilmeleri ve dünya vatandaşı olmaları çok önemli. Büyüklerine saygılı, vatan sevgisiyle dolu, hayırlı evlatlar olmaları çok önemli.




-Çocukken ne olmak isterdiniz?

Dans etmeyi çok sevdiğimi için iyi bir dansçı olmak isterdim.




'BASKETBOL MAÇI İZLEMEYİ SEVERİM'




-Eşiniz Ömer Bey iyi bir Beşiktaş taraftarı ve yurtdışı ve yurtiçi bütün maçları takip etmeye çalışıyor. İleride eşinizin Beşiktaş Kulübü'ne başkan olmasını ister miydiniz?




Ben düşünmüyorum, umarım kendisi de düşünmüyordur. Futbol sempati duyduğum bir spor dalı değil, bende sonradan Beşiktaş'lı oldum. Çocuklarımın ve eşimin mutluluğu için... Umarım çocuklarım ya da eşim Beşiktaş'ın başında olmak istemiyorlardır. Ben futboldan çok NBA basketbol maçlarını seyretmeyi severim.




-Modayla aranız nasıl?

Moda büyük bir alan bende bu alanın mağazacılık kısmındayım. Moda her 6 ayda bir değişen bir şey. Çok fazla takıntılı olmadan modayı takip etmeye çalışıyorum. Mağazalarımla yakından ilgilendiğim için bir süre sonra artık kıyafet görmek istemiyorsunuz.




'MODA KIYAFETLERE ÇOK PARA HARCAMAM'




-Kendi giyim stilinizi anlatır mısınız?

Klasiklere yatırım yapıp, çok moda olan kıyafetlere çok fazla para harcamıyorum. Klasik parçalara yatırım yapmaktan yanayım.




-Arzu Sabancı'nın olmazsa olmazları nelerdir?

Modadan çok teknolojik aletlerdan yanayım. Üç oğlum olunca teknlojiyi onlardan önce takip etmeye çalışıyorum.






-Ofisinizdeki resimlerden de görüyoruz ki modern resim sanatına ilginiz var. Bahseder misiniz?

Çağdaş modern resim toplamaya çalışıyoruz eşimle. Evimiz antika ve klasik olduğu için ofisimizde topladığımız resimleri sergilemeye çalışıyoruz.




-Hangi sanatçıların eserlerini seviyorsunuz?

Görümcem Demet ve eşi Cengiz, bu işle daha çok ilgililer. Onların önedrdikleri ressamlardan almaya çalışıyoruz.




-İşinizden arta kalan zamanlarını ailenizle nasıl geçirirsiniz?

MİKADER'le ilgili seyehatlerim oluyor. Çocuklarım yurt dışında olduğu için onların yanına gidiyorum. Adım adım Anadolu'yu geziyoruz. Onun dışında ailemle vakit geçirmekten ve anı yaşamaktan büyük keyif alıyorum.




'EŞİM BENİ GÖNÜLDEN DESTEKLİYOR'




-Eşiniz Ömer Bey'in size desteği nasıl?




Eşim beni gönülden destekliyor. Önümüzdeki hafta ilk defa bizimle Artvin'e gelecek. Artvin'in bağışçısı kendisi olduğu için ilk defa bizimle gelecek, kendisi de görecek.




-İstanbul'un en çok hangi semtlerini seviyorsunuz?




Dünyanın hangi şehrine gidersem gideyim, dönüşümde İstanbul beni çok etkiliyor. Yaşadığım yer Beylerbeyi, çalıştığım yer ise Nişantaşı. Onun dışında Boğaz, Bebek ve Kapalıçarşı beni çok etkiliyor.




-Arzu Sabancı'nın bir günü nasıl geçiyor?




Haftanın belli günleri MİKADER toplantıları var. İnternet çağında illa ofise gitmenize gerek kalmıyor. Mağazalarımı da kameralar sayesinde takip edebiliyorum. İstanbul'da günümün zaten çoğu trafikte geçiyor. (gülüyor)





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR