Atıl Kutoğlu ülkeminizi yurt dışında başarıyla temsil eden modacılarımızın başında geliyor. Avusturya'da yaşayan Atıl Kutoğlu cemiyet hayatının seçkin isimlerinin tercih ettiği modacılarımızdan. Modacılığa Viyana'da başlayan Atıl Kutoğlu geçmişinden bugününe kadar bilinmeyenleri HT Kulüp Yazı İşleri Müdürümüz Reşit Özet'e anlattı.
Röportaj: Reşit ÖZET
Atıl Bey Türkiye'de olduğu gibi yurt dışında da ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyorsunuz. Bu başarılı serüvenin ne zaman ve nasıl start aldığını anlatırmısınız?
1980'lerin sonunda İstanbul Alman Lisesi'ni bitirip, Avusturya'nın baskenti Viyana'ya giderek üniversitede işletme öğrenimi görmeye başladım. Lisenin son yıllarında yazları Vakko ve Beymen'de staj yapmıştım ve ciddiyetiyle tanınan Alman Lisesi'nde, kız arkadaslarımın mankenlik yaptığı defileler düzenliyordum. Viyana'ya da gider gitmez, bir gün tesadüfen tramvayda tanıştığım Viyana Belediye Başkanı Dr. Helmut Zilk'in destegiyle ilk koleksiyonumu ve defilemi hazırladım. Üniversiteyi bitirir bitirmez Viyana'da kendi atölyemi ve firmami kurdum. Profesyonel moda serüvenim böyle başladi..
Son dönemlerde sizinde içinde yer aldığınız Fashion Week haftalarını nasıl buluyorsunuz? Geçtiğimiz yıllara göre nasıl?
İstanbul Moda Haftası'nı tüm kalbimle ve her seferinde yeni koleksiyonumu burada tanıtarak destekliyorum! Çünkü İstanbul artık dünyada imaj ve değer olarak hakkettiği konuma ulaşmaya basladı. ITKIB ve sevgili Bahar'ın baskanlığındaki Moda Tasarımcıları Derneği'nin bu girişimini çok önemli buluyorum. Moda haftaları, bir şehrin ve bir ülkenin önemli bir asetidir ve oradaki moda ve tekstil sektörünün kendini dünyaya duyurması ve kabul ettirmesidir! İstanbul Moda Haftası hızlı adımlarla ilerliyor ve yaratıcılığımızla, girişimciliğimizle tüm sektör olarak ve devletimizin buna destek olması gerekir.
Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin en çok tercih ettiği modacılarımızın başında geliyorsunuz. Sizce Türk kadını nasıl giyiniyor?
Türk kadınının giyimini genelde çok iyi buluyorum, modern ve tarz sahibi hanımlarımız çok sayıda mevcut. Bir çok kez dogu-batı sentezini güzel yakalıyorlar, Akdeniz rüzgarını ve Anadolu'yu giyim tarzlarına yansıtıyorlar. Ama her ülkede olduğu gibi, bizde de biraz fazla abartıya kaçan, benim çok sevdiğim 'less is more' felsefesinden uzak, fazla hareketli bir giyim kültürünü benimsemiş örneklere de rastlanıyor..
Siz Avusturya'da yaşıyorsunuz. Avusturya'da geçtiğimiz yıllarda da yılın en iyi modacısı ödülünü almıştınız. Ve bunun gibi birçok ödülünüz var.Başarılı bir modacı olarak genç modacılara ne gibi tavsiyelerde bulursunuz?
Genç modacılara veya modacı olmayı hedefleyen arkadaşlara tavsiyem, kendi tarzlarını yaratmaya ve çizgileriyle orjinal olmaya çalışmalılar. Taklitten ve birilerine benzemekten kaçınmalılar. Ayrıca zorluklardan öyle kolay yılmamalılar. Çalışmalarını, başarılarını iyi kominike etmeliler, duyurabilmeliler. Ve iyi bir ekip kurmaya çalışmalılar. Bir de global düşünebilmek ve uluslararası hedefler belirlemek önemli..
Viyana'daki moda sektöründen bahsedermisiniz? Ülkemizle arasındaki farklılıklar neler?
Avusturya'da tekstil ve moda sektorü bir dönem büyük hamleler yapmış, mesela tradisyonel ceketleriyle ünlü Geiger, kayak kıyafetleri ve hazır giyim markası Sportalm, Wolford çorap ve iç çamaşırları, yine aynı şekilde iç-giyim markası Palmers gibi katma değeri yüksek markaları yaratabilmişler. Bu firmalar tüm dünyaya satış yapan dev markalar. Avusturya zamanla kendisi üretimden çıkmış, ve bügün çok az ürünü kendi sınırları içerisinde ürettiriyor, çoğunu komşu ülkeler başta olmak üzere yurt dışında hallediyor. Ama kücük bir ülke olmasına rağmen güçlü markaları var. Türkiye, son yıllarda çok güçlü bir tekstil sektörü kurmasına rağmen, dünyaya yayılan markaları, sektörünün gücüne göre biraz az kalan bir portre çiziyor. Üretimde büyük adetler konuşan ve dünyanın birçok markasına üretim yapan ülkemizin, moda sektöründe bayrağını ululararası pazarlarda dalğalandırmak biz modacılarla, bir iki lider markaya düsüyor. Türkiye'ye, daha çok yaratıcı ve özgün koleksiyonun çıktğı ve markaları dünyayı saran bir ülke olmak çok daha yakışacaktır.
Kendi stilinize yakın bulduğunuz ve beğendiğiniz Türk ya da yabancı tasarımcılar kimler?
Kendime yakın bulduklarım, Azzedine Alaia, Lanvin'i yapan Alber Elbaz, ve Jil Sander. Biraz da Celine. Marka felsefesi, profesyonelliği ve büyüklüğu ile hayran olduğum ise Ralph Lauren.
Tasarımlarınızda genelde nelerden ilham alıyorsunuz?
Benim etnik, ama sade ve modern bir tarzim var. Bana başlarda Osmanli kültürü büyük ilham vermistir. Ama şimdi artık geometrik detaylar, Viyana'lı ressamlar Egon Schiele ve Gustav Klimt'in işleri, Adolf Loos'un mimarisi, zaman zaman Selçuklu motifleri veya modern sanat eserleri de koleksiyonlarım için ilham kaynagi olabiliyor.
2011-2012 koleksiyonunuzdan bahsedermisiniz? Bu sezonun moda renkleri neler?
İçinde bulunduğumuz sezon Sonbahar/Kış 2011/12 için ben Alfred Hitchcock'un Kuşlar Filminden esinlenmiştim, ve keskin kadınsı hatlardan oluşan bir koleksiyonu, Grace Kelly, Kim Nowak gibi, biraz 1950 ve 60'ların Hitchcock kadınlarını podyuma taşıdım. Bende öne çıkan hatlar ve parçalar, dizaltı ve mini boylarda gündüz icin deri ve yün/kaşmir karışımlı kumaşlardan elbiseler, dopiyesler, gece içinse dantel ve kadife dar kesimli süper sexy elbiseler. Renklerse siyah, petrol yeşili, hardal sarısı, gri ve kahverengi. Önumuzdeki İlkbahar/Yaz sezonu içinse Kutoğlu kadınlarını Marrakech'e gönderiyorum! Etnik bir çizgide rengarenk emprime ipek elbiseler, tulumlar ve mayolar koleksiyonun gözalici parcaları. Gece içinde payet ve dantel karışım gold ve silver effektli tualetler bulunuyor.
Sizin defilelerinizde de dünyaca ünlü birçok ünlü isim podyuma çıktı. Sizce koleksiyonlarını en iyi kim taşıyor ve kimlerin taşımasını isterdiniz?
New York'ta defilelerime çıkan Naomi kreayonlarımı podyumda çok iyi taşıyor! Ama Alexandra Richards ta çok güzel ve sexy bir model, İstanbul Fashion Week'te benim için podyuma çıktı, ona da kreasyonlarımı çok yakıştırıyorum. Aslında tüm kendine güvenen kadınlar, kreasyonlarımı kendi tarzlarıyla bütünleştirip çok güzel taşıyorlar. Türkiye'den ilk aklima gelenler Nevbahar Koç, Heves Ekinci, Afet Karacan, Ahu Tuğbay, Zeynep Behler, Feryal Gülman, Aslıgül Atasagun, Deniz Berdan ve Ezgi Kıramer.