Merhum işadamı Hacı Sabancı'nın kızı Demet Sabancı Çetindoğan, geçtiğimiz haftalarda Hacı Sabancı'nın ölüm yıldönümünde ailesine ve sevenlerine bir sürpriz yaptı. Demet Hanım, Frangoulis'in seslendirdiği 'My Way' şarkısına piyano ile eşlik etti. Muhteşem performansıyla izleyenleri büyüleyen Demet Hanım, birkaç gün sonrada TOG yararına sahneye çıkarak yine piyano çaldı. Sevenlerine müzik ziyafeti yaşatan Demet Sabancı Çetindoğan'la bu vesileyle bir araya gelerek piyano tutkusundan, iş hayatına ve anneliğe kadar her şeyi konuştuk.

Röportaj: Aybala ÇALIŞKAN

Fotoğraflar: Hakan YAĞCI




Adana'ya çocukluk yıllarınıza dönecek olursak; nasıl bir çocukluk geçirdiniz?




Çok mutlu bir çocukluk getirdim. Ailemizin çoğu Adana'da yaşıyordu. Çok kuzenim var benim. Adanayı çok severim. Çünkü 18 yaşıma kadar orada okudum. Daha sonra yurtdışına üniversite eğitimine gittim. Adana çok güzel bir şehir. İstanbul'a kıyasla fazla alternatifi olmamasına rağmen; yaşaması kolay bir şehir. Dostluk, misafirperverlik çok önemli. Zaman zaman özlüyorum. Ama şimdi Adana'ya dönsek, orada yaşayabilir miyim bilmiyorum. İstanbul bambaşka bir şehir. İyi ki istanbul'a gelmişiz diyorum.




Çocukken Adana'da babanızın fabrikasında çalışıyormussunuz. Bu size ne kattı, neler öğrendiniz?




Adana'da o dönemler cumartesi yarım gün çalışılırdı saat 1'e kadar. İlk zamanlarda oyun gibi gelirdi ama daha sonra tekstilin her bölümünü öğrendim. Üniversiteden sonra yine tekstil fabrikasında işe başladım.




20 yıl Sabancı Holding'te çalıştıktan sonra kendi ayaklarınız üzerinde durarak başka bir şirket kurdunuz. Bu sizin için kırılma noktası mıydı; nasıl karar verdiniz şirketten ayrılmaya?




Sabancı Holding'te 20 yıl çalıştıktan sonra farklı bir şeyler yapmak istiyordum. O dönemde bir moda kanalının el değiştirdiğini duydum. İlgimi çekti çünkü hem modanın içinde olacaktım hem de farklı bir sektörde çalışacaktım. Eşimle böyle bir karar aldık.




Geçtiğimiz günlerde online alışveriş üzerine bir anlaşma imzaladınız...Projenin detaylarını öğrenebilir miyiz?

Biz zaten parakende de büyük bir oyuncuyuz Türkiye'de. Dünyadada alışveriş trendleri değişiyor. Online alışveriş gittikçe artan bir eğilim. Bizde kendi sitemizi oluşturmak istiyorduk. Asya'da ilk sırada olan Koreli Online Shopping şirketiyle anlaştık. Ortaklık oluştu 2 gün önce başlangıcı verdik. Hem televizyonumuzun hem internetimizin aynı anda olması diğerlerinden farkımızdı. Yaptığımız araştırmada orta yaş hanımlar televizyondan, genç nüfus ise internetten alışveriş yapmayı seviyor. Biz her iki kesime de hitap ediyoruz. Ürünlerimizide bu şekilde seçiyoruz.



Sizin alışveriş tercihiniz nedir?




Ben hissederek, dokunarak alışveriş yapmayı tercih dediyorum. Yavaş yavaş bazı şeyleri internetten almaya başladım. Çocuklarım bana göre, tercihlerini daha çok internetten yana kullanıyorlar. Hem bu sayede zaman kaybetmemiş oluyorlar. Ve bu konuda daha cesurlar. Örneğin; bir ayakkabıyı denemeden alabiliyorlar. Ben biraz tedirgin oluyorum. Ama bu trendi yakalamak gerektiğini düşünüyorum.




İnternetten alışveriş yapmak eve kapanmayı beraberinde getiriyor mu?




Ben çalışan bir insan olduğum için benim için çok kolaylık. İstanbul gibi bir şehirde alışverişe ayırılan zamandan çok trafikte vakit harcanılıyor. Çok büyük bir kolaylık hayatımızı kolaylaştırıyor. Zaten gençler bundan oldukça faydalanıyorlar. Orta yaş hanımlarda televizyonu tercih ettiği için onlara yönelik eğlenceli tanıtımlar yapıyoruz. Hem görsel anlamda hem de ürüne özen gösteriyoruz. En çok önem verdiğimiz şey ürünün olduğu gibi anlatılması. Müşteri memnuniyeti çok önemli.




Kadına şiddet konusunda ne düşünüyorsunuz? Bununla ilgili projeleriniz var mı?




Elimizden geldiğince yapabileceğimiz her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Biz Türkiye İş kadınları Derneği olarak her ne kadar bu konulara sürekli iştikal edemesekte; yılda bir kez sosyal projeler konusuna değiniyoruz. 2 sene önce bu anlamda "Hepimiz anneyiz" sloganıyla çıktığımız bir konferansımız olmuştu. Anneler barışı sağlamak için en önemli rolü oynayacak kişilerdir. Çeşitli toplantılar, konferanslarla bu konuya dikkat çekmeye çalışıyoruz. Amerika'dan önemli konuşmacılar geldi. Bir benzerini de Amerika'da yapmayı düşünüyoruz mayıs ayında. Bununla ilgili çalışmalarımız hala devam ediyor.




En büyük tutkunuz piyano çalmak. Merhum babanız Hacı Sabancı'nın yıldönümünde de piyano çaldınız o an neler hissettiniz?




Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası her yıl Hacı Sabancı anma konseri düzenliyor. Normalde Adana'da yapılıyor. Fakat bu yılkiyle birlikte iki kez İstanbul'da yapıldı. Aileme bu yıla özel bir sürpriz yapmak istedim. Gurur duydular benimle; bende çok mutlu oldum uzun yıllar piyano çalmış olmama rağmen ilk kez topluluk önünde çalıyor olmam benim için çok özeldi. Çok karışık duygular yaşadım. Tesadüfi iki gün sonra da TOG için herkes kendince bir şeyler yaptı. Orada da çaldım. Çok güzel neticeler alındı.






Haliç'e bir müze kurma fikriniz vardı ne aşamada?




Böyle bir proje için birçok yasal izinler tamamlandı. Mimarımız gerçekleşmesi için hızla çalışıyor. 2 seneyi bulacağını, çok güzel bir müze olacağını düşünüyoruz. Bu konuda ülkemiz çok zengin fakat müze olarak yetersiz. Bu anlamda bizim gibi koleksiyonerleri ve vatandaşı teşfik etmek gerekiyor. Güzel bir proje olacak. Çalıştığımız mimar dünya çapında bir isim Türkiye'de bir eseri olacağı için o da çok heyecanlı.




Üç tane çocuğunuz var onlara bırakabileceğiniz en büyük miras nedir?




Benim için en büyük miras iyi bir insan olmak diyebilirim. Kendine, topluma saygısı olan paylaşımcı duygusu gelişmiş olan, doğruluktan ve dürüstlükten şaşmayıp samimi olan insanlar olarak yetişmeleri.Tahsil olarak ve lisan bilerek dünya vatandaşı olmaları çok önemli. Bir de bu sosyal sorumluluk projelerinde hangi alanı seviyorlarsa çalışmaları ve araştırma yapmalarını arzu ediyorum. İki tanesi üniversite çağında... İnşallah 3 numarada seneye üniversitede olacak. Yavaş yavaş okul bitiminde hayata atılmaları gerektiğini düşünüyorum.




Yollarınız çizdiler mi? Sizinle mi devam edecekler?




Eşimle beraber umuyoruz ki öyle olur. Belki ilk başlarda farklı tecrübeler edinip sonrasında bizimle olurlar. Henüz karar vermiş değiller zaman gösterecek.




Birçok kişinin hayal ettiği hayatı yaşıyorsunuz tabii bu buzdağının görünen tarafı... Görünmeyen yüzünde neler oluyor?




Son senelerde çok yoğunuz. Sabah erken kalkma durumu oluyor. Hep bir şey çıkıyor yapılacak. Hep bir yerlere yetişme durumuyla karşı karşıyayız. Kendime çok vakit ayıramadığımı düşünüyorum. Randevular ve görüşmeler sonrasında bir bakıyorum gün bitmiş. Hobilerime vakit ayırmak şu an da en çok istediğim şey. Çalışmayı çok seviyorum.




İşkolikmisiniz?




Teknoloji beni biraz bu yöne itiyor. Telefonunuz; tabletiniz sürekli yanınızda, yabancı firmalarla çalışıyoruz ve saat menfumu ok. Günümüzün koşulları bu şekilde gerektiriyor aslında. Hiçbir zaman sabah 9.00 akşam 18.00 çalışamadım. Hafta sonları da bu şekilde... İş olmasa dernekle ilgili bir toplantı oluyor. İstanbul başlı başına bir yoğunluk zaten. Ama her şeyi zevkle yaptığımı düşünüyorum.




İstanbulda kaçış noktalarınız var mı, sıkıldığınız anlarda?




Özellikle yazın bahçemde sabah 06.00-07.00 gibi tek başıma kalabilmek. Beni son derece mutlu ediyor çünkü kendimi dinlediğim bir zaman oluyor. Onun dışında belirli bir yer yok. İstanbul'un her yerini seviyorum. Bazen düşünüyorum biraz vaktim olsa Kapalıçarşı'yı doya doya gezebilsem diyorum. Hakikatten çok özel bir yer. Genellikle senede bir kere gidebiliyorum. Rahat rahat dolaşmayı. Eminim beni birçok heycanlandıracak yer var görsem. Muazzam bir yer. Gelen turistlerimizin de ilk olarak görmek istediği yer onlara hak veriyorum. Çok güzel yerlerimiz var. Ve yeni bir projemiz de var; " Benim İstanbul'um"...




" Benim İstanbul'um" fikri nasıl doğdu?




Bir turizm kanalımız var World Travel Channel. Türkiye'mizin güzelliklerini gösterirken yurtdışından da görüntüler veriyoruz. Farklı insanların farklı bakış açılarıyla bir projemiz olsun istedik. Bunun sonundada bir sosyal sorumluluk projesi haline getirelim istedik. Öenmli şahsiyetler sağolsunlar bizim projemize destek oldular. Hem program çektik, hem onlarım gözüyle İstanbul'u fotoğrafladık. 17 aralık'ta UNICEF yararına bir sergi düzenliyoruz. Ara Güler, Zülfi Livaneli, Ayşe Kulin , Genize Murat gibi birçok önemli kişi ve sanatçımızın fotoğraflarını göreceğiz. Biz bu tip projelere çok önem veriyoruz. Birinci yılımızı doldurduk turizm kanalı olarak. Bu yıl bunu hayata geçirmeyi istedik. İnsallah her sene sosyal sorumluluk adına elimizden geldiğince bu tip çalışmalarla diğer şirketlerede örnek olmak istiyoruz. Yapılacak çok şey 24 saat yetmiyor. Keşke 48 saat olsa da gün yada bizlerin klonları olsa da daha fazla şey yapabilsek. Zaman çok hızlı akıp gittiği için yapmak istediklerimizi, önceliklerimizi belirleyip onlara odaklanıp hayata geçirmeye çalışmak; ben kendimce bunları yapmaya çalışıyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR