Röportaj: Reşit ÖZET


Fotoğraflar: Ferit Tuğluk






Hediye Hanım sizi kısaca tanıyabilir miyiz?




1976 Kütahya doğumluyum. İlk ve orta okulu Kütahya'da, liseyi Eskişehir'de okudum. Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi'nde İşletme mastırı yaptım.




İş hayatına ilk ne zamana atıldınız? Şirketlerinizdeki göreviniz neler?




Okuldan mezun olur olmaz çalışmaya başladım. İlk olarak Kütahya Porselen'de İnsan Kaynakları bölümünde çalıştım. O dönemde şirketimizde bir yeniden yapılanma süreci yaşanıyordu. Bu sebeple benim için çok iyi bir başlangıç oldu. A'dan Z'ye bütün bölümler hakkında bilgi edinmiş oldum. Sonrasında yine Kütahya Porselen'de ihracat bölümünde çalıştım. Evlenip İstanbul'a gelince mağazalarla ilgili çalışmaya başladım. 2006'dan itibaren de turizm grubumuzda çalışıyorum. Şu anda NG Hotels & Resorts İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum.




Şirketlerinizin çatısı altında başka hangi alanlarda faaliyet gösteriyorsunuz? Aile şirketinizde çalışmanın avantajları neler?




Yer-duvar seramiği, porselen, turizm ve gıda alanlarında faaliyetlerimiz sürüyor. Aile şirketi olma konusundaysa; başka bir şirkette olmak, başka insanlarla çalışmak nasıl bir duygu bilmiyorum açıkçası. Hep aile şirketimizde çalıştım. Aile ile beraber olmak, baba ile birlikte çalışıyor olmak, başka sorumluluklar getiriyor. Birçok avantajı beraberinde getirdiği doğru ama başka şirkette çalışsanız, yükleneceğiniz sorumluluktan daha fazlasını üstleniyorsunuz. Öte yandan, aile ilişkileri açısından belki ilk zamanlarda zorlanılacak bir durum. Ama uyum sağlamayı öğrendikten sonra da çok zevkli bir şey aile ile çalışmak.



Babanız Nafi Bey'den neler öğrendiniz?




Benim babam tam bir okuldur diyebilirim. Üniversite yıllarımda staj yapmam gerektiğinde hocalarım hep kendi şirketlerimizde çalışmamı önerirdi. Bu stajlar sırasında bazen bütün gün babamın odasında oturur onun her hareketini izler, bütün toplantılarını dinlerdim. Hiçbir şey yapmadan sadece izleyerek bile çok şey öğrendim babamdan. Babam müthiş vizyoner ve yeniliklere açık bir patrondur. İşle ilgili her şeyi danışabilirsiniz. Oturup beraber çözüm aramaktan çok keyif alır. Detaylara çok önem verir. "Hesap yapmayan adam iş yapamaz" der her zaman. Müzakere etmeden hiçbir işe başlamamayı öğütler bize. Neticede akıl akıldan üstündür, bu sayede eksik veya yanlışları gidermek için fırsat bulabilirsiniz. Tabi adil olmak da babamın en önemli öğütlerindendir. Yine en sevdiğim öğütlerinden biri de hazımlı olmaktır. Babam hep "Hayatta 3 şeyi hazmetmek çok zordur: para, şöhret ve makam. Siz mütevazı olun, elinizdekiler sizi hiç şımartmasın" der.




Hayalini kurduğunuz işi mi yapıyorsunuz? Çocukken hayalini kurduğunuz meslek neydi?




Çocukken eczacı olmak isterdim. Ablam Sema doktor olacaktı, bana hasta yollayacaktı. Hep öyle söylerdik soranlara. Çocuk aklımızla işbirliği yapacaktık. Ama şimdiki işimi o kadar çok seviyorum ki çocukluğumda düşündüğüm eczacılık çok uzak geliyor. Zaten biraz büyüyüp liseye gelince hep işletme okumak istemiştim. O yüzden hayalimdeki işi yapıyorum demek yanlış olmaz.




Ağırlıklı olarak otelcilik sektöründe faaliyet gösteriyorsunuz. Sektördeki farklılıklarınız sizce neler?




Bizim için en önemli kıstaslar; hizmet ve ürün kalitesi. Bu sebeple tüm otellerimizde personelimizin eğitimine üst düzeyde önem veriyoruz. Bu özenli çalışmalarımız sayesinde NG Güral Sapanca bugün Türkiye'nin 7 Kalite Belgesi'ne sahip tek 5 yıldızlı oteli olma özelliğini taşıyor. Yine termal tatile farklı bir anlayış getirmek üzere açtığımız NG Güral Afyon da açılışının üzerinden henüz 7 ay gibi kısa bir süre geçmesine rağmen 5 Kalite Belgesi birden almaya hak kazandı. Biz yaptığımız yatırımlarla ülkemizin sahip olduğu turizm potansiyeli ile ilgili farkındalık yaratmayı kendimize görev edindik. Örneğin termal turizm açısından bakıldığında ülkemiz sahip olduğu termal kaynaklar bakımından Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada. Buna karşın ülkemizde termal turizme ayrılan yatak kapasitesi toplam kapasitenin yalnızca %3'ünü oluşturuyor. Termal turizmin önemini hem yurt içinde hem de yurt dışında yeterince anlatıp, tanıtabilirsek ülkemizin sahip olduğu bu potansiyelin kullanılması yönünde büyük bir adım atılmış olacak. Değiştirmek istediğimiz bir başka algı da termale ancak yaşlanınca ve hastalanınca gidildiğine dair oluşan genel kanı. Oysa ki termale genç kalmak için, gençken gitmek lazım. Özetle şunu belirtmek isterim ki, biz aslında sadece otel satmıyoruz. Önemli bir misyon da üstleniyoruz. Sapanca’da da hem destinasyonun hem de wellness’ın tanıtılmasına dair bir görev üstlenmiştik ve üç yıl gibi bir sürede bunu başardık. Şimdi ise Afyon’u uluslararası pazara açmak istiyoruz. Çalışmalara başladık, bu yolda emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.




Başarılı bir iş kadını sizce nasıl olmalı?




Başarılı bir iş kadını zamanını nasıl kullanması gerektiğini çok iyi bilmeli ve planlı hareket etmeli. İşine ve evine yeterli zamanı ayırabilmek için gününü programlayabilmeli. Aynı zamanda kadınların iş hayatında erkek gibi değil kadın gibi davranması gerektiğini düşünüyorum, sahip oldukları ince zevki, hoşgörüyü iş hayatında başarıyla kullanabilirler….




Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?




Sosyal Sorumluluk projelerine elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Bu konuda faaliyet gösteren dernekler vasıtası ile farklı konulardaki projelere katkı sağlıyoruz.Babamın adına kurduğumuz Nafi Güral Eğitim Vakfı ile de eğitim konusunda gençlere yardımcı olmaya, önlerini açmaya gayret ediyoruz.




Eşiniz ile tanışma hikayenizi anlatır mısınız?




Eşim benim lise arkadaşım.Tanıştığımızda ben 14 yaşımdaydım eşim Özgür ise 16 yaşındaydı. Her zaman çok iyi anlaşan arkadaşlardık. Sonra bu arkadaşlık aşka dönüştü. 2004 yılında da evlendik. Şimdi Bora ve Ela adında iki çocuğu olan bir aileyiz.






Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?

İnsanın hayatının çocuktan önce ve sonra olarak ikiye ayrıldığını düşünüyorum. Çocuğunuz olduktan sonra hayatınız başka bir anlam kazanıyor, hayata bambaşka bir açıdan bakmaya başlıyorsunuz. Tabi ki her ana baba gibi çocuğumuz için maddi bir gelecek hazırlamayı arzu ediyoruz. Ama önceliğimiz çocuğumuzun donanımlı olarak, iyi yetişmesi. Eğitim ve görgünün ailede başladığına inanıyoruz. Bu sebeple çocuklarımız için iyi modeller olmaya çalışıyoruz. Kendimiz yetemediğimiz durumlarda profesyonel yardım alıyoruz. Onların sevgi ve saygı ortamı içinde yetişmelerini istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. İyi eğitim almalarını, kendilerini iyi yetiştirmeleri, özgüven sahibi olmalarını arzu ediyoruz. Günü geldiğinde kendi ayakları üzerinde durabilmeli ve bu konuda kendilerine güvenebilmeliler. Çocuk çok büyük bir sorumluluk ve koşulsuz sevgi kaynağı. Çocuğu olunca insanın öncelikleri değişiyor. Kendinden önce çocuğunu düşünmeye başlıyorsun. İş dışındaki zamanları çocuğa göre ayarlıyorsun hatta işini bile çocuğuna göre ayarlaman gereken günler oluyor. Ben eskide yurt dışı seyahatlere gittiğimde bir gün fazladan kalıp gezeyim diye can atardım. Şimdi işim biter bitmez ilk uçakla dönme derdindeyim. Hele her telefonda "Ne zaman geleceksin?" diye sormuyorlar mı'' işte o zaman vicdan azabından mahvoluyorum.




Modayı takip eder misiniz? Sizce moda nedir?




Modayı çok takip ettiğim söylenemez. Tabii ki her sezon ne var ne yok diye bakıyorum. Ama bana yakışmayacağını düşündüğüm hiçbir şeyi almadım bugüne kadar. Sadece beğendiğim, bana yakışacak giysi ve aksesuvarları alırım. Hiç marka takıntım yoktur. Genelde klasik bir tarzım var sanırım. İçinde rahat ettiğim giysiler benim için önemli. Bir de ayakkabılarım çok önemli. Pek çok kadın gibi ayakkabıya hayır diyemiyorum. Ama özellikle otelde çok uzun mesafeler yürümem gerektiği için rahatlık ön planda benim için.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR