Gözde (Sarar) Can


Sarar Group Finans ve Üretimden Sorumlu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Celaleddin Sarar ve eşi Jale Sarar'ın kızları, Sarar Kadın Grup Başkanı Gözde (Sarar) Can, orta ve lise eğitimini Eskişehir’de tamamladıktan sonra İsviçre’de lady’lik okuluna gidiyor. Ardından üniversite eğitimi için gittiği Amerika’da işletme, pazarlama ve sanat okuyor. Eskişehir’e dönüp, ailesinin sahibi olduğu fabrikada çalışmaya başlıyor. Fabrikanın her biriminde çalışıyor; babasının asistanlığı ile başlıyor, daha sonra gömlek bölümüne geçiyor. Belirli bir deneyim kazandıktan sonra da İstanbul’da Sarar Kadın’ı kuruyor. Sarar’ın merkezi Eskişehir’de olduğu için başlangıçta işleri Eskişehir’den takip etmeyi düşünse de birkaç günlüğüne geldiği sırada İstanbul’da kalmaya karar veriyor. Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’da yaşıyor.




Sencer Can


Milli binicimiz Sencer Can ise yine eski bir milli binici olan Refet Can’ın oğlu. Sencer Can, binicilik mesleğini seçmesindeki en büyük etkenin babası olduğunu söylüyor: “Ağabeyim ile birlikte çocukluğumuzdan beri yarışları izleyerek büyüdük. Daha sonra 1986 yılında biz de at binmeye başladık. O günden bugüne de at üstünden inmedik denebilir.” diyor. Sencer Can, kaç şampiyonluğu olduğunu artık hatırlamadığını belirterek, “Dört Ferdi Balkan Şampiyonluğu, beş tane Atatürk Kupası, 11 tane Cumhurbaşkanlığı, 15 Başbakanlık Kupası gibi Türkiye’de kazanmadığım isimli hiçbir yarış yok. Bunları bir kez de değil birçok kez kazandım. Hakikaten sayısını unutmuş durumdayım. İki tane Dünya Kupası Finali kazandım. İçimde kalan tek şey olimpiyat koşamamak.“ diyor.






Nasıl tanıştılar?




Gözde (Sarar) Can: “10 Ağustos’ta tanıştık, 17 Kasım’da sözlendik, 23 Şubat’ta evlendik. Bizi arkadaşlarımız tanıştırdı. Benim bir kız arkadaşım, onun bir erkek arkadaşı ile evlenmişti. Bizi tanıştırmak için epey çaba sarf ettiler. En sonunda yalnızca bir yemeğe gitmeye razı oldum. Gidiş o gidiş. İlk görüşte aşk oluyormuş demek ki.”




Sencer Can: “İlk tanıştığımız gün benim doğum günümdü. İlk anda karşımda ciddi bir iş kadını gördüm. Ama çok beğendim. Sonra oturduk, sohbet ettik. Bir süre sonra yine aynı balıkçıda buluştuk. Daha ilk tanıştığımız gün kendimle ilgili her şeyi anlattım. Elektriğimiz tuttu. Evleneceğim kadın bu dedim. Hiç tereddüt bile etmedim.”




Sürpriz evlenme teklifi




Gözde (Sarar) Can: “Evlenme teklifi ise tam anlamı ile bir sürprizdi. Yurt dışından yabancı konuklarımız vardı. Onları yemeğe çıkartmak zorundaydım. Sencer de geldi yemeğe. Yemek esnasında cebinden yüzüğü çıkarttı, “Daha fazla cebimde duramayacaktı bu yüzük, yarını bekleyemeyeceğim” diyerek evlenme teklif etti. Ben tabii donup kalmıştım. Beni öyle görünce, ‘Eğer yüzüğü almayacaksan geri koyacağım.’ dedi. Ben de bu tehdit karşısında ‘evet’ dedim. Herkesin evlilikten beklentisi mutlu, huzurlu olabilmek, anlaşabilmek. Ben bunların hepsini buldum.




Sencer Can: “O gece evlenme teklif etmeyi kafama koymuştum. Yüzük siparişi vermiştim. O akşam saat 20.00 gibi elime ulaştı. Biraz tez canlıyım. Daha fazla dayanamadım ve misafirlerin yanında yüzüğü cebimden çıkarıp, evlilik teklifimi yaptım.”




“Şimdi o cesareti gösteremem”




Malum Gözde Hanım, ailenin göz bebeği, tek kız evladı. “Sizi Sencer Bey’e kolay verdiler mi?” diye sorduğumuzda “Verdiler çünkü Sencer’i çok sevdiler.” diyor. Sencer Bey ise Gözde hanım’ın ailesi ile tanışmasını şöyle anlatıyor: “Aile ile tanışmam, bayramın ilk gününe denk geldi. Gözde beni de beklediklerini söyledi. Şu anda olsa gidemem herhalde. O gün o cesareti nereden bulduysam, gittim. İlk o gün ellerini öptüm. Ben o kadar doğal bir insanım ki, o doğallıkla beni çok güzel kabullendiler, çok sevdiler. Kayınvalidem ve kayınpederim ile aram muhteşem.”




“Yıllarca sanki hep birbirimizi beklemişiz”




Sencer Bey, daha önceleri evliliğe çok sıcak bakan bir insan olmadığının altını çizerek şunları söylüyor: “Evliliğin insanların anlattığı kadar zor bir şey olmadığını anladım. Biz hakikaten yıllarca sanki hep birbirimizi beklemişiz. İyi ki de evlenmişim. Kimse buna inanmayacak ama Gözde’nin sevmediğim hiçbir yönü yok. Çok güzel anlaşıyoruz… Basit bir yaşam sürüyoruz. Benim sporcu kimliğimi Gözde çok güzel kabullendi. Hafta sonları o benimle geliyor, benim izin yaptığım pazartesi günleri ben onunla gidiyorum. Aile ortamında olmayı, dizi izlemeyi seviyoruz. Şu anda Karadayı en favori favorimiz.






“Hafta içi bana, hafta sonu Sencer’e endeksli yaşıyoruz”




“Hiç anlaşamadığınız bir konu var mı?” diye sorduğumuz Gözde Hanım, “Henüz keşfetmedim. Çok ilginç gelebilir ama gerçekten birbirimiz için yaratılmış gibiyiz. İkimiz de erken evlenmedik. Evlilik buysa, güzelmiş, diyoruz, iyi ki de olmuş. Ortak olmasa bile birbirimizin alanlarına ilgi duyuyoruz. Onun tekstil ile bir alakası yok ama sabırla dinleyip, yardım bile ediyor. Ben de hayvanları çok seviyorum. Sıkılmıyorum onun ortamında olmaktan.




Her hafta sonu yarış oluyor örneğin. Türkiye’yi geziyoruz neredeyse. Hafta sonları ona endeksli yaşıyoruz. Hafta içi bana. Şehir dışındaki yarışlara ben de gidiyorum. Her şehirde bir mağaza var zaten. Ben de mağaza ziyaretlerimi gerçekleştiriyorum aynı zamanda. İkimizin işinden dolayı iş ile seyahati birleştirmek zorunda kalıyoruz.” diyor.




“Evleneceğim erkeğin dans edebilmesi benim için çok önemliydi.”




Birlikte nasıl zaman geçirdiklerini anlatan Gözde Hanım, “Evlendiğimizden beri, sonu dondurma yiyerek biten akşam yürüyüşlerimiz oluyor. Karı-koca dans etmeyi çok seviyoruz. Latin danslarını çok seviyoruz. Ders almamıza gerek olmayacak kadar uyumluyuz. İçten gelen bir uyum bu. Evleneceğim erkeğin dans edebilmesi çok önemliydi benim için. Ayrıca Sencer yemek yemeyi çok seviyor. Uzun yemekler ve uzun sohbetlerimiz çok oluyor. Konuşabiliyor olmak çok güzel bir şey.” diyor.




Sarar Kadın’ı yaratırken…




Biraz da iş yaşamlarından konuşalım diyoruz. Sarar deyince akla erkek ve takım elbise geliyor. Sarar Kadın’da da çıkış noktalarının çalışan iş kadını olduğunu belirten Gözde (Sarar) Can, daha sonra çalışan iş kadınının günlük hayatına da hitap etmek istediklerini ve koleksiyonlarını iş, günlük yaşam, hafta sonları ve özel geceleri de kapsayacak yönde genişlettiklerini söylüyor: “Kadın Koleksiyonu’nda çok geniş bir ekip çalışıyor. Tasarım Bölümü’nde yaklaşık 20 kişi var. Avrupa, Rusya ve Kıbrıs’taki mağazalarımız ile beraber toplamda 50 mağazamız bulunuyor. Koleksiyonlarımıza çok büyük ilgi olduğu için yurt dışında daha çok mağazalaşıyoruz. Mağazalarımız Avrupa’da bütün büyük markaların olduğu prestijli alışveriş caddelerinde yer alıyor. Sarar Kadın’ın Avrupalı kadının öncelikli tercihleri arasında olduğunu söyleyebiliriz.” diyor. İşi gereği yerli-yabancı bütün büyük tasarımcı ve markaları yakından takip ettiğini sözlerine ekliyor.




“En büyük rakibim, Sarar Erkek”




Gözde (Sarar) Can da çocukluklarından beri hep tekstil ile uğraşacaklarını bilerek büyüdüklerini belirtiyor: “Hiç başka meslek hayallerimiz olmadı. Sarar Kadın’ı Sarar Erkek gibi dört bir kıtaya taşımak hayalimiz. Hep söylerim; en büyük rakibim Sarar Erkek.” diyor.




“Yeniden dünyaya gelsem yine binici olurdum”




Sencer Can ise “Bu başarının sırrı çok çalışmak. Örneğin bugün sabah 9.30’dan beri at üstündeyim. Yaklaşık 11 at bindim. Bu konuda kabiliyetli olduğum herkesin ortak görüşü. Ama ben hiçbir zaman yalnızca bu kabiliyete güvenmedim. Her gün sekiz saat çalıştım. İyi bir iş yapmak o kadar kolay değil.” diyor. Şu an sezonun ilk yarışlarına hazırlanıyor. İtalya’da bir şampiyonaya katılacak. “Allah sağlık, sıhhat verdiği sürece bu sporda hep bir numara kalmak için uğraşacağım. Yeniden dünyaya gelsem kesinlikle yine binici olurdum. Hiçbir zaman kendimi masa başında çalışan biri olarak görmedim, görmeyeceğim de. Hayallerimi gerçekleştirdim, Allah herkese nasip etsin.” diyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR