İş dünyasının önde gelen isimlerinden Galatasaray Spor Kulübü eski yöneticisi Haldun Üstünel'in zarif eşi Zeynep Üstünel, sosyal sorumluluk projeleri denildiğinde ilk akla gelen isimler arasında yer alıyor. Çırağan Sarayı'nda bir araya geldiğimiz 2 çocuk annesi Zeynep Üstünel, Galatasaray'ın hayatlarındaki yerinden, özel aile yaşamına ve çocukluk hayallerine kadar herşeyi HT Kulüp Yazı İşleri Müdürü Reşit Özet'e anlattı.




Röportaj:Reşit ÖZET




Fotoğraflar: Mertcan DEMİRDÖĞEN




Zeynep Hanım biraz eskiye öğrencilik yıllarınıza gidelim. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?




Hep oğlu olmasını isteyen bir babanın 2 kızından en büyüğüyüm. Şimdi babam itiraf ediyorki ne ben ne de kardeşim ona hiç erkek çocuk özlemini hissettirmedik. Kalabalık bir ailede şımartılarak, eğlenceli, samimi, özetle güzel bir çocukluk geçirdim. Şişli Terrakki Lisesi’nde okudum. Her ne kadar okulumu sevmesem de, şimdi görüyorum ki bana çok şey kazandırmış. Sırasıyla, iki sene Londra ve daha sonra çok üzülerek gidemediğim Bilkent...Sonunda da kendimi 7 sene süren hayat okulu diyebileceğim Beymen'de buldum. Bu da bana kendilerinden çok şey öğrendiğim; Nur Akgerman, Duygu Buke, Banu Birkan, Figen Batur, Sedef Betil gibi bence çok özel Amazon Kadınları tanıma ve gözlemleme şansı verdi. Sonra evlilik, çocuklar ve hayat telaşı başladı. 2 sene süren 4 ortak arkadaş olarak kurduğumuz Krema Catering'le de profesyonel iş hayatımı noktalamış oldum.




Sosyal sorumluluk projelerinde her zaman yer alıyorsunuz? Aktif olarak hangi derneklerde faaliyet gösteriyorsunuz?




Açık Kapı Derneği üyesiyim. Tohum Otizm Vakfı, Toplum Gönüllüleri (TOG), TESYEV 'de gönüllü olarak çalışmaktayım. Elimden geldiğince tüm dernek ve vakıflara yardım etmeye çalışıyorum. Akmasa da damlaya damlaya, küçük dokunuşlarla farkındalık yaratabilineceğine inanıyorum. Bunu mümkün olduğunca yaymaya ve gençlere aşılamaya çalışmayı bir görev kabul ediyorum.




Sosyal sorumluluk adına yeni projeleriniz var mı? Sizce sosyal sorumluluk adına ülkemizde en çok hangi alanlara daha çok yoğunlaşılmalı?




Sürekli projeler oluyor. Umarım hiç bitmez ve bu çabalamalar amaçlarına ulaşır. Nisan ayı Dünya Otizm Farkındalık ayıdır. Tohum Otizm Vakfı'nın farkındalık projelerini ay boyunca destekledik. Mayıs ayı'da TOG ile dopdolu. 22 Mayıs tarihinde gerçekleşecek TOG Bazaar'a hazırlanıyoruz. Bu zamana kadar hep Esma Sultan‘da yaptık. Bu sefer Tebdil-i Mekan'da bereket var dedik ve Hilton Bomanti'de yapıyoruz. 21 Mayıs'ta TESYEV’in bir lansmanı,7 Mayıs'ta Açık Kapı'nın Halas'ta yapacağı çayı var. Eğitim şart. Son istatistikler de gördük ki, bunu çok üzelerek söylüyorum, 2,5 milyon okuma-yazma bilmeyen vatandaşımız var. Bu konuda çok çalışmalıyız yoksa tarih bizi affetmez. Kadınlara şiddet, çocuk gelinler için derhal bir şeyler yapmalıyız. Bu konuda kaybedecek zamanımız yok. Gerekiyorsa en ağır cezalarla, kadınlarımızı ve canımız kızlarımızı korumalıyız. Çocuklara taciz ve tecavüz bence affedilemez. Bir devlet çocuğunu koruyabilmelidir. Çocuklarımız her şeyin en iyisine layıktır. Doğayı korumalıyız. Bu gerçeği gözardı edemeyiz. Çünkü doğayı kızdırmaya gelmez. Hayvanları korumalıyız. Konuşamıyorlar ve haklarını savunamıyorlar.Onlar yaşamın renkleri... Saymakla bitmez, bence yapacak çok şey var. İnanıyorum ki herkes azıcıkta olsa kendi üzerine düşeni yapabilse, dünya değişir.

Modayı takip eder misiniz? Sizce moda nedir?




Zamanla biraz koptum. Önceliklerim değişti de diyebilirim. Moda, kendimi içinde rahat hissettiğim, siyah olan herşeydir. Bence şıklık, herkese göre değişir. Giyimine zaman harcayan, özen gösteren, giydiğinin içinde kendini, güzel ve özel hisseden her kadın şıktır.






Kendi giyim stilinizi anlatırmısınız?




Sade, rahat ve siyah.




Olmazsa olmazlarınız ve keşkeleriniz varmı? Neleri affetmezsiniz?




Çok keşkem yoktur. Ama olmazsa olmaz çok şeyim var. Merve, Mina, Haldun, Kardeşim, Annem, Babam, Dinom, Arkadaşlarım, Evim, Türkiyem, Atatürk, Türk Halkı, Özgürlüğüm, Canım İstanbul'um, olmazsa olmaz... İhanet, yalan, haksızlık, iftira, affedilmezdir.




Sizin de çocukken hayalini kurduğunuz bir meslek vardır mutlaka?




Her dönem değişmiştir. Anne olmak, öğretmen olmak, aşcı olmak, stilist olmak, oscarlı bir aktrist olmak, politikacı olmak, avukat olmak… Gerçi hayat size zamanı geldiğinde hepsini oldurtuyor. Şu an ise olağanüstü güçleri olan bir süper kahraman olmak istiyorum ki Türkiye’mi, Türk Halkı'nı ve sevdiklerimi tüm kötülüklerden koruyabileyim.




Aynı zamanda örnek bir annesiniz. Anne olmayı nasıl tanımlarsınız? Anne olduktan sonra hayatınızın akışı nasıl değişti?




Anne olmak anlatılmaz, bence yaşanır. Kızlarım olunca dünyam renklendi. Önceliklerim değişti. Hayatım onlar oldu. Şimdi Allah’a şükür büyüdüler. Aslında beraber büyüdük. Şimdi dost olduk. Ama ne dostluk... Hava gibi, bazen güneşli bazen yağmurlu, bazen tufan. Allah tüm evlatlarımıza uzun ömür versin. Hayatımın anlamları, yaşama sebebim oldular. Onların sevgisiyle besleniyorum.




İki çocuk annesi olmanıza rağmen düzgün fiziğinizle dikkat çekiyorsunuz. Bunu nasıl koruyorsunuz?




Annem sayesindedir. Bir zamanlar estimi kapının arkasındaki süpürge titrerdi. Çocukluğumda cok iştahsızdım, annem o kadar zorladı ki, yediklerimi bile yiyemez oldum. Çok yemek ayırırım.Hala tadını bilmediğim yemekler vardır.




Eşiniz Haldun Bey ile tanışma hikayenizi anlatır mısınız?




Haldun'la hep aynı ortamlardaydık. Ama asıl olay bir yaz tatilinde başladı ve 22 senedir devam ediyor.Umarım bir ömür sürer.




Eşiniz Galatasaray Kulübü eski yöneticisi ve sizde koyu bir Galatasaray taraftarısınız. Galatasaray'ın hayatınızdaki yeri?




Galatasaray hayattır. Bazen küserim, bazen kızarım ama asla vazgeçemem. Haldun “Galatasaraylı olunmaz, doğulur” der. Mutluluğumuz ve huzurumuz, galibiyete endekslidir. Ama hiç şikayetim yok. Galatasaraylı olmak bir ayrıcalıktır.




Sık seyahat ediyorsunuz sanırım?




Kısa süreli, kültürel seyahatler, iyi bir rehberden o yerlerle ilgili tarih ve hikayeleri dinlemek, gözümde yaptığım canlandırmalar, fotograf cekmek beni çok dinlendiriyor ve besliyor.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR