Albümlerin 2 milyon sattığı dönemler yok artık. Bırakın 2 milyonu, 100 bin satarsa şükrediyor sanatçılar. Hatta Altın Plak falan alıyorlar ki eskiden altın plak almak için çok ciddi satış rakamlarına ulaşmak gerekiyordu. Şu aralar müzik dünyasında durumlar pek içi açıcı değil. Kimse albüm yapmak istemiyor. Haksız sayılmazlar. Artık albüm yapmanın gereksiz olduğu günlerden geçiyoruz, çünkü çabuk tüketiyoruz. Birçok şarkıyla imtihanımız tıpkı Snapchat'te yalnızca 24 saat izlenebilen görüntü gibi oluyor. Dinliyoruz, coşuyoruz ve unutuyoruz. Böyle bir dönemde single yapılması en doğru hareket. Peki son günlerde neler mi çıktı?
- Bengü tam da olması gerektiği gibi renkli, sımsıcak bir şarkıyla çıktı karşımıza. ‘Sığamıyorum' diyen Bengü önce şarkıyı e-postayla yolladı bana. Dinledim, fikirlerimi kendisine söyledim. Ama yazmak bugüne kısmet oldu. Malum talihsiz olaylar girdi araya. O zaman kendisine söyledim, şimdi burada bir de huzurlarınızda söylüyorum: Bengü tamamdır. Ne yapsa dinleyeceğiz. Hatta albüm ya da single yapmadığı zaman "E hadi artık" diye dırdırlanacağız. Seviyoruz Bengü'nün sesini. ‘Sığamıyorum' da son zamanlarda kulüplerin vazgeçilmesi.
-Mustafa Sandal ‘Dön Dünya' ile bir döndü pir döndü. Oh be sonunda tam bir Mustafa Sandal şarkısı. Her gece kulüplerde hâlâ ‘Aya Benzer' çalıyordu. Hatta geçen hafta tam da "Hadi Mustafa neredesin çık ortaya, dön artık" diye konuştuğumuz anda geldi ‘Dön Dünya' Ben bayıldım, çok sevdim. Mustafa gerçekten özlemişiz seni ve şarkılarını. Uzun süredir olmuyordu ama şimdi seni özleyenleri kalbinden vurdun.
-Pascal'dan geç kalmış bir iş daha. Pascal şimdi de ‘Dırdır' şarkısında Ferman Akgül'le düet yapıyor. Fransızca olarak okuduğu şarkı sözleri farklı ve enteresan olmuş. Dinlerken "Bu Fransızca ne seksi bir dil" dedirtiyor. Yani şahsen ben öyle düşünenlerdenim. Öğrenmeyi beceremesem de seviyorum Fransızca'yı.
-Geç kalmış bir single da Mert Davran'dan geldi. Gece hayatının gezginlerinin çok iyi tanıdığı Mert Davran ‘İkimize Benzer'le müzik dünyasına giriş yaptı. Ben de kendisini sık sık dinlemeye giden biri olarak "Oh be sonunda" dedim. İstanbul'da her hafta Limoncello'da ve İzmir'de de çeşitli mekânlarda sahneye çıkan Mert Davran'ın albüm çıkarmak için de hızlı davranacağını düşünüyorum ki davransın da zaten. Çünkü bu işi kotardığını gösterdi bu single'la.
"Bizi hiç görmüyorsunuz" diyenlere
Her gün adını bile hatırlamadığım bir sürü ismin albümü geliyor. Dışarda karşılaştığımız zaman "Biz size albüm gönderdik ama ünlü isimlerle ilgilenmekten bize bakmıyorsunuz" diyorlar. Hayır bakıyorum. Hepsini masamın üzerine dizip tek tek dinliyorum. Hatta tek tek kartonetleri inceliyorum. Bu bende eskiden kalma bir alışkanlık, asla da kaybolmaz. Peki neler mi dinledim bu hafta?
-Onur isimli bir çocuk ‘Ruj' diye bir şarkı yapmış. "Sürme diyorum o ruju dudaklarına" diyor şarkı sözlerinde. Ayşe Hatun Önal da klipte rol alıyor. Ama biz Onur'a inat tam da albümün kapağında olduğu gibi kırmızı ruj sürmeye devam ediyoruz.
-Rümeysa'dan ‘Anlasana' geldi. Dinledim, dinledim anlamaya çalıştım. Ama zannediyorum Rümeysa bir iki şarkı daha duymam lazım seni tam anlamam için.
-Müzik dünyasına bir Gülşen daha geldi. Bol darbukalı, bol oynaklı bir giriş ile ‘Evet Evet' diyor.
-Merve Demirci ‘3Gen'de ‘Yandık', ‘Derin Yara', ‘Bahtsız Bedevi' demiş. Demiş demiş ama biraz daha çalışmak gerek. Ha bir de bu sözüm herkese aslında. Şarkı, beste, aranje, albüm kapağı, kıyafet, saç, makyaj, duruş derken hepsi bir bütün. Aman unutmayın.