MAKARNA, un, plastik, bakır, ayakkabı, iplik üretimi, zeytin, fıstık, ceviz, tarım say say bitmiyor... Gaziantep topraklarından bereket ve üretim fışkırıyor. Kendi fabrikaları için elektrik bile üretiyorlar. Muhteşem topraklar. 4 üniversitesi var, 7 müzesi. Vallahi helal olsun. Sokaklar mis gibi. Belediye Başkanı Fatma Şahin'e "Biraz fazla makyaj yapmışsın" dendiğinde "Ben bir şey yapmıyorum, kız güzel, biraz yapınca ortaya çıkıyor" diye yanıt veriyor. Gerçekten öyle. Gaziantep çok güzel. İnsanlar görgülü. Yıllardır ününü duyarım ilk kez gitmek nasip oldu. Tanışma nedenimse Bodrum Bella Sombra Hotel'yı yapan Murat Özalp ve Şebnem Ercantürk sayesinde oldu. Çünkü ikili 8 aydır neredeyse Gaziantep'te yaşar oldu.
Hışvahan büyüsü
ŞİMDİ "Bodrum nire, Gaziantep nire?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu ikili az biraz farklı. Nerede bir ışık görüyor onun peşine düşünüyor. Hışvahan ve büyülü atmosferi de böyle çıkmış ortaya. Düşünün ki daha biz keşfetmeden dünyaca ünlü star Lindsay Lohan keşfetti. Orada kaldı ve hayran kaldı kısa bir süre önce.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Gaziantep'in en meşhur ve en eski hanı olarak bilinen Hışvahan 1563-1577 yılları arasında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Pamuk kozası olarak da biliniyor han. Gaziantep'in tanınmış ailelerinden Özmen ailesi 20 yıllığını hanı kiralamış. Bu vesiyele de Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin önayak olmuş, "Gelin bu hanı alın, güzelleştirin" diye. Çok da güzel yapmış. Tam Gaziantep Kalesi'nin karşısında büyülü atmosfere harika uyum sağlamış ortaya çıkan proje.
Murat Özalp ve Şebnem Ercantürk de projeyi üretmiş. Daha sonra da mimar Mahmut Anlar'a götürmüş. Mahmut tecrübesini konuşturmuş. Gerçekten işi bilen, seven, vizyon sahibi insanlar bir araya gelince ortaya güzel bir işin çıkmamasına imkan yok. Hişvahan'da 10 oda var. Ve Develik Restorant. Gaziantep'in meşhur lezzetleri. Tarih, yemekler, büyülü bir atmosfer ve Hişvahan'dan kopamıyorsunuz.
Diyeti unut, öyle gel
"GAZİANTEP'TE yaşamak için değil yemek yemek için yaşarlar" sözünü defalarca duyuyorsunuz. Her 3 dükkandan birinin kebapçı ya da baklavacı olduğu bir şehirde yemeği geri çevirmek, yemek yememek, kurulan masaya oturmamak ayıp. Türkiye'nin ilk yemek müzesinin bile olduğu Gaziantep'e gelirken kesinlikle diyet, kilo, kalori konuşmalarını bırakıp öyle gelin. Çünkü kilo almamamız mümkün değil...
Gazianteplilerin
en nefret ettiği 3 şey
1-Yuvalamaya çorba denmesi.
2-Gaziantep fıstığına şamfıstık denmesi.
3-Gaziantep'e Antep denmesi.
Develi'den okul
GAZİANTEP'İN ünlü mekanlarından Develi'nin kendi memleketinde hiç mekanı olmadığını biliyor muydunuz? Üçüncü kuşak Nuri ve Ali Develi de mekan açmak yerine iki okul yaptırmış kendi memleketlerinde. Sevil Arif İlköğretim Okulu yüzlerce, binlerce öğrenci yetiştirecek. Bu kendi memleketine yapılacak en büyük armağandır. Helal olsun. Unutmadan Özmen Ailesi'nin kızları İpek Özmen ile Ali Develi de Ocak'ta hayatlarını birleştiriyor. Bu vesileyle biz önceden Hişvahan'da kınaları yakmış olduk.
3 kuşak bir arada
İLK kez Gaziantep'e giden biri olarak İmam Çağdaş'a uğramamak olur mu? Gittim hem de 3 kuşakla tanıştım. Talat Çağdaş yani en büyük dede. Yıllarca oklava çevirmiş. Hala da sabah ezanından sonra işinin başına geliyormuş. Oğlu Burhan yani ikinci kuşak ve onun oğlu Talat da üçüncü kuşak. Şimdi de dördüncü kuşak Burhan da yoldaymış. Kafanız karıştı değil mi? Neyse hiç kafanızı karıştırmayın, bu lezzetleri kaçırmayın. Ama özellikle havuç diliminin İstanbul'da yediğinizle alakası yok onu da unutmayın.