Yılbaşında yaşanan acı sonrasında bu hafta gece hayatının ilk sınavıydı diyebiliriz. Geçen hafta kar nedeniyle birçok mekan kapılarını açamadı. Bu hafta da ilk kez start verdiler diyebiliriz. Cuma-cumartesi nasıl mı geçti?
-Ne çok kalabalık ne de çok boştu.
-İnsanlar tedirgin ama belli ki sıkılmışlık var, eğlenmek istiyor.
-Çoğunluk gençlerden oluşuyor. Bir dönem gece hayatında tozu dumana katmış isimler yok. Belli bir saatte evlerini gidiyorlar.
-Yemek mekanları tıklım tıklım. Gece kulüpleri de fena sayılmazdı. Ama öyle kapılarda kuyruk dönemi yaşanmıyor.
-Eskisi gibi localara bir sürü para ödenme dönemi de bitti. Artık insanlar daha az para harcıyor.
Aztek'te gece yarısı yemek devam
Kısa bir süre önce de yazmıştım. İnsanlar depresyonda, kendini yemeğe içmeye verdi diye. Tamam Aztek'te sürekli bir yemek durumu vardır. Bunu biliriz ama cuma ve cumartesi gecesi mutfak 2 kat daha çok çalışmış. Cuma gecesi saat 04.30'da Aztek'te mutfak adeta yemek yetiştiremiyordu.
Ben de kafamı Aztek mutfağının camından sokup ustalara "Bu gece en çok ne yaptınız?" diye sordum. Cuma gecesi Aztek'te en çok sucuk, patates kızartması ve mantı yenmiş. Cumartesiyse dolma, mantı, sucuk ve sucuklu yumurta. Evet tamam itiraf ediyorum. Ben de o cuma gecesi bir dolu tabak sigara böreği yedim. Depresyonda diye bir yemek var mı acaba?
Emre setin başında
Akaretler Limoncello'da bu hafta Emre Kaynar, DJ setinin başındaydı. Emre'yi neredeyse doğduğu günden bu yana tanırım. İnanılmaz başarılı, asla şımarık olmayan, kaliteli bir çocuktur. Amcası Erol Kaynar, babası Varol Kaynar, annesi yapımcı Pelin Akat. Daha ne olsun? Harika bir çocuk Emre. Bunu sadece ben değil tanıyan hatta sektördeki herkes söylüyor Genelde Emre'yi sektörde herkes tanır çünkü. Miami'de okuyan Emre yakın zamanda Eksen Grup'ta ikinci kuşağı başlatır gibi geliyor bana. Ki başlatsın zaten. Ne güzel mekanları var. Hepsi de şehrin en eski en köklü bilinen mekanları. Onları yeni genç kuşak bakışıyla yeniden çekip çevirsin, harika olur.
Didem ekrana dönüyor
Yıldız Teknik Üniversitesi Yılın Yıldızları Ödül Töreni'nde 'En İyi Tiyatro Kadın Ödülü'nü alan Didem Balçın'la karşılaştım önceki gün. Koşturuyordu, keyifliydi ve çok mutluydu. Çünkü ekranlara dönüyor. 'Diriliş Ertuğrul'dan bu yana herhangi bir dizide yoktu ama önceki gün öğrendim ki Engin Akyürek ve Fahriye Evcen'in yeni dizisi 'Ölene Kadar' ın üçüncü bölümünde kadroya giriyormuş. E tamamdır. Güzel kadro. Bu sezon bahsederiz bu diziden çok çok hem de.
Bu arada Didem, Moda Sahnesi'nde Shakespeare'in 'En Kısa Gecenin Rüyası'nda oynuyor. Ve oyuncu arkadaşı Mert Fırat'la Bursa Görüklü'de Sanat Mahal adında bir sahneleri var. Ne zaman görsem sürekli tiyatro sahnesine koşturuyor. Oyuncu ödülü alması boş değil anlayacağınız.
Siz uyurken
-KLEIN'DA bir ara herkes dans ediyordu. Şöyle bir düşündüm. Evet bu insanlar korkusuzca dans etmek, eğlenmek istiyor. Ayrıca Klein'ın müzikleri her zaman çok iyi. Bazen acayip güzel oluyor. Bu hafta sonu da gayet iyiydi.
-Opera'da cuma gecesi sahneye İdo çıktı. Cumartesi günü de Eskişehir'de sahnedeydi. İdo artık bu sahne işini yavaş yavaş çözüyor. Hatta yakında boş günü kalmayacak gibi gözüküyor. Çünkü insanlar İdo'nun enerjisini çok seviyor.
-Nişantaşı Must'ta cuma akşamı bir masada Mina Başaran arkadaşlarıyla eğleniyordu. Bir masada da Selin İmer yeni yaşını kutluyordu.
-Cihangir Hazine'de cumartesi gecesi Serkan Uçar'ın da doğum günü partisi vardı. Cihangir'in hazinesinde son zamanlarda tüm ünlüler doğum günü kutlar oldu. Hatta bir ara hızlarını alamayıp sahneye çıkıp şarkılar bile söylüyorlar.