X

23 Eylül köşesinde "En güvenilir kaynak gazetedir" diye bir yazı yazmıştım. "Sosyal medya çöplüğü" denen gerçeğin unutulmamasının ve en güvenilir kaynağın gazeteler olduğunun özellikle altını çizmiştim. Sahte hesapların yoğunluğundan bahsedip bir olay olduğu zaman yıllar önce yaşanan bir olayın fotoğraflarının ortada dolaşmaya başladığından ve insanların da bunları incelemeden hemen paylaştığından söz etmiştim. Pazar günü sosyal medyanın atası Facebook gazetelere ilan verip bu konuyu anlatmaya çalışan maddeler sıralamış. Yani en güvenilir kaynak gazetelere verdiği ilanda "Asılsız haberleri tespit etmeye yönelik ipuçları"nı sıralamış. Demiş ki:

 

 

 

1-Başlıklara şüpheyle yaklaşın.

 

 

 

2-İnternet adresine yakından bakın.

 

 

 

3-Kaynağı araştırın.

 

 

 

4-Yazı biçiminin olağandışı olup olmadığına dikkat edin.

 

 

 

5-Fotoğrafı gözden geçirin.

 

 

 

6-Tarihleri inceleyin

 

 

 

7-Kanıtları kontrol edin.

 

 

 

8-Başka haber kaynaklarına bakın.

 

 

 

9-Haber bir şaka mı?

 

 

 

10-Bazı haberler kasten yanlış bilgi içerir.

 

 

 

Peki sosyal medya insanı tüm bunları nasıl yapsın? Çünkü sosyal medya insanı okumayı sevmiyor. Başlığa bakıyor ve paylaşıyor. Fotoğraflara bile doğru düzgün bakmadan beğenip geçiyor. Bir keresinde beğenmemesi gereken bir fotoğrafı beğendiği için başına işler açılan bir arkadaşım, "Bıktım insanlardan. Beğenmediğim zaman hemen arayıp ‘Neden beğenmedin' diye soruyorlar. Hepsine tek tek bakacak vaktim yok. Her fotoğrafa like yapıp geçiyorum" demişti. Durum bu kadar ciddi, gerisini siz düşünün. Siz siz olun yine de dikkat edin derim.

 

 

 

Ampute takımının zaferi sonrası

 

 

 

-Tam da umutsuzluk katlanıyorken.

 

 

 

-Tam da "Ne olacak şimdi" diyorken.

 

 

 

-"Bir şeyler iyi gitmiyor sanki" derken.

 

 

 

-"Bir huzursuzluk var siz de hissediyor musunuz" derken...

 

 

 

Güzel kupa geldi. Ve sonrasında:

 

 

 

-Asla pes etmemeyi.

 

 

 

-Düştüğün yerden daha güçlü kalkmam gerektiğini.

 

 

 

-Yapılan işin yürekle yapılması gerektiğini.

 

 

 

-Güzel hırsın güzel başarı getireceğini.

 

 

 

-Ekip ruhunun önemini.

 

 

 

-İnanmanın başarmanın yarısı olduğunu.

 

 

 

duyguları yeniden hızla geldi.

 

 

 

Ampute takımı seni gururlandırsa

 

 

 

-Algılarını açık tut.

 

 

 

-Aracını kaldırıma park etme.

 

 

 

-Engelli asansörlerini işgal etme.

 

 

 

-Otobüse binerken, inerken yardımcı ol.

 

 

 

-Sokakta önceliği onlara ver.

 

 

 

Engelli asansörü

 

 

 

Metorda engelli asansörünün başına üşüşenleri görünce inanamıyorum. Gidip hepsini sarsıp "Ayaklarınızı, elleriniz tutuyor. Neden yürümüyorsunuz. Gencecik insanlarsınız, hasta da gözükmüyorsunuz. Gayet iyisiniz" dememek için kendimi zor tutuyorum. Hasta olsalar anlayacağım. Sapasağlam tipler. Utanmıyorlar hiç. O kadar ağırıma gidiyor ki yemin ediyorum onların yerine ben utanıyorum, yerin dibine giriyorum.

 

 

 

Sonunda

 

 

 

Geç de olsa ‘House of Cards' dizisine başladım ve bitirmek üzereyim. En sevdiğim şey bütün bölümleri bir anda izlemek. En sinir bozucu şey ise izlemiş insanların sana bir şeyler anlatmak için can anlatması. Neyse sonuç: Evet dizi şahane. Bunca yıldır en çok izlenenler listesinde olması çok normal. Strateji insanıysanız zaten kaçırmayın. Lider olmak derdindeyseniz dizi size yol göstediyor ve diyor ki:

 

 

 

1-Her zaman B planınız olsun.

 

 

 

2-Sizin için koşulsuz çalışabilecek insanlar bulun.

 

 

 

3-Hedefiniz olsun ve odaklanın.

 

 

 

4-İnsanları çok iyi gözlemleyin.

 

 

 

5-Faydalı insanları etrafınızda tutun.