X

Önceki gün Bülent İpek'in Gerard Depardieu hakkındaki haberini okurken öğrendik ki 80 bin Euro isteyip Antalya Film Festivali komitesi tarafından reddedildiği dakikalarda yiyormuş o yarım ekmek kokoreçi. Allah için kokoreç güzeldir. Özellikle gece yarısı benim de zaman zaman canım çeker. Tabii vergi vermemek, 3 kuryeyle parayı tahsil etmek için yenilebilecek en doğru seçenek. Fransız aktörü tebrik ederim. Bu kadar zahmet sonrasında acılı acılı kokoreç ne güzel gitmiştir. Yanına da küçük turşulardan... Haberi aldıktan sonra bir yarım daha yeseymiş keşke. Daha bir midesine otururmuş. Pek daha güzel olurmuş. E böyle haksız hukuksuz, vergisiz, kuryeyle alınan paralar sonrasında illa bir şekilde mideye oturur çünkü.

 

 

 

Ha bu arada yakında 'Gerard kokoreçleri' diye bir yerlerde ilan falan görürsem de şaşırmayacağım. Malum pek severiz böyle işleri. Hatta belki mekan sahibi Gerard'ın resmini mönüsüne filan koyar. Malum Selçuk Yöntem'in başına geldi ve kendisi yıllardır uğraşıyor. Bunları da pek severiz. E nereden görecek Gerard değil mi? Ama bu yabancı oyuncuların işi belli olmaz, aman! Gözleri, kulakları her yerde olabilir çoğunun.

 

 

 

Merakla bekliyorum

 

 

 

Ben Atatürk Kültür Merkezi yani AKM'de sayısız organizasyona katılmış, sayısız konser, oyun izlemiş şanslı insanlardanım. Malumunuz mekan yıllardır yalnızlığa terk edilmiş durumdaydı. Karanlıklar içindeydi. Ne zaman önünden geçsem içim cız ediyordu ki Allah'tan Cumhurbaşkanımız müjdeyi verip "Opera binası olarak muhteşem bir yer yapılacak" dedi. İnanın Cumhurbaşkanını dinlerken içim kıpır kıpır oldu, heyecanlandım.

 

 

 

Atatürk Kültür Merkezi'ndeki o muhteşem geceler geldi aklıma. İnşallah yeniden yaşanır, ışıl ışıl meydanı aydınlatır hem görkemiyle hem de içindeki organizasyonlarla. Yeni nesil hem Beyoğlu'nu hem de o ihtişamlı binayı yaşar. Güzel oyunlar izler, güzel gösterilere şahitlik eder. Ve inşallah yeni yapılacak opera binasının adının başında da Atatürk olur. Bu, en büyük güzellik olur. Açıklanacak detayları merakla ve heyecanla bekliyorum.

 

 

 

Farkında mısınız?

 

 

 

-Bir kısım var ki öfke kusuyor.

 

 

 

-Bir kısım var ki "Ben demiştim, ben, ben, ben" diyor.

 

 

 

-Bir kısım var ki "Durun kardeşim, ben en doğrusunu biliyorum" diyor.

 

 

 

-Bir kesim var ki "Parçalarım, yararım, patlatırım, rezil ederim" diyor.

 

 

 

Diyor da diyor. Bir durun, bir sakin hanımlar beyler, bir sakin. Biraz doğaya çıkın, biraz ailenizle zaman geçirin. O elinizdeki sosyal medyada sizi sinir eden olaylardan bir çıkın. Bir çıkın bakalım, bir çıkın. Biraz kendinizle baş başa kalın. Bu hayatta daha başka güzellikler var. Onları yaşayın. Şükredin.

 

 

 

Sosyalleşme meraklısı insan modeli

 

 

 

-Halloween bitti, sırada şimdi ne var?

 

 

 

-Yaz bitti şimdi sıra kar tatilinde.

 

 

 

-Nereye gitsek acaba kar tatiline?

 

 

 

-Yılbaşı geliyor. Acilen yer bakıyorum.

 

 

 

-Acaba Türkiye'de mi yılbaşı kutlasak yoksa yurtdışında mı?

 

 

 

-Son zamanlarda en popüler yer neresi acaba? Nereye gidiyorlar insanlar? Oraya gitmek gerek.

 

 

 

-Ben şimdiden Sevgililer Günü için organizasyon yaptım.

 

 

 

-Önümüzdeki günlerde birkaç davete gitmem şart.

 

 

 

Hikaye ki ne hikaye

 

 

 

Önceki gün de yazmıştım Sertab Erener'in 100 yaşına kadar yaşama hayaline "Geçiniz bu saçmalıkları" diye. Birçok hoca, bilim insanı, bu işe kafa yormuş birçok kişi gülüyor, Canan Karatay da "Hikaye" demiş ki ne hikaye. Bir şeyin ancak bu kadar güzel PR çalışması yapılır. Onu da yapmış oluyorlar. Kolay gele.