Bıktım “Ne çok geziyorsun” lafından. Yeminle gına geldi… Yıldım, usandım, tükendim… Bak sevgili papağan kardeşim. Diline yapıştırdın “Ne çok geziyorsun” lafını.
Az biraz ufkunu aç. Az biraz araştır, az biraz düşün, taşın, kaşın…
Allah seni inandırsın sevgili bacım, arkadaşım, kardeşim, abim, eskiye nazaran çok az geziyorum yeminle.
Sen buna gezme mi diyorsun? Ben şu an gezmenin “G”sini bırak hareket bile etmiyorum. Mesleğe başladığım yıllarda evin yoluna hasrettim mesela.
Bulduğumuz koltukta, arabada uyur hangi şehirde, ülkede olduğumu unuturdum. O kadar yoğunduk. Bir uçaktan iner bir uçağa binerdik.
O zaman sosyal medya yoktu sevgili papağan kardeş. Bak sana sadece beş günümü anlatacağım.
Dikkatli oku bundan dokuz sene önce falan. Daha instagram yok.
Yer Cahide, sahnede İbrahim Tatlıses, oradayım. İbrahim Tatlıses pop şarkıları söyleyecek. Ama sonra kendi şarkılarını söylediği harika bir gece yaşattı bize.
Hoppp dört saatlik uyku ile sabahına uçaktayım.
Londraya gidiyorum. O2 Arena’da Fergie izleyeceğim. Hatta kadınla selfi yaptım. Bilmeden ama. Kayıtlarda var. Gazeteye fotoğrafını bastık. O zaman selfi inan.
Sahneye Tom Cruise falan çıkıyor. Adam parlıyor. O2 Arena yıkılıyor. Gece Londra gezmesi iki belki üç saatlik uyku sabahına ilk uçakla İstanbul’a geliyorum. O gece İstanbul malum evde oturulur mu sabahı Almanya’ya gidiyorum.
Gökhan Özen konseri, röportaj yapılıyor hop sabahına ver elini İstanbul.
Çünkü gece muhteşem Kuruçeşme Arena sahnesinde ve tabii manzarasında Rihanna konseri izliyorum.
Hatta o zaman twitter'ın ilk zamanları. Instagram yok. Rihanna’nın ilk fotoğrafını twitter a yükleyen benim. Hani şimdi sizler bir konsere gidince ellerinizde telefon bekleşiyorsunuz ya. O zaman da ben “Rihanna sahneye çıktı” diye koyuyorum bütün siteler “Esin Övet’in fotoğrafı” diye koyuyor.
Çünkü daha kimse sosyal meydanın ne olduğunu tam kavramamış.
İnanmıyorsan aç kayıtlara bak kayıtlarda var tüm bu anlattıklarım papağancık. Her şey var orada. Sosyal medya insanı…
Sen daha gözünü açmadan böyle papağanlığa başlamadan ben üçüncü pasaportumu çıkartıyordum papağan kardeş.
Zaten bir dönem yaşadıklarımı anlattığım zaman yüzüme tuhaf tuhaf bakıp “Bu kesin deli” diyorlar eminim. Bana ayıp olmasın diye de yüzüme söylemiyor, arkamdan konuşuyorlar.
Yani sen dünyayı sosyal medyadan ibaret sandın ama o zaman gazeteler milyonlar satıyor, şu an internet ortamından indirdiğin tek şarkılar 2 milyon satışlara ulaşıyordu.
Tabi dokuz sene öncenin bir de 90’ları var papağan kardeş.
Sanatçılar da hiç oturmaz 7-24 konser verirdi neredeyse dünyanın her yerinde. Ülkemize daha çok dünya starı gelirdi. Günde neredeyse bir değil on defile olurdu. Her gün bir davet, parti falan filan.
Hem böyle “Ne çok gezdin, ne çok eğlendin, biraz edepsiz misin? Biraz açıldın mı? Saçıldın mı?” gibi saçma sapan eleştiriler de yoktu biliyor musun?
Kimse böyle lafları da bilmezdi ayrıca.
Hani bilmezdik biliyor musun papağan kardeş. O kadar diyim sana.
Ben bile yaşadıklarımı düşününce “Acaba rüya mıydı” diyorum o zaman ki magazin, eğlence, sanat dünyası, insanlar ah beee papağan kardeş.
Sosyal medya olmadığı günlerde ne kadar mutluymuşuz sana anlatamam.
Siyah ile beyaz gibi yani anladın sen. O kadar farklı papağan kardeş.
Sana ne desem, ne anlatsam şu an anlaman zor.
Çünkü sen 8 saniyeye takılıp kaldın be papağan kardeş çıkamazsın artık Dünyan o senin. Ve artık maalesef Dünyayı sosyal medya aleminden ibaret sanıyorsun.
Ama sanma...
Kısaca eskiden çok daha gezerdik be papağancık. Bence sen kendi haline yan. Çünkü sen o küçücük ekrana bakmaktan başkasının hayatını yaşamaktan yaşamıyorsun be papağan kardeş.
Hadi bana eyvallah. Ben biraz daha gezeceğim.
Her yaz olduğu gibi zenginin parası züğürdün çenesini yoruyor
Bu yaz da sağımdan solumdan ezberlenmiş cümleler:
-Kardeşim millet hiç boşuna ağlamasın param yok diye. Millette para çok. Trafik tıklım tıklım. 8,5 saatte İstanbul’dan Bodrum’a geldim. Bodrum’da Alaçatı’da, Antalya’da, Marmaris’te, Datça’da nereye de gitsen tıklım tıklım. Yer bulamıyorsun.
-Adam geçen sene şu evi aldı daha uğramadı. Çünkü Göçek’te teknedeymiş. 20 gün de Londra’ya geçecekmiş. Oradan da Miami’ye. Kiraya da vermiyor evi böyle boş duruyor. Kim bilir daha nerelerde evi var. Millette para çok.
-Bu sene tekneler mi çoğaldı bana mı öyle geliyor. Millette ne para var kardeşim. Teknelerden inemediler.
-Adam daha tekneden inmedi. Bodrum’da evi açmadı. Alaçatı’ya daha uğramadı bile. Ne yapıyor nereden kazanıyor parayı belli değil.
-Adam her gece Bodrum mekanlarında milyonlar harcıyor. her gece sokakta. Hiç harcamasa 20 bin TL kafadan. Çünkü kalabalık çıkıyorlar sokağa. E malum fiyatlar ateş pahası. Yok yok normal yoldan kazanılmaz bu para.
Kimse kusura bakmasın ama
Kimsenin elinde kitap görmüyorum.
Hani sosyal medya da falan “Kitap okuyun” diye bas bas bağıranlar var ya. İşte onlar da okumuyor.
İnanmayın…
Ve yine kimse kusura bakmasın ama eskiden beachlerde, uçakta falan filan kitap okuyan insanlara rastlardım. Şimdi herkesin elinde bir telefon.
Yani telefon öyle bir kanımıza girdi ki çıkartabilene aşk olsun.
Ellere yapıştı…
Siz uyurken
-Sahnede Rubato yanımda üç kız. Kızların ikisi Belçika’dan biri Almanya’dan gelmiş. Kız yanıma yaklaşıyor ve “Sizi oralardan takip ediyorum. Rubato’yu Almanya’da izlemiştim. Ama burada çok farklı ve iyiler” diyor. Ben de “Tabii ki çünkü buranın havası, insanlar, sıcaklık. Her şey sanatçıyı etkiler” diyorum. Kız da “Orada doğdum ailem düşünmüyor ama ben galiba Türkiye’ye dönceğim” diyor.
-Zepnep Bastık On Air sahnesinde şarkılarını söylüyor. Mekan tıklım tıklım. Yan masamda üç kişi dört kere bardağı yere düşürdü. Sonra sevgilisine dönüp “Nazar aşkım nazar” dedi. Ama çocuğun üstü sırılsıklam.