İki gün önce Şeyma Subaşı ile ilgili bir yazı yazıp; bir takipçisini sevmediği bir yorum yaptığı için engellediğinden bahsetmiştim.
O kadar çok mesaj geldi ki, hala da durmuyor.
Şeyma Subaşı ile ilgili herkesin bir fikri ve yorumu var.
Ben artık bu duruma “Şeyma sorunsalı” adını verdim. Çünkü gerçekten herkesin bir Şeyma sorunu var.
-Ya rahat tavırlarını sevmiyorlar.
-Ya çok seviyorlar.
-Acun Ilıcalı ile evliliğini sevmiyorlar.
-Ya da çok fazla seviyorlar.
-Kıyafetlerini sevmiyorlar.
-Ya da çok fazla seviyorlar.
-Dansını hiç sevmiyorlar.
-Ya da çok seviyorlar.
Gelen mesajlardan şunu çok net anlıyorum ki, asla ortası yok.
Şeyma Subaşı’nın yaptıklarını ya çok seven var ya da hiç sevmeyenler olarak ikiyi ayrılıyorlar.
Özgüven sorunsalı
İkinci mesele de şu özgüven sorunsalı.
Şeyma Subaşı’nın, boşandıktan sonra yaptığı hatalar yüzünden birçok kez yorumlarımda aslında göründüğü gibi çok fazla özgüveni olmadığını yazıyorum. En son yazımda da bunu belirttim.
Birçok kişi “Emin misiniz? Özgüven patlaması yaşıyor kendisi. Kıyafetleri, tavırları, davranışları, gülüşü, duruşu, hareketleri ile” diyorlar.
Ama işte onlar aslında özgüvenden değil ey sayın okuyucu.
Özgüvensizlikten!
Unutmayın özgüveni olan insan hayatındaki özel detayları göze göze sokmaz.
Hatta hiç sokmaz.
Özgüveni olmadığından tüm bunlar.
Uyduran magazinciler kim?
Son yıllarda magazin magazinlikten çıktı. Hatta bu işi yıllardır yapan ben bile “Hadi ya”, “Şaka mı?”, “Bu gerçek olamaz” gibi yorumlar yaparken buluyorum kendimi.
Son olarak Serenay Sarıkaya’ya, Çağatay Ulusoy sorulunca “Yok öyle bir şey. Bu tamamen magazincilerin uydurması. Komik komik sorular sormayın” demiş.
Doğru söylemiş aslında.
Bence de komik komik sorular sormamak gerek zaten ama bu uyduran hangi magazinciler ben asıl onu merak ediyorum?
Bazı magazinciler uyduruyor, bazı magazinciler de bu yalan yanlış şeyleri mi sorguluyor?
Ne komik haller yazık.
Ve böyle olunca da, ortaya saçma bir muhabbet çıkıyor.
Yıllardır bu işi yapan biri olarak inanın çok ama çok üzülüyorum kendi sektörümde geldiğimiz bu noktaya.
Unutmayın son yıllarda bunları uyduranlar magazinci değil. Magazincilik oynayan, dedikodu yapan kişiler.
Gündeme gelmek içinde böyle başkalarının üzerinden yalan yanlış yorumlar yapıyorlar.
O kişiler sayesinde de gündeme gelip kendilerinden bahsettiriyorlar.
Önemli olan bu magazincilik adı altında haber yapanları ciddiye alıp onların yaptıklarını ünlü isimlere sormamak.
Bunu başardığımız zaman gerçek haberciler ile sahteleri ayrılacak.
Emin olun.
Meryem Uzerli’ye neler oluyor?
Son iki senedir Meryem Uzerli’ye bir haller oldu.
En son Cannes Film Festivali’nde sergiledi görüntüler sonrasında “Vah vah” diyorum.
Bir başka kafaya girdi.
O dokunulmaz, klas, güzel duruşlu kadın gitti.
Böyle ikinci sınıf oyuncular gibi görünmek için her kılığa giren bir kadın geldi.
Bu tükenmişlik sendromu fena etkiledi Meryem’i fena.
Çıkamadı garip hallerinden yazık.