X

Yeni yol yeni yol diye diye düştük yollara.

 

Merak ediyorum haliyle.

 

Kaç saatte geleceğiz?

 

Ne olacak!

 

Diye diye Alaçatı’dan çıktım önceki gün yola.

 

Fatih Altaylı’nın yazılarını okudum.

 

Haliyle Demet Akalın’ın iki saatte yol aldığını da biliyorum.

 

Sonra eşim dostum son on gündür yeni yolu anlatıyor etrafımda.

 

Herkes kendine göre tecrübe etmiş.

 

Kimisi 150 ile yol almış, kimisi 200 basmış.

 

Kimisi diyor “İstanbul’da evden çıktım, Alaçatı’ya 3,5 saatte girdim” kimisi diyor “Osmangazi köprüsüne girdim, Alaçatı’daki eve 3 saatte geldim” falan filan.

 

Yani diyor da diyor.

 

Etrafımda son on gündür herkes yeni yolu konuşuyor.

 

Ben de İstanbul yolları görününce atladım arabaya, dikkat kesildim haliyle.

 

Bakalım dedim benim tekerlek ne kadar sürede yol alacak.

 

Alaçatı’dan 11:00’de yola çıktım.

 

12:00’de İzmir’deydim.

 

Ver elini yeni otoban.

 

Gerçekten dendiği gibi İzmir-İstanbul 3,5 saat mi?

 

Derken tam da 3,5 saat sonra Osmangazi Köprüsü’nden çıkmıştım.

 

Ama tabii bir kaç kişinin dediği gibi 3,5 saatte evimde değildim.

 

İzmir sınırlarından, İstanbul sınırlarına 3,5 saatte girmiştim. Yani yol boyunca tam da tabelalarda yazdığı gibi. Tam da söylendiği gibi.

 

Tüm hız kurallarına uyarak geldim.

 

Yani göbeğimi çatlatsam da iki saatte ben gelemem. Sizi bilmem.

 

Ancak yol güzel mi güzel.

 

Hatta mis gibi yol.

 

Kıyak mı kıyak.

 

Gıcır gıcır kayıyor.

 

Ama tabii yol bitiminde çekilen paraları görüp içiniz cız etmiyor mu?

 

Bak işte o da ediyor. Ama “Oh üç saat cebime kar kaldı” diyorsunuz.

 

Ha bir de yol boyunca bir kez bile bir yerde durup yemek yemedik.

 

Üç kişiydik. Ve bir de kedimiz Latte bey vardı. Onu da unutmamak gerek.

 

Yani üç kişi bir kedi bu yolculuğu uçak ile yapsak daha pahalıya gelirdi.

 

17:30’daki randevuma da rahatlıkla yetiştim. Eve uğrayıp, üstümü başımı giyinmiş süslenmiş bir şekilde.

 

Ki İstanbul’da ciddi bir trafiğe yakalandım.

 

Unutmadan. Arabamız dizel olduğu için depoyu doldurduk ve İstanbul’a 250 TL benzin koyarak geldik.

 

İşte bir de yol parası.

 

Kalabalık gelince ciddi karlı ve zamanda tasarruflu.

 

Aklınızda bulunsun.

Artık her şeyi sosyal medya belirliyor

-Eğer arkadaşına “Like” gönder diyor musunuz? Oda sana göndermiyor.

 

-Eğer arkadaşının storilerini izlemiyor musun? Oda seninkileri izlemiyor.

 

-Eğer biriyle aran bozulduysa. Ve son zamanlarda sosyal medyadan fazla reaksiyon göstermiyorsanız fısıltı gazetesi harekete geçiyor. Mesela birlikte fotoğraf paylaşmıyor ya da birbirinize yorum yapmıyor ya da birbirinizin fotoğraflarına like yollamıyorsanız tamam. Hemen eş, dost “Bilmem kimin arası bozuk mu? Bilmem kimin arasında ne var? Bilmem kimin küsmüş” tadında fısıltılarına başlıyor.

 

-Birbirini takipten çıkartmayı artık yazmama gerek yok. Belli ki taraflar küsmüş. Game Over. Artık bunu yeni doğmuş çocuklar bile biliyor.

 

-Eğer sevgilin, eşin, dostun, arkadaşın senin istemediğin biriyle takipleşiyor ya da senin istemediğin bir yere mi gidiyor. Hemen tavır al olsun bitsin.

 

-Tabii onunla da sınırlı kalma. Gece takipten çıkart. Sabahına takibe al.

 

-Seni takip etmiyorsa hemen takipten çıkart. Bunu da artık doğmamış çocuklar biliyor.

 

-Kim küstü, kim boşanıyor, kim sevgili oldu, kim kiminle dost, kim daha sıkı fıkı hepsini kısa bir sosyal medya turu yaparak öğrenebilir hatta çözebilirsiniz.

Sosyal medya dolandırıcıları

Geçen hafta bir arkadaşım gece kulubünde eğlenirken başına bir olay gelmiş.

 

Bar da oturuyormuş. Yanında da bir başka arkadaşı varmış. Onun yanına bir kadın gelmiş. Ne konuştuklarını duymamış ama uzun uzun konuşmaya başlamışlar.

 

sohbet, muhabbet uzamış. Gülüşmeler olmuş. Sonra arkadaşı eğlenmeye devam etmiş.

 

O yanında sohbet ettiği kız bu arkadaşıma dönmüş adıyla hitap etmeye başlamış.

 

O arkadaşım da az önce yakın arkadaşıyla konuştuğu kişinin tanıdık olduğunu düşünüp uzun uzun sohbet etmiş.

 

Hatta bardan içki alırken içkisini falan ısmarlamış.

 

Sonra aradan uzun bir zaman geçince yakın arkadaşı gelip “O kız kimdi sen tanıyor musun?” demiş.

 

Yani arkadaşım o an da şok.

 

Hemen “Nasıl yani sen tanımıyor musun? Yarım saattir sohbet ediyordun. Ben de senin arkadaşın zannettim” demiş. O da “Hayır ben tanımıyordum. Sosyal medyadan tanıyormuş beni. Sürekli takip ediyormuş. Öyle bir şeyler sordu” dedi.

 

Arkadaşım o an kandırıldığını anlamış. Meğer yakın arkadaşları takip edip bağlantı kuran birisi öyle öyle sohbet-muhabbet belki de bir ikram içki öyle geceyi geçiriyor.

 

Vallahi bin yıl düşünsem aklıma gelmez.

 

Yani bunu yapmaya cesaret edemem.

 

Sonra tabii sırra kadım basmış gizemli hatun.

Reynmen’in albümü varda benim mi haberim yok

Reynmen diyor da başka da bir şey demiyoruz. Ne reklamı oldu kendisinin.

 

Herkes bu şahsı konuşuyor.

 

Geçen Alaçatı Tren’de sahneye çıktı.

 

Localar 30 bin TL’den alıcı buldu diye haberlerle başladı ilk.

 

Şimdi de 8 şarkı söyledi onu da playback söyledi diye de bitti.

 

E tamam da Reynmen’in albümü varda benim mi haberim yok.

 

Çocuğun şarkıları belli.

 

Olan belli.

 

Durum belli.

 

Daha ne bekleniyor ben de buna şaşırıyorum.

 

Gece-gündüz Ben Fero

 

Gece kulüplerinde her gece bir değil 3-5 kere Ben Fero “Demet Akalın” dinliyorum iki aydır kesintisiz.

 

Hayır tamam olsun varsın dinleyelim de.

 

Arada yolda, otobanda benzinciye girdiğimizde de aynı şarkıyı gündüz vakti duyunca “Yeterrrrrrr” diye bin cinnet hali geçiriyorsunuz”.

 

Yani itiraf edeyim ben önceki gün bu cinnet anını yaşadım.