X

Yıllar yıllar önce daha buralar dutlukken.

 

Yani instagram yokken.

 

Twitter şaha kalkmamışken.

 

Kimseler çok fazla internet aleminde sörf yapmıyorken.

 

Youtube bu kadar popüler değilken.

 

İnsanlar hemen hemen gayet normal bir hayat sürerken.

 

Sosyal medyada kimse kimsenin gözünü oymuyorken.

 

Asmalımescit’te sabahlara kadar çoşuluyorken.

 

Kimse kimse ile ilgilenmiyorken.

 

Ne gezi, ne darbe olayı olmamışken.

 

Boğaz hattında sabahlara kadar vur patlasın, çal oynasın bir eğlence hakimken.

 

Kadın cinayetleri almış başını gitmemişken.

 

Kadına şiddeti bu kadar konuşulmuyorken.

 

Gayet sabahlara kadar rahat bir şekilde dolaştığımız günlerde ben tam da böyle kadınların şortları ile ilgili bir yazı yazdım Habertürk Gazetesi’nde.

 

Yer Cihangir Meydanı’ydı.

 

Hatta Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu’nun eşi Berna ile birlikte otururken bir görüntü gördük.

 

Meydanda bulunan taksi durağındaki adamlar kafaları camdan çıkmış ağızlarının suları akarcasına kadınların mini şortlarına gözlerine dikmişlerdi.

 

Görüntü çok kötüydü.

 

İşte o manzara hiç hoşumuza gitmemiş ve bunu konuşmuştuk.

 

Ben de onun üzerine bir yazı yazmıştım.

 

Cengiz efendi “Vay sen kadın düşmanı, vay sen kadınları kıskanıyorsun. Senin popon öyle olsa sen de giyersin” tadında bir yazı kaleme almıştı.

 

Milleti o dönem üzerime püskürtmüştü.

 

Oysa ki, derdim ne topik olmak, ne gündeme gelmek, ne de meşhur olmaktı.

 

Ki o dönem eşi Berna da ve bence kendisi de bunu çok iyi biliyordu.

 

Ve zaten öyle bir dönem de değildi.

 

Benim derdim, erkeklerin bu iğrenç hallerine dikkat kesilmekti aslındı.

 

Ki bunca yıldır bunlara dikkat çeken yazılar yazıyorum.

 

Ama şimdiye kadar benim yazılarımı yanlış anlayıp hep beni suçlayan alttan alta, gizliden gizliye, iğrenç kadın düşmanlığı yapan ara ara yazılar benim için yazılar yazar tek yazardır Cengiz Semercioğlu.

 

Neyse ama şimdi tam da kadın cinayetleri almış başını gidiyorken, bu kadar çirkin olaylar yaşanıyorken, tam da şu dönemde yazılacak her konuya, atılacak her twite bu kadar dikkat edilmesi gereken bir durum yaşanıyorken acaba köşe komşusu Ömür Hanım’a ne diyecek kendisi çok merak ediyorum.

 

Çünkü Ömür Gedik uzun süredir gündemde değil malum.

 

Ki kendisi gündeme ara ara gelmeyi pek sever.

 

Ben şahsen kendisinin bunu gündeme gelmek için yaptığını düşünüyorum.

 

Fakat artık bu tarz insanların biraz kendilerini bir kenara bırakıp günümüzde gündeme gelmek için, özellikle bu kadar hassas dönemlerden geçerken biraz durmaları gerek. Yeter bence.

 

Bunca zaman tamam yapıldı edildi.

 

Ama yazıktır, günahtır yahu.

 

Artık yeter bence…

Sevişmenin zararı yok, aşktan ölen varsa söyle doktor

Doğa Rutkay ve Kerimcan Kamal’ın öpüşme fotoğrafı sonrasında Ceyda Düvenci ve eşi Bülent Şakrak’ta kendi instagram sayfalarından öpüşme fotoğraflarını paylaşınca olanlar oldu.

 

Vay efendim siz misiniz öpüşen?

 

Söylenen söylenene.

 

Malum memlekette bir kesim öpüşmekten, sevişmekten nefret ediyor.

 

Dört duvar arkasında en ahlaksız şeyler yapılsın ama göz önünde asla.

 

Hatta çoluğa çocuğa tecavüz edilsin, kadınlar öldürülsün hiç ses çıkartılmasın ama kimse öpüşmesin.

 

Hatta savaşmak, kavga etmek, şiddet serbest bile olsun.

 

Malum RTÜK’te öpüşmeyi, sevişmeyi sevmiyor biliyorsunuz.

 

O da şiddet taraftarı.

 

Dizilerde, kadına şiddete bayılıyorlar.

 

Silahlara, adam öldürülmesinden yana.

 

Her bölüm yüzlerce kişi öldürülüyor.

 

Kadınlara şiddet, tecavüz sergileniyor RTÜK ses çıkartmıyor.

 

Ama bir öpüşen gördü mü, kesiyor cezayı.

 

Yakında “Halk istemiyor” diye instagram hesaplarına da ceza kesmeye başlarlarsa demiştin dersiniz.

 

Olur mu olur?

 

Malum burası Türkiye.

 

Yani hanımlar-beyler aslında bazılarının unuttuğu, ya da unutturulmaya çalıştığı şöyle çok ciddi bir gerçek var ki, öpüşmek, savaşmaktan yararlıdır.

 

Hem de çok.

 

Öpüşmekten korkanlara Kenan Doğulu’dan “Doktor” şarkısını tavsiye ediyorum gün de iki doz.

 

Ne diyor şarkıda :

 

Yok çok sevişmenin hiç zararı yok

 

Aşktan ölen varsa söyle

 

Varsa söyle

 

Doktor

Berkay’ın hassasiyeti

Beyrak önceki gün Harbiye Açıkhava da verdiği koserde çok kez geçen hafta korkunç bir şekilde kaybettiğimiz Emine Bulut anıldı.

 

Berkay çok hassas bir şekilde Emine Bulut’u anarken binlerce dinleyicisine kadınlara el kaldırmamaları gerektiğini seslendi ki, bu herkesin yapması gereken bir durum.

 

Bu arada Berkay’ı konserde iki yaşındaki kızı Arya’da ilk kez izleyecekti.

 

Ancak ses çok fazla geldi Arya’ya bir anda ve babası Berkay sahneye çıkar çıkmaz Arya ağlamaya başladı ve Berkay uzun süredir hazırlandığı konserini durdurdu.

 

Seyirciden özür diledi kızı Arya’yı kucağına aldı sevdi, öptü ve daha sonra onu gönderdi.

 

Sonrasında “Ben iki yaşındaki kızıma kıyamıyorum. Günlerce hazırlandığım konserimi durdurdum ki kızlarımız, eşlerimiz, kadınlarımız bizlere emanet. Sizlerde lütfen onlara kıymayın” dedi.

 

Emine Bulut lütfen son olsun.

 

Bir daha olmasın.

 

Ve lütfen artık yasalar bir an önce çıksın.