X

İlk bölümünde, “Bu nasıl bir yangın sahnesi. Küçük Thomas’ın annesinin ayaklar altında ezilişi ah ah beni bitirdi” deyip bir oturuşta sekiz bölümü bitirdiğim Netflix’teki “Alevlerin Ardında”dan uyarlanan Show TV’nin yeni dizisi “Alev Alev” başlayınca kuruldum ekran karşısına.

Acaba “İlk bölüm nasıl olacak?”, “Yangın sahnesi orijinalindeki gibi kusursuz olacak mı?”, “Acaba eksikler olacak mı?” derken ben yine “Ah bu nasıl yangın sahnesi. Yine bitirdi beni” diyerek izledim.

Demet Evgar, Hazar Ergüçlü, Dilan Çiçek Deniz, Cem Bender, Berkay Ateş, Cihangir Ceyhan, Berker Güven, Zuhal Olcay derken muhteşem bir kadro var bir kere.

Ve Ay Yapım yine yapmış yapacağını.

Harika bir iş çıkartmış ortaya. Olanları, olacakları bildiğim halde ikinci bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.

Çünkü oyuncular çok iyi.

Dekor, sahneler, çekimler çok başarılı.

Dizinin orijinali 1897’de Paris’te geçiyor ve o yangında çoğunluğu kadın 126 kişi hayatını kaybediyor.

Ve yangın sonrasında üç kadının hayatlarının etrafında dönen olayları anlatıyor ki, “Alev Alev” de konu aynı.

Dizi profesörü Ay Yapım patronu Kerem Çatay gerçekten harika bir kadro ile muhteşem bir iş çıkartmış ortaya.

Tebrik ederim.

Bu arada Demet Evgar, o rol için harika bir seçim.

Bilindik ayrılık

Cem Yılmaz cephesinde değişen bir şey yok.

-Yine bir ilişki biterken yeni bir kadın ismi.

-Yine iki kadın arasında Cem Yılmaz’ın görüntüsü.

-Yine iki kadına sorular sorular.

-Yine yine yeniden Cem Yılmaz’ın agresif yanıtları.

-Yine yeni yeniden.

Çok kez yazdım, yine yazıyorum.

Ben en çok bu başarılı, güzel kadınlara üzülüyorum.

Hep iki kadın arasında çekişme gibi görünüyor olay.

Ve hep iki kadın bir adam için savaşıyor durumu yansıtılıyor.

Ne yazık!.

Ve o hep iki kadın birbirine düşürülmeye çalışılıyor.

Oysa ki, burada ki kadınlar da, çok kıymetli, çok güzel ve başarılı.

Neden hep bir adam üzerinde ve bu özellikle neden hep Cem Yılmaz üzerinde dönüp dolaşıyor.

Ve neden iki kadın ya da kadınlar!

Bir keresinde Cem Yılmaz’ı tanıyan birisi bana “Cem hep strateji kurar kadınlar üzerinde. Bir ilişki biterken mutlaka yeni bir ilişkisi hazırda bekler” demişti.

Ben Cem Yılmaz’ın o dostunun yalancısıyım.

Ama görünen o ki, doğru gibi…

Her seferinde de aynı kader olmaz ki kardeşim.

Ya Cem Yılmaz çok saf.

Ya kadınlar.

Ya da buradaki en saf bizleriz…

Adımlar boşa gitmesin

Beni bilen bilir, çok fazla yürürüm.

İmkanım olsa her yere yürüyerek gidebilirim. İmkanlarım olduğu yerlere mutlaka yürüyerek gidiyorum.

Ama güne başlarken bunlara 10 bin adımı atıp diğer adımları da Allah kerim diyorum.

Gün içinde bazen 20 bin adımı geçtiğim falan oluyor.

Neyse uzatmayayım.

Bir takipçim, “Adımlar boşa gitmesin. Yardım yapsanıza” dediği zaman böyle uygulamalar keşfettim.

Şimdi “Üşeniyorum bugün yürümeyeceğim” dediğim zaman bile “Hadi kalk boşa oturma. Adım at ve yardım et” diyorum…

Kamçılıyor adeta.

Her gün bir yardım kuruluşuna bağışlıyorum adımlarımı.

Kansersiz Yaşam Derneği, TOG, Ahbap, Kızılay, Tohum Otizm Vakfı, Afat, SMA, Eğitim Gönüllüleri derken istediğiniz her derneği seçip adımlarınızı bağışlayabiliyorsunuz.

Attığınız her adımı küçük, büyük fark etmez bağışlayabiliyorsunuz.

Bu arada adım atmaya da gerçekten acayip teşvik ediyor. Aklınızda olsun.