X

Güne iyi başlamadık. Her gün en fenası ile karşılaşıyoruz. Akıl sağlığını kaybetmemek için dirensek de olmuyor.

Elmalı Davası’nda gelinen nokta korkunç.

6 yaşında ve 9 yaşındaki iki kardeş, uğradıkları tecavüz ve istismarın resmini çiziyor, yazıyor.

Üstelik adli tıp ve pedagog raporlarıyla kanıtlanıyor ama Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi, üçüncü duruşmada sanık anne ve üvey babayı serbest bırakıyor.

Sinirden deliye dönmemek imkansız.

Akıl sağlımızı korumak imkansız.

Ülkemin adalet sisteminden korkuyorum artık.

Hiç şaşırmıyor.

Ne kadar deliye dönsek de, ne kadar çıldırsak da, ne kadar isyan etsek de kabul edilir bir şey değil.

Bu ülkede çocuklar tacizi değil hayallerini resmetmeli.

Bu kararı veren hakimin mantığını çok merak ediyorum..

6 ve 9 yaşındaki iki çocuk çöp adamlarla ev, ağaç, çiçek, böcek çizmek varken böyle resimler çizmelerini kendisine nasıl yorumluyor?

Benim mantığım almıyor verdiği kararı.

Ki çoğu insanın da almadığı için sesler yükseliyor. İsyan ediliyor. Fakat hakim hala, "kanıt" istiyor.

Nasıl bir kanıt verebilir ki, dünyadan daha hiçbir şeyden haberi olmayan iki çocuk.

Daha nasıl versinler.

Çiziyorlar, yazıyorlar ama nafile...

Hakim çocuklarının, ailesinin yüzüne nasıl bakacak çok merak ediyorum...

Biz bu filmi daha çok izleriz

Şeyma Subaşı, kendi tabiri ile Türkiye’de hiç konuşulmak istemiyor. Fakat, konuşulmayı durduramıyor.

Çünkü malzeme Şeyma’da hiç son bulmuyor.

Herkesin konuştuğu, iddia ettiği, “Şeyma’nın sevgilisi dolandırıcı. Milyarder değil” sözleri adeta doğrulandı.

Önce “Evliliği erteledik hamilelik yaşayacağım” dedi. Ardından, “Bebeğimizi kaybettik” dedi.

Sonra da malum son. Yüzük çıktı. Ve Şeyma Subaşı tüm fotoğrafları sildi.

Konu “Dolandırıcılık değil başka bir şey” dese de nafile.

Artık bu ülke için o sevgili dolandırıcı. Ve üstelik bu ülke Şeyma’yı çok uyardı.

Aslında Şeyma’dan yola çıkarak sadece paraya, lükse ve lüks yaşama yatırım yapan her kadına sesleniyorum.

Yapmayın.

Önce kendinize yatırım yapın.

Sonrası zaten gelecektir.

Sadece eğlence, pahalı kıyafetler, takılar ve iyi bir yaşam için kendinizi feda etmeyin.

Yani bu tip gibi Şeyma’nın karşısına daha çok kişi çıkabilir. Artık çantalar, takılar gibi insanın da imitasyonu var...

Ayırt edemeyebilirsiniz.

Çıkar adamın biri bilmem ne parasıyla uçak kapatır, son model teknelerde ağırlar, sonra da oteller, evler falan. Ama sonra bir bakarsın “A bunların hepsi sahte!”

 

Unutmayın kiralık arabayla ya da başkasının parasıyla hava atan insanlar var günümüzde.

Araştırsanız da doğru düzgün bir sonuca varamayacağınız için bence Şeyma Subaşı örnek olsun.

Kadınlar öncelikle paraya, lükse değil kendinize yatırım yapmalısınız.

O zaman inanın başkasının yalan sözlerine kanmazsınız.

Ve;

-Kadınların ne olursa olsun kendi ayakları üzerinde durması şart.

-Bir başkasının parası ile değil önce kendi kazandığı para ile hayatını sürdürmeli. Ondan sonra evlendiğin kişi zengin olur, o olur bu olur fark etmez. Ama önce kendi kazancı olmalı. Kendine güveni olmalı.

-Hele ki, bir kız çocuğu yetiştiriyorsanız mutlaka ve mutlaka bir başkasının gücü ile güvende değil kendi gücünüzle güvende hissetmelisiniz.

Bir kesim var ki

-Çalışmadan.

-Eğitim almadan. -Üretmeden. -Emek sarf etmeden.... Zengin olmak, lüks içinde rahat yaşamak istiyor. Anlıyorum elbet. Çok güzel böyle yaşamak. Oh bir elin yağda bir elin balda... Büyükler öyle der! Ancak böyle yaşam tarzını seçen kadın ve erkeklerin ilerde ne kadar mutsuz ve yalnız olduklarına çok şahit oldum. Yaptıkları seçimlerle, "Evet zengin biriyle evlendim. Çocuk dünyaya getirdim. Maddi olarak hiçbir eksiğim yoktu ama çok mutsuzdum" diyenlere çok şahidim. Elbet genelleme yapmıyorum. Çoğunluk için de söylemiyorum. Ancak insanın kendi kazandığı parayı harcaması, ayakları üzerinde durması, hayatta dimdik ayakta durması kadar güzel bir şey olabilir mi? Her zaman söylüyorum. Önce insan kendine yatırım yapmalı. Sonrası zaten gelecektir.