Benim gibi sürekli seyahat eden biri için iki sene sonra yurtdışına çıkmak, şöyleydi:
-Sudan çıkmış balık gibiydim.
-Havaalanına gidince ne yapacağımı bilemedim.
-Sanki ilk kez yurtdışına gidiyor gibiydim.
Evet evet tüm bunları yaşadım. Neyseki, çabuk kavradım.
Geçen hafta sonu iki günlüğüne Atina'ya gittim.
Hemen yaşadıklarımı aktarıyorum.
-Gitmeden 24 saat önce PCR testi yaptırmak zorunluğunu vardı. Eve gelen bir ekip testimi yaptı. Ve ardından negatif olan raporu hemen mesaj yolladılar. Ama bi küçük korkmuyor değilsiniz.
-Türkiye'de pasaport kontrolünde hem aşı kartınızı, hem de negatif olan raporunuzu gösteriyorsunuz.
-Uçaktan iner inmez Atina'da da yeniden PCR testi yaptılar. Daha sonra pasaport kontrolünden geçiyorsunuz. Ve kafalarda deli sorular başlıyor elbet. Hemen "Eee Türkiye'de negatif olan testim, pozitif çıkarsa ne yapacağım" diye diye korkmuyor değilsiniz. Yarım saatte testin sonucu telefonunuza mesaj geliyor.
-Atina'da pasaporttan geçiyorsunuz ama herhangi bir mağazaya giremiyorsunuz. Çünkü hem mağaza, hem restoran aşı kartınızı görmek istiyor. Eğer barkod okumuyorsa sizi almıyorlar. Havaalanından gelen "Negatif" mesajını bile önemsemiyorlar. Çok tuhaflar.
Onun dışında...
-Euro'yu asla Türk parası ile çarpmayın.
-Evet Atina ucuz ama bizim paramız ile çarpıyor, bölüyor, topluyorsanız çok sıkıntı var. Yani memleket çok pahalı.
Onun dışında Atina bıraktığım gibiydi.
Korona yasakları biter bitmez eğlence vur patlasın, çal oynasın devam ediyor. Yani "Negatif" kartınızı gösterince sabahlara kadar eğlenebiliyorsunuz.
-Ben bu kez bir kez daha Cuma gecesi Anna Vissi ve Cumartesi gecesi Remos'u izledim.
Daha önce de izlediğim iki ünlü isimde ne mi değişmiş?
Hiçbir şey.
-Anna Vissi yaşına rağmen yine taş gibiydi. Yerinde bir dakika bile durmadı. Ve yine saatler 06:00'yı gösterdiğinde hala sahnedeydi. Anna Vissi'de diğer isimler gibi sahneye çiçek atılmıyor. Malumunuz Atina'da sanatçıya şampanya gönderme kültürü yok. Orada sadece sahneye bol bol çiçek atılıyor.
-Remos'da bu gelenek hala devam ediyor. Sahnede neredeyse çiçekten bir dağ oluşuyor. Ve Remos da sık sık misafirlerine çiçek attı. Ve Remos da saatler 06:00'da hala sahnedeydi. Bu arada 30 Mart'ta ülkemize geliyor Antonis Remos. Daha önce defalarca geldi bu kez de Günay sahnesinde ilk kez şarkılarını söyleyecek.
Yani kısacası Atina'da her şey bıraktığım gibiydi.
Sokaklar.
Yeme-içme.
Gece hayatı...
Tam gaz devam... Ve iki gün hiç durmadan eğlenmek, dans etmek, uyumamak istiyorsanız Atina en doğru adres.
Atina’da kızlar estetikli değil
Ve yine kalabalık arkadaş gurubumuzda konu döndü dolaştı "Evlenme", "Kızlar", "Erkekler", "Çapkınlık", "İlişki", "Atina'da mı, Türkiye'de mi kızlar güzel", "Atina'da mı, Türkiye'de mi yakışıklı erkekler var" durumuna geldi. Tabii biz kızlar, "Türkiye'de daha güzel kız var, Atina'daki kızlar güzel" deyince itiraz geldi. Erkek ekibi; "Atina da kızlar gerçek. Estetikli değil. Türkiye'de herkes estetikli oldu. Güzel kız kalmadı" dedi. Aman da aman. Ki gerçekten haksız sayılmazlar. Şöyle etrafa bi bakıyorum 20'lerinde tüm kızların dudakları şiş. Kaşları kalkık. Dişleri yapılı. Ki burunları hiç söylemiyorum. Çoğu doğuştan estetikli. Ki bazıları doğar doğmaz burunlarını yaptırıyor gibi. Tamam tamam mutlu olacaklar yaptırsın elbet ama gerçeklik gidiyor. Sahicilik bitiyor. Çok makyaj, fazla makyaj. Ve tüm kızların saçı aynı. Kıyafetleri aynı. Fakat Atina'da, kızlar doğal. Oldukları gibi. Kıyafetleri bile doğal. Ki yıllardır Atina'ya giderim kızların güzel olmadığını söyler ve savunurum. Ama farklı bakınca aslında güzel olduklarını gördüm. Doğal demek, gerçekten güzel demek. Abartılı olmaması demek, gerçek demektir. Dozunda kıyafet demek seksi demek. Ve evet Türkiye'de artık fazlasıyla kadınlar sosyal medyadaki filtreler gibi dolaşıyor. Çok makyaj, yapılı saç, hatta hepsinde aynı saç, uzun tırnaklar. Ve estetikli yüzler. Ve kıyafetler de hep aynı. Mini etek. Göğüs dekolte, sırt dekolte ne ararsan. Bakın kim ne giyerse giysin ama hepsi aynı olunca güzellikten eser kalmıyor. Hanımlar dikkat.