X

Hande Erçel ile Kaan Yıldırım yakalanmış önceki gece.

İddialara göre bir mekanda sarmaş dolaş dans etmiş. Güzel mi güzel flörtleşmiş. Sonra da mekandan birlikte çıkmış. Ve arabada da yakalanmışlar.

Öncelikle iki genç, bekar ve yalnız insanlar. Birbirlerini beğenmiş, flörtleşmiş, yakınlaşmışlar. E yakışmışlar üstüne. Mis gibi gözüküyorlar.

Şahsen bana göre; "Oh be güzel işte. İnsanlar kavga etmesin flörtleşsin, birbirini sevsin, sarılsın, öpsün..." Malum son yıllarda o kadar kötü kadın ve erkek haberleri duyar, okur olduk ki, güzel haberlere hasret kalan bünye böyle güzellikler okuyunca "Oh" diyor.

Hem fanlar da memnun.

Malum fanlar bir şeyi sevmezse aman da aman. Huzur vermez. Ama beğenirlerse de onay verirlerse tamam rahatsın. Yola devam.

Mesela HanKe'den yani Hande Erçel-Kerem Bursin'den hemen HanKa'ya yani Hande Erçel-Kaan Yıldırım'a geçmişler jet hızıyla.

Sosyal medyada böyle paylaşımları görünce tam da yeni nesil tabiri ile "koptum!"

Ya ben bu kuşağı hiç çözemiyorum ya da onlar bizi. Yani bu kafalar nasıl kafalar gerçekten. Değişik bir gezegenden bize bakıyor gibiler. Çok rahatlar. Arkadaş nasıl geçersin bu hızla. Ve HanKa nedir arkadaş? Bayılıyorum.

Daha önce de; "Ukalalar" diye bir yorum yaptım. Kızdılar bana. Oysa ki, kötü anlamda söylememiştim. Gerçekten ukala bir tarzları var. Böyle hemen fikirlerini beyan ediyorlar. Kimse umurlarında değil.

Ve hiçbir şeyi uzatmıyorlar. Öyle bir mevzunun üzerinde tepinmiyorlar bizim nesil gibi. Hooop hemen o mevzuyu bitirip diğerine geçiyorlar.

Kafaları rahat bu neslin. Böyle güzel bir yakıştırmayla hemen geçmişi unutuveriyorlar. Yani arkadaş HanKe'nin hiç mi hatırı yoktu. Hemen jet hızıyla HanKa'ya geçtiniz. Ama öyle işte.

Ben de istiyorum böyle saniyesinde bir adım öncesini silmek. Oh beee. Ne rahatlatıcı bi şey.. Bu HanKe'den HanKa olayı kafamı açtı benim. Bu saatten sonra her olayı böyle jet hızıyla sileceğim.

Budur!!! Teşekkürler fanlar. Teşekkürler Z kuşağı.

Mevzumuz Z kuşağı

Önceki gün Tolga Sezgin'in Galataport Gina davetinde aynı masaya denk geldiğim anneler Z kuşağı çocuklarını konuşuyordu.

Masa kalabalık. Ve benim yanımda Morini'nin ortaklarından Başak Soykan, karşımda Tuba Ünsal ve hemen onun yanında Fatoş Altınbaş.

Üçünün de iki çocukları var.

Ve üçünün neredeyse ağzından ortak çıkan cümleler şöyle; Onların fikirleri var. Kararları var. Çok cool'lar. İnternet ortamında hem TikTok bakıyor, hem film izliyor, hem gelen mesajlara yanıt veriyorlar. Ekranı dörde, beşe bölüyorlar. Hem her giydiklerini, her tatillerini paylaşmak istiyor, hem istemiyorlar. Geçen bir tatile gittik mesela kızım bana "Anne sakın paylaşım yapma. Ben burada olduğumu belirten bir paylaşım yapmayacağım" dedi.

Gibi uzayıp giden Z kuşağı tartışmaları oldu. Ve tüm bunları dinlerken, "Sanırım iyi ki çocuğum olmadı diye sevindiğim günlere yenilerini ekliyorum her bir konuşma duyunca" dedim.

Tuba Ünsal, "Esin her şey değişiyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok farklı olacak her şey" diyor.

Fatoş Altınbaş, "Kızlarımın her konuda güzel fikirleri var. Çok aklı başında, mantıklılar" diyor.

Uzuyor gidiyor konuşma. Sonra masanın diğer bir ucunda bulunan İşletmeci İsmail Polat ve ben de, "Tek fikir yürütemediğimiz bir konuyu konuşuyorsunuz. O yüzden dahil olamıyorum" demesine katılıyorum.

Ve şu karara varıyorum gecenin sonunda. HanKe'den jet hızıyla HanKa'ya geçen bir Z kuşağı ile karşı karşıyayız. Ya ayak uydur, ya da geride kal.

Çünkü gümbür gümbür geliyorlar.

Farklılar. Tarzları var. Ergenlikleri bile bir başka... Ve anlıyorum ki, yaşayıp deneyimleyeceğiz. Başımıza ne gelirse kabul edeceğiz budur...

En güzel davetlerin adamı

Beymen'in müdürü aynı zamanda harika davetlerin adamı Tolga Sezgin'in önceki gün Galataport Gina'da şahane bir davet verdi.

Aslında her davete gidiyor gibi gözüküyorum ama gitmiyorum. Seçerim ve en çok Tolga'nın davetlerine koşa koşa giderim. Çünkü en sevdiğim eski dostlar, aynı dili konuştuğum yıllarını bu sektöre vermiş insanlar olur.

Önceki gün de bu kural değişmedi.

Tolga için arkadaşları da hep özenli, hem güzel giyinip, süslenip geliyor bu davetlere.

Benim de önceki gece en beğendiğim isimler şöyleydi;

En başta Gülcan Aslan. Bakmaya doyamadım, daha doğrusu doyamadık. Fıstık gibiydi.

Ve tabii Burcu Esmersoy ve Çağla Şıkel kural bozmadı. Sütun bacaklarıyla arz-ı endam ettiler.

Tuba Ünsal da bayıldım önceki gece. Çok fit ve iyi gözüküyordu. Ece Sükan'ın Koton için yaptığı tasarımı ile aşırı beğeni topladı.

Ki Tuba ile zaman zaman tatsızlıklarımız olsa da, oturup iki medeni insan gibi sohbet ettik ve doyamadık. Ki zaten bizim neslin Z kuşağından tek farkı bu... Hatır, gönül biliyor ve sahip çıkıyoruz.

Ki bence bu bizim kuşağın en güzel özelliği. Z kuşağı ve öncesinde bu hatırmış, gönülmüş, krediymiş, aman dostluğumuz varmışlar yok.

Bizler şükür bu kıymetleri biliyoruz. Neyse efendim gecede bol bol Galataport'un güzelliği, bu yazın en hit yeri olacağı, gündüzleri İstiklal Caddesi'ni aratmadığı, Z kuşağı, sosyal medyanın ne hale gelmediği, insanların sahteliği bol bol konuşulduğu. Unutulmaz bir yaz akşamına giriş yapıldı..