X

Cem Yılmaz'ın "GORA"sı ile hayatımıza giren Erşan Kuneri karakteri yıllar sonra sekiz bölümlük bir dizi ile hayat buldu. Ve ben uzun süre sonra "Artık Cem Yılmaz işlerini izleyemiyorum, biraz artık bizlerin de izleyebileceği bir şeyler yapsa" dedikten sonra Erşan Kuneri'yi izleyebildik.

-Kah sıkıldım, kah güldüm, kah ince göndermeli esprilere bayıldım.

-Son zamanlarda yaptığı projelerde hep aynı yüzleri oynatma ısrarından vazgeçmesine bayıldım.

-Dizinin Alev'i Ezgi Mola'ya bayıldım, doyamadım. Hatta dört gözle sahnelerini bekledim.

-Dizinin doğru isimleri kesinlikle Nilperi Şahinkaya ve Merve Dizdar olmuş. Doğru seçimler.

-Uraz Kaygılaraoğlu çok iyiydi. Dizinin yıldızları arasına girmeye aday.

-Kıyafetler, dekor, retro vintage havası müthiş.

-Bu dizi ya çok sevilir ya hiç sevilmez. Ortası yok.

-Ve evet bol küfürlü.

Ancak şu var ki; Erşan Kuneri'de bir pornocu anlatılıyor. Yani "Çok küfür var. Çok bayağı espriler var. Kadınları aşağılıyor" tadında bir bakış acısı yanlış olur.

Anlatılan konu belli. Pornocu mizahı ve cümleleri olmadan da Erşan Kuneri anlaşılamazdı. Ancak emin olun sokakta daha fazlası var. Artık iki adımda bir hayatımda duymadığım küfürler duyuyorum.

Velhasıl dizi içinde dizilerin yapıldığı "Erşan Kuneri" keyifli olmuş. İzlenir yani. Fakat her olayda olduğu gibi pornocu Erşan memleketi ikiye böldü. Sevenler ve hiç sevmeyenler olarak.

Şu var ki, Cem Yılmaz'ın bir dünyası var. Kendi algısı. Oyuncu olarak, yönetmen olarak, senarist olarak özgürce bunu yansıtma peşinde.

Ki yıllardır "Bilindik bir Türk filmi yapsa daha çok izlenir" ezberinin peşine takılmıyor. Bildiğini okuyor ve bunda da diretiyor. Erşan Kuneri diğer işlerinin yanı sıra izlenebilir bir iş olmuş.

İrem derici açıklamaları

Geçen haftanın en çok konuşulan, en çok merak edilen, en çok "Acaba ne söyleyecek" diye beklenen kişisi ve olayı İrem Derici-Cem Belevi olayıydı malumunuz.

Cem Belevi aldattı mı?

Aldatmadı mı?

İrem Derici ikinci kez aldatıldı mı aldatılmadı mı?

Önceki gün Sultangazi konseri öncesi beklenen açıklamaları yaptı İrem.

Şöyle dedi; "Arkadaşlarım, eşim dostum bu konuyu kapatmamı istedi ben de sustum. Hem böyle kötü bir duyguyla hayatımı sürdürmek istemiyorum. Konuyu kapattım. Ama ben bir şey söylediysem de boşa söylemem. Artık hayatımda iblisler istemiyorum. Ben sevmeye, aşık olmaya, inanmaya devam etmek istiyorum" tadında konuştu.

Daha çok şey söyledi elbet. Ama ben o konuşmasının özetini şöyle anladım.

Evet Cem Belevi, İrem Derici'yi aldatmış. Hem de defalarca. Ve İrem Derici'nin hepsinden haberi var. Ve elinde ciddi ciddi delilleri var. Evet bugün İrem Derici konuyu kapatmış. Ama şimdilik. Eğer yüreğinde, beyninde hazmedemez, atamaz, kendini kullanılmış hissiyatından kurtaramazsa öyle anlarda patlatır ki, elindeki delilleri kimse inanamaz. Yani "Bitti" dendiği anda yine başlar bu olay benden söylemesi.

Bu arada İrem Derici'nin Sultangazi'deki konserinde iki gurup birbirine girmiş. Polis biber gazı sıkmak zorunda kalmış. Ortalık birbirine girmiş. Konser de yarım kalmış. Yazıktır, günahtır.

O organizasyonda bir sürü insan çalışıyor. Onu da geçtim çalışıp, yorulan ancak bir konser zamanı bulup eğlenmeye gelen masum insanların suçu ne?

Konsere eğlenmeye gidip kavgaya tutuşmanın anlamı nedir?

Pes!!!

Saçmalık

Eurovision şarkı yarışmasında Ukrayna birinci oldu. Hayır ben de "Neden katılmıyoruz, neden biz yokuz" diye söyleniyorum. Ama böyle bir saçmalığa katılmasak daha iyi olur. Çünkü Ukrayna birinciliği ile tamamen siyasi bir yarışma olduğunu kanıtlamış oldu. Tüm şarkıları izlemedim ama Eurovision'da üçüncü olan İspanya'yı temsil eden Chanel'in şarkısına ve koreografisine bayıldım. Kesinlikle İspanya birinci olmalıydı. Z Kuşağı bu isimleri tanımıyor Önceki gün ekranda bir habere denk geldim. Bir muhabir arkadaşım sokağa çıkıp 18 yaşında olan şu meşhur Z Kuşağı'na, "Hulusi Kentmen, Fatma Girik, Yıldız Kenter, Zeki Müren, Adile Naşit, Gönül Yazar ve Türkan Şoray'ı tanıyor musunuz?" diye sormuş. Verilen yanıtlar genellikle şöyleydi; -Yok tanımıyorum. -Adını duydum ama tanımıyorum. -İsimleri hiç yabancı değil ama bilmiyorum. -Yok ilk defa duydum. -Cem Karaca'yı biliyorum evet arabeskçi değil miydi? -Adile Naşit ince kaşları olan mıydı? -Hababam Sınıfı'nı duydum ama bilmiyorum. -Gönül Yazar tiyatrocu değil miydi? Gibi uzayıp gidiyor. Sorduğu isimlere o kadar aşinayız ki, bizler "Bilmiyorum, tanımıyorum" deyince garipsiyoruz. Ama bir anda empati yaptım. Bazı isimleri onlar çok iyi tanıyor mesela. Bizler de o isimleri duyunca, "O kim?" diyoruz. TikTok fenomenlerini mesela asla tanımıyorum, tanımıyoruz. O isimleri de bu kuşak tanıyor. Yani ne bileyim öyle tuhaf bir dönemden geçtiğimizin haberiydi resmen. Garip geldi. Bu arada bu Z Kuşağı meselesinden konu açılmışken Ajda Pekkan, "Yeni bir kuşak çıktı Z Kuşağı. Ben ne kuşağıyım acaba? Biz bilmezdik Z Kuşağı, A Kuşağı. Kuşak kuşaktır işte, belimize takıp geldik" demiş. Ah Ajda Hanım siz her dönemin kuşağısınız. Siz olmasanız her kuşak eksik kalırdı ancak "Belimize takıp geldik" de iyi espriymiş. İşte siz böyle bir esprili yaklaşımla bile her kuşağın ismi olduğunu kanıtlıyorsunuz.