Evet beklenen ilk hamle dünyaca ünlü model Gigi Hadid'den geldi ve Elon Musk'ın satın almasının ardından Twitter'ı bıraktığını duyurdu ve hesabını sildi.
Geçen hafta Elon Musk, "Mavi Tik" yani onaylanmış, doğrulanmış hesaplardan 8 dolar ücret alınacağı duyurmuş ve yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemişti. Ki o günden bu yana çevremde çoğu "Mavi Tik"li ve ben dahil hepimiz "E kapatırım daha iyi" diyoruz. Gigi söylenmedi çat diye kapattı. Hem de, "Uzun zamandır ama özellikle de yeni yönetimiyle Twitter, git gide daha fazla nefret ve bağnazlığın çöplüğü haline geliyor. İçinde bulunmak istediğim bir yer değil. Buranın ne herkes için güvenli bir yer olduğunu ne de zarardan çok fayda sağlayacak bir sosyal platform olduğunu söyleyebilirim" diyerek.
Yani hiç konuyu uzatmadı. "Kapatırım, kapatacağım" demeden çat diye kapattı ve gitti.
Bizim ülkemizden de, ilk Demet Akalın sesini yükseltti ve "Kapatırım" dedi. Şimdi de Yıldız Tilbe "Kapatırım" diyenler arasında. Fakat henüz bir Gigi Hadid, hareketi gelmedi.
Yurt dışından Gigi sonrası birkaç hamle daha gelirse herkes Twitter'ı kapatır benden söylemesi.
Bu arada para almasından ziyade Elon Musk'ın sevimsizliği de buna çanak tutuyor gibi. Sanki, çok saygın biri olması beklenen Elon Musk bir tuhaflaştı. Ya da bana mı öyle geliyor.
Mesela Twitter'ı satın alınca ilk iş olarak bir dönem birlikte olduğu sevgilisi Amber Heard'ün hesabını silmesi ardından da, ücret alacağını açıklaması falan. Hatta daha önce Elon Musk'ı engellediyseniz bir anda karşınıza çıkabilir. Çünkü kendisinin engelini kaldırıyor falan.
Yahu sen bu platformu almış olabilirsin, ama insanların özel düşüncelerine neden müdahale ediyorsun? Olacak iş mi?
Ki daha önce yaptığı açıklamalar, hareketler, paylaşımlar da hiç normal değil. Günden güne şaşırtmıyor değil. Bazı hareketleri tam ergen haller. E bu son yaptıkları tamamen ergen tutumları.
Yani ergenliğini tamamlayamamış büyük bir çocuk gibi.
Yakında Twitter hafızalarda hoş bir seda olarak kalacak gibi görünüyor Elon Musk'ın sayesinde...
Başarısız birinin parasını nasıl harcadığının en büyük göstergesi olarak.
Gülmek gerek
"Çok gülme başına bir şey gelecek", "Aman çok güldüm bak şimdi başıma kötü bir şey gelecek", "Gülme komşuna gelir başına" diye büyüyen bir milletiz biz. Elin Avrupalısı, Amerikalısının, yanı sıra gülmeye korkan bir toplumuz. Ve yine bu tezatlıkla gülmeye çok ihtiyacı olan bir toplumuz. Hatta gülmeye, eğlenmeye hasret çoğu insanımız var. Ve yine gülmeyi bilmeyenler de yok değil. Bazı Türk dizilerine baktığınız hiç suratlar gülmez mesela. Hep bir gerginlik, stres hakim. Mesela, babasının yanında gülünce, "Babanın yanında çok gülme. Ciddi dur" diye yazılan replikler var. Dizilerde geçiyor bu. Hatta, anne kızına "Babanın yanında gülme" diye uyarıyor. Evlerdeki ciddiyeti hiç saymıyorum. Dizilerde, filmlerde de bu böyle. Öyle gülmeye korkutulan bir toplumuz anlayacağınız. Fakat ben gülmenin yararlı olduğunu; sağlık için de, insan bedeni ve aynı zamanda anne-baba ilişkilerinde de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer siz de gülmekten korkuyor, gülmek yüzünden bazı takıntılarınız, travmalarınız varsa bu festivali mutlaka takip edin derim. 5. İstanbul Komedi Festivali başlıyor. 11 Kasım-12 Aralık tarihleri arasında komedinin yıldız isimlerini ağırlayacak olan festival, İstanbul'un 30'u aşkın mekanında olacak. Beşiktaş Kültür Merkezi'nin organize ettiği bu festivali kaçırmayın derim. Malum gülmeye çok ihtiyacımız var. Siz korkmadan bol bol gülün, eğlenin derim. Hem hiç gülmeyi bilmeyen anne ve babalarınızı da götürün. inanın onlara da çok iyi gelecektir. Gel arkadaş yolculuğu paylaşalım Hani günümüz dizilerinde, gerçeklikten çok uzak şekilde ellerini kaldırdıkları anda, bir araç bulanların hayal dünyasında yaşamıyoruz elbet. Tüm çilesine rağmen kanlı-canlı şehirde yaşıyoruz. Hem de, İstanbul’da. Ve bu şehirde maalesef yolculuk sıkıntısını bilmeyen yoktur. Bir yerden, bir yere gitmek. Üstelik lüks, konfor, mis gibi… Amanda aman çooook zor… Ve benim gibi sizler de çözüm arayanların en başındaysanız şu an doğru yerdesiniz. Ben genelde “Bak herkes aracında tek başına görüyor musun? Trafik bu yüzden oluyor” diye diye söylenenlerdenim. Çünkü haklıyım. Herkes arabasının içinde tek başına yolculuk yapıyor. Ve trafik kilit. Martı son yıllarda bizler gibi yakın mesafeye ihtiyaç duyanlara çok yardımcı oldu elbet scooterları ile. Ancak tabii bazı yerlere gidilmiyor. Bu yüzdendir ki, yine Martı’nın yepyeni bir oluşumunu keşfettim. Bunu da geçin, önceki gün deneyimledim. Nasıl mı? Çünkü arabam servisteydi ve gazeteden acil çıkıp, Nişantaşı’na gitmem ve toplantıya yetişmem gerekiyordu. Onlar da benim gibi düşünmüş olacak ki, İstanbul’un ulaşım sorununa nefes aldıracak bir çözüm ile çıkagelmişler. Malum milyonlarca Martı kullanıcısı var. Şimdi bu yeni uygulama ile şehir içi yolculuklarını da paylaşmalarına olanak sağlıyorlar. Yani imece usulü… Hem trafiği azaltmak hem de yolculuğu keyifli hale getirmek gibi.. Bakın ben bunu araştırdım. Yetkililere sordum, soruşturdum. Bu memlekette hırlısı var, hırsızı var. E son günlerde yaşananlar da malum; “Ben tanımadığım biriyle neden arabamı paylaşayım. Güvende olduğumu nasıl bileceğim” dedim. Onlarda bana anlattı. “TAG yolcusu, Martı kullanıcısı olmak zorunda, yani Mernis’ten geçmiş, selfie yüklemiş, kredi kartı bilgileri yüklemiş olmalı. Ve sabıka kaydı istiyoruz. Her türlü istenen belgeyi tamamladıktan sonra bu uygulama içinde kendisine yer bulacaktır” diyor. Tüm önlemler alınmış ve yolculuğu paylaşmak için hazır olduğunuz andan itibaren ise olay şöyle gelişiyor. Yani o gün ben aynen şunları uyguladım. Zaten telefonumda Martı uygulaması vardı daha önce kullandığım için. Uygulamaya girdim, sağ alttaki TAG sekmesine bastım ve Taksim Talimhane'de bulunan gazetenin önünden Nişantaşı bölgesini belirleyerek yol arkadaşımı beklemeye başladım. Dakikalar sonra mis gibi bir araba geldi. Yani yol arkadaşım beni istediğim yerden aldı ve istediğim yere bıraktı. Hem de harika bir insanla tanışmış oldum. Tabii o gün benim şansıma da olabilir. Her türlü şeyi düşünmek gerek yine de.. Fakat tüm bilgileri sistemde kayıtlı olması, sicil kaydının temiz olmasını bilmekte içimi rahatlamadı değil hani. Tabii TÜİK'in Mart 2022 verilerine göre son 1 yılda İstanbul trafiğine eklenen 247 bin yeni araç ile İstanbul'da trafikteki araç sayısı 4 milyon 688 bine yükseldiğini düşününce. Ve önümüzdeki yıllarda trafikte olan otomobil sayısının 3’te 1 azalması halinde, trafik yoğunluğunun yüzde 70, otoparklardaki yoğunluğun ise yüzde 95 oranında düşeceği hesaplayınca güzel bir fikir gibi geliyor bana TAG Sürüşü. Yani alışkanlık yapar bu biz de söyleyeyim.