X

Geçen hafta bir kez daha 'Alice Müzikali'ne gittim.

Doyamadım, doyamadım.

Ve ilk kez bir müzikali izlerken, oynayanları kıskandım. Hatta oturduğum yerden çatladım.

O sahnede olan herkesi ama herkesi çok ama çok kıskandım. Ne kadar güzel bir iş yapıyorlar, nasıl bir emek, nasıl bir çalışma. Öyle "Hadi bir ay çalışalım bir iş çıkartalım ortaya" diye bir şey değil. Belli izleyince görüyorsunuz. Saniye teklemiyorlar.

Serenay Sarıkaya, Enis Arıkan, Ezgi Mola, Merve Dizdar, İbrahim Selim, Şükrü Özyıldız'ın oynadığı 'Alice Müzikali'ni daha önce izledim. Fakat bu yeni versiyonu ile daha bi güzel buldum, daha çok beğendim. Saniye kopmadık oyundan. 1,5 saat boyunca bir saniye bile durmadan dans edip, şarkılar söylediler. Bitmeyen konuşmalar. Gerçekten şahane bir iş çıkartıyorlar ortaya. Ki yer bulmak hala çok zor. Tıklım tıklım.

Demek memlekette güzel bir iş yapınca karşılığı oluyor ki, uzun süredir de izleyici ile bulunuyor Alice Müzikali. Sonrası kulise daldım hepsini tekrar tebrik ettim.

Unutmayın güzel işleri alkışlamak gerek.

Yoksa kötülemek, laf söylemek çok kolay. Fakat alkışlamak, tebrik etmek dünyanın en güzel şeyidir. Güvenin bana.

Müzik zevkimiz bile değişmiş sen ne diyorsun mirim

Bazılarının dilinde sürekli , "Ah nerede o eski şarkılar, nerede o eski günler" falan falan cümleleri hala dolanıp duruyor...

Ben onlara bu depresyondan ve bu kafadan çıkmaları için sık sık Uzi'yi dinlemelerini öneriyorum.

Hatta Ezhel'i.

Hatta Lvbel C5'i. Ya da Sefo'yu. Ya da Çakal'ı. Ya da Motive'yi...

Şimdi bazıları "Bunlar kim diyebilir. İşte bunlar müzik platformu Spotify'in 2022'de en çok dinlenen sanatçıları. Mesela ilk on listesinde bizim bildiğimiz, tanıdığımız bir Sezen Aksu var o da altınca sırada. Bir de Duman. O da dokuzuncu sırada. Emir Can İğrek'de 10'uncu sırada.

Yani diyeceğim odur ki, artık müzik zevki değişirse birçok şey de yavaş yavaş değişir.

 

Mesela sen yeni dünyanın ruhunu anlamak için her gün bir posta bunları dinlemeye başla arkadaş. O zaman belki ayak uydurabilirsin bu yeni dünyaya...

Z kuşağına.

Yeni fikirlere.

Yeni hayatlara.

Yeni tuhaflıklara...

E ne olacak şimdi?

Contemporary İstanbul başta olmak üzere sergilerde fotoğraf çekmek yasaklanmış. E ne olacak şimdi? Sadece "Ordaydım" demek için sergi sergi dolaşan tipler ne yapacak?

Şimdi diyeceksiniz ki, "Senin de başka derdin yok mu?"

Yok işimi gücümü bıraktım bunu düşünüyorum. Hani takipçi, like falan satın alıp, davet davet, sergi sergi dolaşan tipler var ya.. İşte onlar için bir davet eksik kalacak. Çünkü paylaşmazlarsa gitmezler artık ya da kastırmazlar sergi sergi dolaşacağız diye. Ya da bilmediği, tanımadığı ressamın tablosunun önünde de poz vermeyecek görüyor musun?

Neyse sergi olmazsa başka bir şey bulur bu tipler kendilerinden söz ettirmek için elbet. Değil mi?

Bu memleket alışık ve çok seviyor bu tipleri...