X

Benim çocukluğum Kadırga'da geçti.

Oturduğumuz sokağın başında Sokullu Mehmet Paşa Camisi vardı. Yokuşu tırman hemen karşına tüm görkemi ile Sultanahmet Camii ve hemen yanında Ayasofya gelirdi. Nasıl bir güzellik.

Nasıl bir zenginlikmiş meğer benim çocukluğum. Şimdi yeni kuşağa, yeni döneme ve bazı insanlara bakınca fazla fazla şükrediyorum.

Bizler camide koşarak, oynayarak büyüdük.

Büyüklerin arasında namaz kılmaya çalışır, ara ara kıkırdar, ara ara namaz kılan büyüklerin arasında koşturur, saklambaç oynardık. Hatta üstlerinden falan atlardık.

Sokaklarda özgürce top oynayan, sek sek atlayan, ezan okununca susan, müziğin sesinin kısılmasını bilen çocuklardık. Kimse bize bağırmaz, kızmaz ve hatta cezalandırmazdı. Özgürdük... Dini vecibeleri yerine getiren herkesi gözlemler, hatta içlerinde yer alır, duyar, işitirdik.

Benim ve benim neslim çok şükür namaz kılmayı da öğrendik, dua etmeyi de...

Gülmeyi de öğrendik, şakalaşmayı da..

Büyüklerimize saygıda asla kusur etmedik..

İbadethaneye saygıyı da öğrendik...

Eğelenmemiz gereken yerde eğlenmeyi, dans etmeyi, dua edilmesi gereken yerde de dua etmeyi bilirdik.

Kısacası şunu anlatmaya çalışıyorum.

Ben ve benim gibi orta halli bir Müslüman ailesinde büyüyen nesil aslında her şeyi çok iyi biliyor.

Bazıları sadece sosyal medyanın popüler dünyasında nasıl var olmak gerektiğini ayırt edemiyor.

Ya da kısacası sap ile samanı ayıramıyor.

Bu sefer olmadı

Hani sap ile samanı ayırmak gerek diyorum ya; mesela Aslı Şen'in Kabe'de kremini tanıtması...

Bu sefer olmadı... Hatta korkunç bir durum bile diyebiliriz.

Kabe'de ürün paylaşmak talihsizlik bile değil. Korkunç!! Çünkü Kabe, cami gibi yerler insanın tam da kendisiyle kaldığı, tek bir kare fotoğraf bile çektirmeyi düşünemediğin yerdir. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.

Öyle de olmalı.. Daha sonrasında yaptığı açıklamayı izledim. Hatta, "Acaba ben çok mu kızdım. Açıklaması nasıl bir şey acaba!" dedim ama daha da batırmış anladığım kadarıyla.

Yok olmamış bu sefer Aslı Şen.

Bence gerçekten sap ile samanı ayırmak gerek.

Tamam Aslı Şen infulencer ya da YouTuber olmak istiyorsun belli. Ama bu değil. Aslı Şen'in kafası karışık gibi geldi bana. Mesela hiç tanınmayan hatta Danla Biliç gibi Kütahya'dan gelip direk influncer olan bazı kişilerden bence yardım almalı. Çünkü onun yaptığı iş sadece buydu. Ki o da zaman zaman aşırı abukluklar yapıyor. Ama o bile bunu yapmazdı diye düşünüyorum.

Olaya oradan baktım, buradan baktım, ters taraftan baktım, önden baktım. Hiç mantıklı bir yan bulamadım. Olmamış bu sefer Aslı Şen.. Gerçekten olmamış.

Keşke!!!

-GQ Dergisi'nin ideolojisine ne kadar da ters bir durum Mabel Matiz'e uygulanan yasak. -Ne kadar nezaketsiz bir tavır. -Ne kadar talihsiz. -Ne kadar sahte. Törene "Özgürlüklere", "Her renge" saygı gösterilmesi gerekildiğini düşünen sanat dünyasının en önemli isimleri katılıyor. Güzel güzel konuşmalar yapılıyor. Fakat o da ne!!! Mabel Matiz sansüre uğruyor. Ve sonrasında hiç kimseden çıt yok!!! Keşke Mabel Matiz'in yaptığı açıklama sonrasında o törene katılan herkes tek bir cümle olsa bile ses verseydi.... Buna da şükür Vazgeçmeyince, sabredince, direnince oluyor demek. İran'da iki aydır süren Mahsa Amani protestoları sonuç verdi. Mahsa Amani'nin ölümünden sonra başlayan protestolar devam ederken 'Ahlak Polisi'nin kaldırıldığını duyuruldu. Buna da şükür. Kuralların esnetilmesi için en azından bir harekete geçilmesi bile güzel. İnanın kadınlar ve özgürlükleri adına güzel bir ilk adım... İnşallah devamı gelir.