X

Papa bile Twitter'a girip herkesi kutsuyor. Twitter'ı olmayana da kız da verilmeyecek artık. O kadar önemli bir durum. Geçen gün annem de "Esin bana Twitter öğretsene" dediği an ben bittim. Hatta kalp krizi geçiriyordum. Buyurun işte durum fena. Artık yapacak bir şey yok. Çoluk, çocuk, anne, baba, nine, teyze, hatta yengemgiller hep beraber Twitter'dayız. Tabii bu durum yeni bir iş imkanı da oluşturdu. Bakınız şimdi ünlü insanların ve özellikle de mekanların, restoranların, kulüplerin, otellerin Twitter adreslerini yöneten kişiler var. Piyasa da tanınan iki kız var. 5 bin lira karşılığında bu işi yapıyorlar. Hatta öyle ki, Facebook, Instagram ve Twitter adresini popüler yapıp takipçi sayısını arttırıyorlar. Sosyal medya bu durum da. Yani taşı, toprağı altın...

 

 

 

Dikkat ettim de

 

 

 

-Garanti Bonus reklamlarında oynayan Gülse Birsel'e bayılıyorum. Keşke bir Gülse Birsel daha olsa televizyon dünyasındaki sıkıcılık biter ve tek düzelik biter.

 

 

 

-Son iki haftadır Beyaz Show'a denk geliyorum ve inanın şoktayım. Ne olur Beyaz eskiden kıyafet konusunda kiminle çalışıyorsan yeniden o kişiye dön. Çünkü iki haftadır giydiğin kıyafetler seni hem kilolu hem de yaşlı gösteriyor.

 

 

 

-Son günlerde Mustafa Sandal'dan çok eşi Emina Sandal'ı görür oldum. En çok onun röportajları çıkıyor gazetelerde. Ve hangi televizyon programını açsam Emina var. Emina hep bunu istiyordu geç oldu ama inşallah güç olmasın.

 

 

 

 

 

Ah Sıla sen bize neler ediyorsun

 

 

 

Uzun zamandır Sıla'nın albümü 'Vaveyla' hakkında yazacaktım ama dinlemekten anca vakit bulabildim. Gece, gündüz, uyandığım an, yatarken. Sürekli dinliyorum. Mırıldanıyorum. Tüm şarkıları ezbere söylüyorum. Bağıra çağıra, içli içli. İçimden hissederek. Ah Sıla ah sen bize neler ediyorsun böyle? Olur mu böyle şarkılar. Bu nasıl his, nasıl yaşanmışlıklar. Acayip duygular bunlar. 'Çocuk' favorim 'Her Şey Yolunda' tam kıvamında, 'Açık Deniz'lere doğru yol alıyorum, 'İmansız' ile kendimi sorguluyorum. 'Hala'da, 'Esaret'de, 'Issız Ada'da of ki ne of! Bitiyorum Sıla şarkılarına. Dönüyorum dolanıyorum tüm şarkılarını dinliyorum. Fazla söze gerek yok, bu şarkıları dinliyorum dinliyorum Vaveyla (Çığlık) atıyorum Sıla.

 

 

 

Artık lezzetli bir 'Mahalle'miz var

 

 

 

Nişantaşı'nın artık bir 'Mahalle'si var. Evet İzzet Çapa ve ekibinin oluşturduğu yeni bir yer. Nişantaşı Citys'in üst katında. Aslında artık bilmeyen kalmadı ama duymayanlar için bir de benden dinleyin şu meşhur Mahalle'yi. İlk açıldığı günü soluğu Yanar Döner'de aldım. Rejim falan hak getire. Hem cacıklı döneri hem de çikolatalı döneri bir güzel mideye indirdim. Hemen yanında Malatya Pazarı'nda gözüm. Zaten almak, yemek istemeseniz de size "Gel gel" yapıyor. Ve karşı koyamıyorsunuz. Ben fındık, fıstık alırken hemen yanında nam-ı diğer Namlı çıldırma noktasına getiriyor. Of ki ne of. Yok olacak gibi değil. Kaçayım bari derken Mahalle'nin tek İtalya'nı Rigatoni'sinde de pizza yedim itiraf ediyorum. Ağlamak üzereyim, hatta "Beni buradan kurtarın" demek üzeriyim ki birisi gelip Bodrum'un meşhur kühocası "Hoca'nın Yeri" burada dedi. Hayır bunu işte demeyecekti. Benim az zamanım geçmedi orada. Ah Hoca ah. Muhabirlik yaptığım dönemlerde Bodrum'da az iş kovalamadık. Hoş hala kovalıyorum ve hala da soluğu Hoca'nın yerinde alıyorum. İşte şimdi Mahalle'de Hoca. Kızı Reyhan'da yanında. Neyse ben o gün tabii ki mantı yemedim ama aklımda. En yakında zamanda Hoca'dayım. Anlayacağınız Mahalle'de yok yok. Oraya gidince kiloyu, tartıyı, kaloriyi bir kenara bırakınız. Hatta isterseniz Aras Kargo var. Onlara verin eve göndersin. Yani Mahalle'de her şey var. Gidin görün, gezin, bol bol yemek yiyin derim. Fiyatları da çok uygun. Öyle pahalı değil. Her keseye uygun. Çarşamba günü de büyük bir açılışı var. Kaçırmayın derim.

 

 

 

Siz uyurken

 

 

 

-03.30 Cahide'de çocuk kızı kucağında taşıyor. Ama o da zor durumda olduğu için ikisi de düştü. Biz de tabii bunu hepimiz gördük. Hatta bir arkadaş dönüş bana "Sen bunu siz uyurken de yazsan inanmazlar" dedi. Ama ikisi de yere kapaklandı. Allahtan bir başka durum olmadı.

 

 

 

-04.00 Cihangir bir çocuk ve bir kız Carrefour marketi önündeki taşa oturmuş konuşuyorlar. Bir kahveleri eksik. Görseniz sanki saatler sabaha karşı değil öğlen saatleri. O kadar rahatlar. Kimse umurlarında değil birbirlerine kur yapıyorlar.

 

 

 

-04.30 Asmalımescit, Cihangir'e giden yol klasik herkes o saatte bu sokakta maalesef tuvaletlerini yapıyorlar. Ah bu sokakların dili olsa da konuşsa ve maalesef ben görüyormu bu sokaklara herkes tuvaletlerini yapıyor. Herkes derken erkeklerden bahsediyorum. Hatta yarış halindeler.