X

Havalar ısındı herkes kendini sokaklara atmış. Cuma akşamı her yerde bir etkinlik vardı. İlk durak Nişantaşı'ydı. Her gün yeni bir dükkânın açıldığı Nişantaşı'nda Bodrum Mantı ve Poz dikkatimi çekti. İkisi de komşu olmuşlar. Bodrum Mantı en olmayacak yere konuşlanmış bence. İşi zor gibi geldi bana ama belli olmaz.

 

 

 

Mantı işin içine girince her şey değişebilir. Ama hemen yakınındaki Casita Mantı ipin ucunu bırakmaz gibi geldi bana.

 

 

 

Mantıcının tam yanına da gece kulübü Poz komşu olmuş. Yani Nişantaşı'nın Sess'ten sonra yeni bir kulübü daha oldu. Poz'un açılışında pozumuzu verdikten sonra soluğu Beyoğlu Hayal Bistro'da aldık. Sahnede Koray Candemir vardı. Yeni albümü 'Yarım Kalan'ı 7 Mayıs'ta çıkarıyormuş. Sevenlerine duyurulur. 14 Mayıs'ta albüm lansmanı yapılacakmış. Aslında ben Hayal'e Hepsi Grubu'ndan ayrılan Gülçin'i dinlemeya gittim. Gülçin müthiş performans sergiledi. Gülçin'i dinlerken Hepsi Grubu'nun yok olup gitmesini daha iyi anladım. Asıl ses kız da maşallah. Konuşurken, sohbet ederken mahçup tavırlar sergileyen Gülşen sahnede adeta devleşiyor. Gülçin'in daha çok sahneye çıkması gerek.Yeni albüm hazırlıkları da sürüyormuş. Bence en yakın zamanda çıkarmalı.

 

 

 

Hem de müthiş dans ediyor. Sahnelerimizin hem dans eden hem de güzel şarkı söyleyen sanatçılara ihtiyacı var. Malum bizim popçularımız ikisini bir arada yapamıyor. İkisini bir arada yapanı bulmuşken de kaçırmamak gerek. Gülçin bence geleceğin starı gerçekten. İyi bir albüm, iyi bir PR çalışmasıyla uçar gider.

 

 

 

Hayal sonrası Sıraselviler izlenimi

 

 

 

- Tekyön'ün önü tıklım tıklım. Zannedersiniz ki, kapının önünde bedava bir şeyler dağıtıyorlar. Malum ülkemizde bedava dağıtılan şeye hep hücum vardır. İşte aynen onun gibi önü kalabalık. Üstelik tek bir kadın yok. Olmaması da çok normal.

 

 

 

Çünkü artık gay kulüp olan Tekyön'e kadın almıyorlar. Bu arada Avrupa'dan çok fazla turist sırf Tekyön ve Love'da eğlenmek için ülkemize geliyor.

 

 

 

- Kiki önü tıklım tıklım. Çünkü içerisi o kadar kalabalıkmış içeriye alamıyorlar. Saatime baktım 02.00'yi gösteriyor. Kapının önünde kaldırımda oturan bir kadın "Ben ne yapıp edip içeriye girmeye çalışacağım. Yeter artık biraz içerden insan çıkarıp bizi alsınlar" diye bağırıyordu. İnanın atmıyorum gerçekten içeriye girmeye çalışan ciddi bir yoğunluk vardı.

 

 

 

Kapı önü raconu

 

 

 

- Kapının önünde korumalar etten duvar olmuşsa "İçerisi dolu alamayız" izlenimi veriyorlarsa bilir ki, o dükkân çok kısa süre sonra popüler olacaktır.

 

 

 

- Bir mekânda her gittiğinizde ünlü görüyorsanız işletmecisi o dükkânı patlatmak için uğraşıyordur.

 

 

 

- Yeni açılan bir mekâna girmek istiyorsanız kapının önündeki korumalarla arkadaş olmanızda fayda var.

 

 

 

- Eğer ünlü bir gece kulübüne gidiyorsanız iyi bir otomobilinizin olması şart. Ve tabii üstünüzün başınızın derli toplu olması da. Cebinizdeki parayla o an kimse ilgilenmiyor. Otomobiliniz fiyakalı olsun yeter.

 

 

 

- "Birine bakıp çıkacaktım", "İçerde arkadaşlarım var" gibi sözler kesmiyorsa zorlamayın. İçeriye giremezsiniz.

 

- Hesabı siz değil yanınızdaki bir arkadaşınız ödemiş ama buna rağmen garson koşarak sizin arkanızdan gelip "Hesap ödemediniz" diyor ve kapıdaki korumalara sizi bırakmamasını söylüyorsa bir daha o mekâna gitmeyin. Hatta önünden bile geçmeyin.

 

 

 

Bir mekânın iyi olduğunu

 

 

 

- Yapılan servisten.

 

 

 

- Müşteri kalitesinden.

 

 

 

- İçkiniz bittiği anda garsonun gelip "Tazeleyelim mi?" demesinden.

 

 

 

- Kapıda kibar davranılmasından.

 

 

 

- Mekânın özellikle de tuvaletlerin temiz olmasından.

 

 

 

- Barın derli toplu olmasından.

 

 

 

- İşletmecisinin ve çalışanlarının değişmemesinden anlarsınız.

 

 

 

Cumartesi gecesi Cannes

 

 

 

Cuma gecesi İstanbul turundan ve iki saatlik kısa bir uykudan sonra düştüm Cannes yollarına. Geçtiğimiz sene festival zamanı geldiğim Cannes şu aralar pek sessiz sakin. Çünkü bir ay sonra yapılacak festivale hazırlanıyor. Anlayacağınız 15 Mayıs'tan sonra buralarda iğne atsanız yere düşmez. Sabah erkenden geldiğim için gündüzü de dolu dolu yaşadığım Cannes herkes kendini lüks mağazalarda alışverişe vermiş. Ve o kadar çok Türk ile karşılaştım ki anlatamam. Hepsi de alışverişin altını üstünü getiriyorlardı. Henüz indirimde başlamamış ama yine de tıklım tıklımdı her mağaza. Salıya kadar hızlandırılmış bir tur yapacağım. Çarşamba gününe daha detaylı anlatacağım ama kısa bir özet geçmem gerekirse şık giyimli kadınlar ve erkekler yemek sonrası soluğu casino'larda alıyorlar. Eğlence ise bizdeki gibi değil. Yani herkes dans ediyor ve eğleniyor. Kulüplerde hiç kimsenin elinde cep telefonu yok anlayacağınız.

 

 

 

Siz uyurken

 

 

 

- CENTO Per Cento 00.30 iki turist kadın pizza yiyip içkilerini yudumluyorlar. Ancak o anda yoldan ve müziğin sesi sonuna kadar açık olan arabaları gördükçe dehşete kapıldılar. Yüzlerinden bu çok anlaşılıyordu.

 

 

 

- LOVE 05.00 tuvalette iki kadın kendi aralarında tartışıyor. Malum konu erkek konusu. Kızlardan birisi "Bana bak sevgilimden uzak dur yoksa saçını başını yolarım" diyor. Diğer kız ise "Ne sevgilisi be daha bugün tanıştınız" diye laf söylüyor. Kavga sonuna yetişemedim. Çünkü o an kendimi tuvaletten dışarıya attım.