X

Bizim en iyi yaptığımız şey tüketmektir. İşte bakın sonunda Hürrem Sultan, Meryem Uzerli'yi de tükettik. Daha kimleri tüketmedik ki. Biz biliyorsunuz heykel diker sonra da yok ederiz. Bayılırız tüketmeye. Şöyle bir sokak araştırması yaptım da hiç kimse "Aman kız şımardı bak gördün mü gitti" demiyor. Herkes "Meryem çok haklı ben olsam asla gelmem" diyor. Yani bu işle alakalı alakasız herkes bunu söylüyorsa yapımcıların oturup bir değil bin kere düşünmesi gerekiyor.

Cuma - Cumartesi - Pazar İstanbul

 

 

 

Cuma saatler gece yarısını gösterdiğinde düştük sokaklara.

Cihangir ile başlayan yolculuk, Asmalımescit, Galata, Tepebaşı olarak devam etti. Malum havalar ısındı. Artık herkes sokaklarda olmak istiyor. Ama havalandırması iyi olan mekanlar hala tıklım tıklım. Trafik cuma gecesi sıkışıktı ama cumartesi gecesi sadece sahil bölümü sıkışıktı. Ve trafikten şikayet eden, köşeleri tutmuş müşteri bekleyen taksici beylere hala kimse ses edemiyor. Her şey çok çabuk yasaklanıyor ama trafikte taksici beyler istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. Cuma gecesi yine gideceği beğenmeyen bir taksici yüzünden keyifsiz bitse de cumartesi keyifli başladı.

 

 

 

Arnavutköy Balıkçıları tıklım tıklımdı. Öyle ki, Cankurtaran Sabahattin'de bile yer yoktu. Etiler'de yol bolunca tüm kahveciler hatta ve hatta mekanlar kalabalıktı.

 

 

 

Gece benim için Şok Soğuk partisi ile başladı. Radyocu Yasemin Şefik çaldı, ben de ona eşlik ettim. Hem eğlendik, hem eğlendirdik. Yeşim Salkım ve eşi de eğlenenler arasındaydı.

 

 

 

Kızı Gizem yurt dışından yurda dönmüş, Müjdat Gezen Tiyatro Okulu'nda eğitimine devam ediyormuş. O gün de Gizem'in oyunundan gelmişler. Bu arada ilk benden duyun. Yeşim Salkım ve kızını çok yakında bir tiyatro sahnesinde izleyeceğiz sanırım. Ana-kız güzel bir projeye hazırlanıyor.

 

 

 

Şok Soğuk sonrasında Bebek'ten tekneyle Sortie'ye geçtik. Malum cumartesi trafiğine takılmayalım istedik ama çıkışta yakalandık.

 

 

 

Saatler 04.00'ü gösterdiği sırada memlekette bol taksi vardı ama yoktu. Çünkü beyefendiler yer beğenmiyor. "Nereye gidiyorsunuz" diye başlayan sözler "İş yok para kazanamadık" ile devam ediyor. E saatlerce köşeleri tutarsan kazanamazsın tabii. Bir de trafiği karıştırıyorsunuz. Bu taksiler yüzünden gerçekten evden çıkmama kararı alacağım. Çünkü maşallah yaşattıkları hiç az buz şey değil. Zaten saatler gece yarısını geçtikten sonra Taksim Meydanı'na girmeyin. Çünkü bir yığın taksi çöplüğüyle karşılaşıyorsunuz. Taksilerle sırf benim değil herkesin derdi var.

 

 

 

Ve sanırım bu dert bitmeyecek.

 

 

 

Bu arada dün eğlenceseverler Sortie Beach'te noktaladı haftayı.

 

 

 

Bundan böyle pazar günleri giyin şortunuzu, parmak arası terliğinizi, takın gözlüğünüzü eğlenceyi tamamlayın.

 

Pazartesiye boğaz havası alarak girin derim. Ve son olarak bu hafta sonu her masada, her kulüpte, her bar da, her yer de alkol yasakları konuşuluyordu. Ve en çok, "Canım daha çok içmek istiyor" cümlesini duydum bu hafta. Enteresan değil mi?

 

 

 

'Ben hamile değilim'

 

 

 

Cuma akşam sokaklardayız dedim ya işte tam Cihangir'den Beyoğlu'na çıkarken Cezayir'in önünden yürüyoruz. Bir kız "Ben hamile değilim!" diye bağırıyor. Karşısındaki çocuk da gülüyor.

 

Meğer olay şöyle gelişmiş. Çocuk arkadaşlarına kızın hamile olduğunu söylemiş. Kız da arkadaşlarına tek tek "hamile değilim"

 

demiş ama nafile. Kimse oralı olmayınca mekanda DJ kabininde bulunan mikrofonu eline alıp "Ben hamile değilim!" diye bağırmış.

 

 

 

Siz uyurken

 

 

 

- Sortie 03.30 bir kız lavobaya kapanmış hem ağlıyor, hem kusuyor. Hayır onu da bırakın bir arkadaşı da gelip kızı alıp yardım etmiyor. Arkadaşları oturmuş kızı izliyor. Hatta ben "Neden yardım etmiyorsunuz?" dedim. Bana "Kendi halledecek bu sorunu" dediler. Bana da "Sen de karışma" dercesine baktılar.

 

 

 

- Bebek 00.00 dondurma kuyruğunda bir kız "Yeter artık sıkma beni. Bırak yiyeceğim" diye sevgilisine söyleniyor. Sevgilisi de "Kilo aldım diye sen dırdırlanıyorsun bana ne ye!" diye söylenmeye devam ediyor.

 

 

 

- Bebek Parkı 02.00 tekneden inmeye çalışan bir kalabalık gözüme çarptı. Kız teknede elinde tuttuğu topuklu ayakkabısını arkadaşı yardımıyla giydi ve bağırarak "Hadi nereye gidiyoruz" dedi. Belli ki, karşı kıyıdan bir ev partisinden geliyor. Ama ona yetmemiş.