X

Eylül ayında, Yılmaz Erdoğan'ın İstanbul Komedi Festivali'nde tek kişilik bir oyunla sahneye döneceğini yazmıştım. İşte önceki gün, o oyunu izlemek için Uniq Hall'daydık. Festivalin kapanışını yapmak üzere 12 yıl aradan sonra sahneye çıkan Yılmaz Erdoğan, ‘Münaşaka' adını verdiği yeni oyunuyla izleyiciyi gülmekten kırdı geçirdi. ‘Cebimde Kelimeler'de sahne dekoru olarak daktilo kullanan Erdoğan, bu kez ‘dizüstü bilgisayar'ı tercih etmişti.

 

 

 

MALZEMESİ KENDİSİ

 

 

 

Tahmin edersiniz ki, esprilerin büyük bölümü akıllı telefonlar, sosyal medya ilişkileri ve selfie üzerineydi. 1100 kişilik salonu kahkahaya boğan ve mesajlarda ‘emoji' kullanırken insanı iki kere düşünmeye sevk eden Yılmaz Erdoğan, vejetaryen olmayı seçmesinden psikoloğa gidişine, bahçesinde yetiştirdiği otların faydalarından yaşadığı kalp krizi riskine kadar her konuyu mizahına malzeme yapmış. Erdoğan'ın, Russell Crowe ve Monica Bellucci ile çektiği filmlerin kamera arkasında yaşadıkları da gösterinin ana malzemeleri arasında.

 

 

 

BÖLMEYE KIYAMADIK

 

 

 

Özetle, aradan geçen 12 yılın ardından, 1100 kişi gözlerimizden yaş gelene kadar güldüğümüz, alkışlarla bile olsa cümlelerini bölmeye kıyamadığımız, hayli samimi bir Yılmaz Erdoğan izledik sahnede. Erdoğan'ın ara ara esprilerin sırasını unutması ve not aldığı kağıtlardan kopya çekmesi her ne kadar gösterinin bir parçası sanılsa da aslında seyirciden çok daha heyecanlıydı ilk oyununda.

 

 

 

Ne mutlu ki 12 yıl sonra eskimiş, modası geçmiş, çağdan kopmuş biri değil, tam aksine, yenilenmiş bir sanatçı vardı karşımızda. Oyundan hemen sonra BKM'nin düzenlediği İstanbul Komedi Festivali'nin kapanış partisinde yan yana geldiğimiz Yılmaz Erdoğan'a, "Bir daha oynayacağım deseniz, hepimiz koşarak salona geri döneriz" dedim. Erdoğan da "Bir daha oyna deseniz, ben de koşarak salona dönerim" dedi ve müjdeyi verdi: "Sadece bu festivalde kalmayacak. 1 Aralık'ta ‘Münaşaka'yı sahnelemeye başlıyorum."

 

 

 

Gece yarısına kadar ne yapıyorsunuz?

 

 

 

İstanbul'da gece kulübü markası yaratmanın başlangıç noktası, 2000'ler, Reina ve Laila. Mehmet Koçarslan-Ali Ünal ikilisinin Reina'sı her yıl daha da güçlenerek yoluna devam ederken, Şefik Öztek'in Laila'sı birkaç yıl içinde şubeleriyle birlikte kapandı; geride sadece bir döneme ‘kaliteli ve sosyetik eğlence mekânı' olarak damgasını vuran ismi kaldı. Şefik Öztek yıllar sonra Laila'yı diriltmeye karar verdi ve önceki hafta Suadiye Oteli'nin altında kulübü yeniden açtı.

 

 

 

TÜRKÇE ÇALIYOR

 

 

 

Şimdilik sadece cuma ve cumartesi hizmet veren Laila'ya gittim. Yine çok özenilerek hazırlanmış bir dekor, yine Şefik Öztek titizliği ile işletilen bir kulüp gördüm. Değişen tek şey, müziği olmuş. Öztek artık gece hayatında ya canlı müziğin ya da Türkçe müziğin dinlendiğini o yüzden böyle bir değişikliğe gittiğini ve ağırlığı Türkçe müziğe verdiğini söyledi. Yaş ortalamasının 20-45 arasında değiştiği yeni Laila, özellikle Anadolu yakasında oturanlar için iyi bir alternatif olmuş. Beni hayrete düşürense, 23.00'te bomboş olan kulübün saatler gece yarısını gösterdiğinde iğne atsan yere düşmez kıvama gelmesiydi... Gerçekten çok merak ediyorum, bu kadar insan o saate kadar nerede, ne yapıyor?