Esin Övet dün köşesinde, ‘gençler artık yeni müzikleri' dinliyor diye yazmış. Birkaç tane de gençlerin sevdiği şarkı ve şarkıcı ismi belirtmiş, daha önce hiç duymadığım... İnsan yaş aldıkça, hayatı yaşayışı da, anlayışı da değişiyor. Ben kitaplarda satırların altını çize çize okuyanlardanım. 20'li yaşlarıma gelmeden bitirdiğim bütün klasikleri şimdi yeniden okuyorum mesela. Her bir cümlede hayrete düşüyorum, daha önce hiç okumamışım gibi... O zaman altını çizdiğim cümlelerle bugün seçtiğim cümleler bile birbirinden farklı. Neden biliyor musunuz? Herkes yaşadığı kadar anlarmış da ondan.
Kitap gibi albüm
Sezen Aksu'nun son albümü ‘Biraz Pop Biraz Sezen' de öyle, kitap gibi işte...
20'li yaşlarımda dinleseydim belki de ‘Hakkımda Konuşmuşsun' şarkısında ne söylediğini duyacak ama anlamayacaktım. "Daha iyi bir insan olunmuyor anlattığında. Susman gerek hatta gerçekten yandığında" mesela... Ne çok konuştuk sevgililerin, eşlerin, komşuların, dostların, arkadaşların, akrabaların ardından zamanında... Kendimizi temize çektik, onu kirlettik sandık. Oysa diyor ki Sezen, "Dargınken sevgililer, erken konuşan kaybeder..."
Hep 'Son dakika'lar içindeyiz
‘Manifesto' şarkısında, toplum olarak en büyük mutsuzluklarımızdan birini dile getirmiş: "Ne gülümseme ne günaydın yok... E tabii üçüncü sayfada olay çok. Haberler hep son dakika şok şok. Yaşamak inadına hemen şimdi." Bir başkası şarkısına ‘Koca Kıçlı' adını verse, "Bu ne ama böyle şarkı mı olur" der, üzerine bir de sinirlenirim ama Sezen, mutsuz evliliğinde, kendinden vazgeçişinde bir kadının ruh halini öyle gerçek tasvir etmiş ki... Neticede konu mutsuzluk olunca hepimiz ilk önce ‘k...' büyütüyoruz. ‘Ey Benim Çocukluğum'da "Bu dünyanın aşk bilgisi bir kara tahta silgisi" cümlesinin altını çizdim. ‘İhanetten Geri Kalan'da ise "Bir hasrettir, bir intikam ihanetten geriye kalan" cümlesini. Bu albümde dinledikçe altı çizilecek cümle çok. Ne güzel, yine beni bana anlattı Sezen...
Ufak at da civcivler yesin
Yılbaşı gecesi Reina'da katliam yapan ‘yaratık' yakalandı. İlk ifadesine göre, yok eylem yapmak için önce Taksim'e gitmiş de yok oradaki güvenlik önlemlerini görünce fikir değiştirmiş de... Reina'nın önünden geçerken görmüş tüm dünyanın tanıdığı bildiği mekânı da, "A burada az güvenlik önlemi var, dur burada yapayım ben eylemimi" demiş de... Sonra kaldığı eve gidip silahını alıp dönmüş de... Hadi oradan be!
Kim inanır senin bu söylediklerine.
10 yıldır hiç yoksa ayda 3-4 kez gittiğim Reina hiç de öyle kapıdan geçerken, dur gireyim denebilecek bir yol üstü mekânı değildir.
Vip kapıyı biliyor ama!
Ben bile çoğu zaman karıştırırım, sağdan mı soldan mı içeri dönülüyordu diye. İki kapısı olan mekânın VIP kapısından gireceksin -ki oradan içeri mesafe daha kısadır- hangi koridondan geçip nereye gideceğini bal gibi bileceksin... Benim bir kez bile görmediğim mutfağın oraya kadar gidecek orada bile ateş edeceksin sonra da önünden geçerken karar verdim diyeceksin.