Daha önce İtalya'nın farklı şehirlerine gitmiş, görmüş ama Roma'yı özel bir an için saklamıştım. Ve o özel gün geldi. İtalya'nın ünlü yapım şirketi Morol'un sahibi arkadaşım Gianluca Geresola'nın doğum günü partisine katılmak için Roma'dayım.
Dünyanın neresine gidersem gideyim ‘İstanbul'u kimselere değişmeyen ben, ilk kez İstanbul'u aldattım çünkü burası şehir değil dev ve çok etkileyici bir açıkhava müzesi.
Filozofların, sanatçıların, mimarların, estetiğin, romantizmin şehrinde çok iyi bir ressamın elinden çıkmış tablonun içinde ya da tarihi bir filmin setinde gibiyim.
Ancak bu büyüleyici atmosferin dışında gerçek hayata dönersek, bakın oralarda neler oluyor...
En kuyruklu seyahat
Dünyanın en işlek havalimanlarıdan Fiumicino-Leonardo Da Vinci'de uçaktan indikten sonra pasaport kontrolünden geçmek için hızlı tren kullanıyorsunuz. Her şey şahane ancak Avrupa Birliği ülkesi vatandaşı olmayanlar için bundan sonrası kabus. Bir saatten fazla pasaport kuyruğu bekledik. Mahşer yeri gibiydi!
Vatikan Müzesi'ni görmek için kuyrukta bekleme süremizin ortalama 4 saat olduğunu öğrenince müzeyi görmekten vazgeçtik.
Restorandan konsere, müzeden sergiye burada iyi bir şey yapmak istiyorsan mutlaka kuyruğa girmen gerektiğini öğrendik.
Dünya jet set'i burada
Antik Roma'nın ölüm arenası Kolezyum'da zaman zaman gösteri ya da konsere izin veriliyor. Ben oradayken dünya jet sosyetesinin katılımıyla Andre Bocelli konseri vardı. Konserin adı ‘Celebrity Fight Night' yani ünlülerin dövüş gecesi. Eh sahneye Andre Bocelli, Elton John, Steven Tyler ve David Foster çıkarsa konserin adının da ünlülerin dövüşü olması normal.
5 Eylül'de New York'tan kalkan özel uçaklarla Roma'ya gelen dünya jet seti 11 Eylül'e kadar Roma'da Cumhurbaşkanı Sergio Matterella ile buluşmaktan tutun da Fendi'de çanta tasarlamaya kadar eşsiz bir programla ağırlandılar. Andre Bocelli Vakfı'nın desteğiyle düzenlenen bu organizasyonun geliri yardıma muhtaç çocuklara aktarıldı.
Tuhaf geldi
30 yaş ve üstü insanların sosyal medya olarak sadece Facebook kullanmaları, WhatsApp'larının bile olmaması tüm sesli aramalarını Facebook üzerinden gerçekleştirmeleri çok acayip değil mi?
Düdük sesi her yerde
Tarihi yapıların önünde en sık duyduğun ses, düdük. Her sene milyonlarca turisti ağırlayan Roma'nın belediye polisleri var ve elindeki dondurmayla Aşk Çeşmesi'ne yaklaşmayı, içtiğin suyun şişesini İspanyol Merdivenleri'nde bırakmayı, çöpünü yere atmayı ya da yasak olan alanlara girmeyi aklından bile geçiremiyorsun.
Kimseye göz yummuyor, düdükleriyle ikaz ediyor eğer elinde herhangi bir yiyecek, içecek varsa seni hemen alanın dışına çıkarıyorlar.
Onca turiste rağmen şehrin tertemiz olmasında etkileri çok büyük. Yaşadığın şehre saygı ve sevgi bu. Ben de böyle bir İstanbul hayal ediyorum ancak bırak halkı, kendi çöpünü otomobilinin camından sokağa atan polislerin var olduğu İstanbul'da maalesef böyle bir düzen beklemek mümkün değil...
Yağmur yağdı hayat felç
İSTANBUL'DA şiddetli yağmur yağdığında yaşadıklarımızı hepimiz biliyoruz. Ancak Roma'da da durum farklı değil. Eski şehirlerin tamamı aynı altyapı sorunun yaşıyor galiba. Bir saatlik şiddetli sağanağın ardından otoyoldaki tünellerin suyla dolduğunu ve otomobillerin yolda kaldığını görünce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne çok mu haksızlık ediyoruz acaba diye düşünmeden edemedim. (Pek tabii orada sokakta kalan yayalar, işine yüzerek gitmeye çalışanlar, üstgeçitlerde mahsur kalanlar filan yoktu. Yayalar için hayat normal akışında ve hayli ıslak olarak devam etti.)