X

“Siz insanların aklının almayacağı şeyler gördüm. Orion’un yamaçlarında yanan hücum gemileri, Tannhauser geçidinin yakınında karanlıkta parıldayan C-ışınlarını seyrettim. Tüm o anlar zamanla kaybolacaklar, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi. Ölmek... zamanı...” İnsanlar tarafından yaratılan, uzak bir gezegende köle gibi çalıştırıldıkları için ‘isyan’ edip dünyaya gelen 6 ‘andorid’den Roy Batty, kendilerini avlamakla görevli ‘Bıçak Koşucusu’ polis Deckard’ı ölümün kıyısından alıp yukarıdaki ‘insanın’ içine işleyen dokunaklı ‘tiradı’nı attıktan sonra ölür! (Ya da pili biter, bilemedim.) Philip K. Dick’in ‘Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?’ romanından uyarlanan sinema tarihinin efsane filmi ‘Blade Runner’da olayların yaşandığı, ‘android’lerin “Benim de hislerim var, ben de hayatı seviyorum... Sen yaratıcınla tanıştın mı, ben tanıştım” diye felsefe yaparak ortalıkta dolaştığı tarih 2019! Günümüzün ‘çılgın dâhileri’ Elon Musk ile Mark Zuckerberg’in ‘yapay zekâ’ kavgasını okurken, bir yandan da 2 yıl sonra evdeki mutfak robotu “Soğan doğramaktan nefret ediyorum” diye bana başkaldırırsa ne yapacağımı ‘Siri’ye sorarım artık diye düşünüyordum.

 

 

 

KEMAL SUNAL’IN ROBOTU!

 

 

 

Musk, insanların henüz yapay zekânın ne kadar büyük bir problem olabileceğini anlamadığını söylüyor. ‘Ex Machina’ filmindeki ‘fıstık robot’ Ava gibi zıvanadan çıkabileceklerinden endişe ediyor: “Yapay zekâ konusunda ciddi gelişmeler olması için uzun yıllar geçmeli. Robotlar sokaklarda insanları öldürmeye başlayınca iş işten geçecek” diyor. Musk’ın dedikleri gerçekleşirse ‘I, Robot’ta katil robot Sonny’yi kovalayan dedektif Spooner’lara ihtiyacımız olacak demektir. Zuckerberg ise ‘yapay zekâ’ konusunda en az ‘Japon İşi’ robotu Fatma Girik’le mutlu mesut yaşayan Kemal Sunal kadar iyimser! Gelecekte inşa etmek istedikleri dünyada yapay zekânın önemli bir faktör olduğunu belirtip Musk’ın kıyamet senaryolarıyla insanları korkuttuğunu söylüyor. Musk, Zuckerberg’in iyimserliğini pek ‘like’lamıyor! “Mark’ın yapay zekâ konusunu anlama kapasitesi sınırlı” diye son derece ‘insani’ bir açıklama yaptı!

 

 

 

‘BİZİM GİBİ DÜŞÜNÜRLERSE’,

 

 

 

Bu tartışmanın alevlendiği şu günlerde BBC’de nefis bir belgesel başladı: ‘Hyper Evolution: Rise of the Robots’. Manchester Üniversitesi’nden ‘bir robot destekçisi’ olan Prof. Danielle George ve Anglia Ruskin Üniversitesi’nden ‘anti robotçu’ biyolog Dr. Ben Garrod, robotların yükselişinin insanlığın ilerleyişini artıracağını mı yoksa tehdit mi edeceğini araştırıyor. Prof. George ‘tüm iyimserliğiyle’ robot araştırmaları yapan önemli merkezlere giderken, Dr. Garrod olaya biraz daha ‘karamsar yaklaşıyor! Dr. Garrod, robotların insanlık üstündeki etkisinin devasa olacağını söylüyor: “İnsanlık milyonlarca yılda evrildi. Robotlarsa bir buldozer gibi her şeyi yıka yıka her geçen gün daha da gelişiyorlar. İstilacı bir ‘tür’ gibiler ve biz ne zaman ‘Dur’ diyeceğimizi bilmiyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, en azından fiziksel olarak, birçok iş dalında insanlarla rekabet edebilecekler. Beni korkutan bizim gibi hareket etmeleri veya bize benzemeleri değil; bizim gibi düşünmeye başladıklarında ne olacağı?”

 

 

 

‘KARA KUTU TAKALIM!’

 

 

 

Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları, robotların ‘Terminatör’ filmlerinde olduğu gibi ‘2029’da dünyayı ele geçirip insan direnişçilerin liderini öldürmek için geçmişe robot’ göndermeleri benzeri bir durumla karşı karşıya kalmamak için bir öneri ortaya atmış: “Robotlara uçaklardaki gibi kara kutu takılsın!” Uzmanlar bu kara kutuların robotların ‘ahlaki’ davranışlarını kaydedeceğini, bir kaza-arızada nelerin yanlış gittiğini analiz etmelerine yardımcı olacağını söylüyor. Bilim insanlarını endişelendiren robotların kendi dünyayı algılayış biçimlerini geliştirip bir ‘bilinç’ oluşturmaları... Bu gerçekleşirse sonrasında neler olacağı konusunda fikirleri yok! Bana bakmayın, ben tabağı ısıtmadan yemeği ısıtan mikrodalga fırından bile “Bunu nasıl yapabiliyor!” diye tırsıyorum. Bu tartışmalar bana bir tür bilimkurgu filmi gibi geldiğinden bilim insanlarını uyarmak istiyorum: “Maymunları bilinçlendirince neler olduğunu ‘Maymunlar Cehennemi’nde gördük, aman diyorum.”