VEJETARYEN olduğumdan beri eti özlemek bir yana, kokusunu bile hatırlamaz oldum ama iyi bir vegiburger için ömrümü ortaya koyacak kadar delirebiliyorum. İstanbul'da vejetaryen hadisesi için fazla seçenek yok, olanlar da sebzeleri ızgara yapıp hamburger ekmeğinin içine koyuyor ve al sana vegiburger yaptım diyen anne misali sizi kandırmaya çalışıyor. Et yediğim dönemlerde hamburgerlerine bayıldığım Hard Rock Cafe'nin İstanbul şubesinin bir incelik gösterip efsanevi burger'lerinin yanına bir de etsiz burger ekleme olasılığını düşünüp mekâna gittik. İlk iş mönü karıştırıldı ve vegiburger'ler sipariş edildi. Bu sırada duvarlarda bulunan hazine değerindeki hatıra ürünlerine göz gezdirdim tabii. Prince'in ‘Purple Rain' filminde kullandığı altın zincirler, Eminem'in bandanası, Madonna'nın beresi, Rihanna'nın ‘Umbrella' klibinin çekimlerinde kullanılan şemsiyesi derken hatıralar arasında dolanmaya başladım. Elvis Presley'e ait bir sahne kıyafetini ve One Direction üyesi Zayn Malik'in gitarını da içermesi açısından tam bir müze restoran. Ama tabii ki benim en çok ilgimi çeken Micheal Jackson'ın kırmızı ceketi oldu. Biz MJ ile dertleşirken yemekler de geldi ki İstanbul'da yediğim en iyi burger'le karşı karşıya kaldım. Mekânın sahibi Ferhat Ferhangil, Kanyon'daki Carluccio'sun ardından Hard Rock Cafe'de de lezzet konusunu en önde tutmuş. Tam Amerikan kafasında yapılan apple crumble ve krem brule çok iyiydi, tatlı için yer ayırmak lazım.
KAFEDEN MÜZEYE
1971'de Londra'da açılan ilk Hard Rock Cafe çok popüler olduktan sonra The Beatles, The Rolling Stones, Eric Clapton gibi isimlerin yemek yemek ve takılmak için seçtikleri favori mekân haline gelmiş. Eric Clapton'un "Bu masayı çok seviyorum, gitarımı buraya assam her geldiğimde burada oturur muyum" demesi üzerine, Pete Townsshend de kendi gitarını sevdiği masanın yanına asmış ve restorandaki hatıra ürünleri kültürü başlamış. Hard Rock Cafe şimdi de Türk müzisyenlerin müzik aletlerini bünyesine katabilmek için çalışıyor. Ayrıca tüm dünyada milyonlarca dolar satan hediyelik eşyalar bölümünde İstanbul temalı ürünleri görmek çok hoşuma gitti. Kim bilir kaç turistin evinde bu sayede İstanbul reklamı yapılıyor.
Açıkhava kraliçesi
BU cuma Harbiye Açıkhava sahnesinde Hande Yener var. Geçen aydan beri Açıkhava heyecanına giren Hande'nin evini bastım ve hazırlıklara göz attım. Şan hocasıyla nefes temizleme egzersizlerini yapıyor, Hakan Akkaya ile kostüm provaları devam ediyor derken ben de bir köşede önceki sene yapılan konserin DVD'sini izledim. Mastering'i biten konserin kayıtları yakında piyasada olacak. Kaçırdığıma üzüldüğüm görüntüleri izlerken her şeyden önce çok önemli bir şarkıcı izliyor olmak ana gündemimdi. Hani konserin sonuna kadar aynı sesi koruyabilmek her babayiğidin harcı değil. Bu arada biz kahve faslına geçmişken sesi tamamen kapalı olan televizyonun sesi bir anda açılıverdi! Hande ile birbirimize bakıp "Kışkış cinler kışkış" diye yeni şarkısını söylemeye başladık. İyi sıhhatte olsunlar yoklayıverdi bizi iyi mi?
Alternatif bir Sibel Can
SON zamanlarda aldığım haberlerden beni en fazla şaşırtan bu oldu; Sibel Can yeni single kapağını Aytekin Yalçın'la çekiyormuş. Sibel Can bildiğiniz Sibel Can... Aytekin Yalçın ise 23 yaşında olmasına rağmen moda dünyasında çektiği fotoğraflarlarla yıldızını fena halde parlatan genç bir isim. Daha önce Göksel ve Mabel Matiz'in albüm kapakları da ona emanet edilmişti ama tamamen alternatif kafada olan bu fotoğrafçının Sibel Can'a neler yapacağını merak ettim tabii ki. Klasik kafada tanıdığımız Sibel Can'ın alternatif bir isimle çalışması piyasa adına çok sevindirici. Eski çamlar bardak olsun diye bekleyen o kadar çok genç yetenek var ki. Bu arada Tarkan'ın verdiği ‘Bir Parmak Bal' isimli şarkının kapağında Sibel Can mayolu görüntü verecekmiş. Gel de merak etme.