Bu dönemin en popüler tartışması, ‘La La Land'in iyi bir film mi yoksa kötü bir film mi olduğu hakkında. Filmi daha bu hafta sonu izleyenlerden biri olarak tartışmaya biraz geç kaldım aslında. Sözüm tabii ki 7 dalda Altın Küre ile taçlandırılmış bir Hollywood yapımına "Bu olmamış" diyebilenlere. ‘La La Land' kötü bir film değil, sadece siz olayı anlamadınız! Amerikan yapımı çocuk filmlerinin tamamına yakınının müzikal bir bölümü vardır öyle değil mi? İşte bu çocuk şarkılarıyla büyüyen kitle, yetişkinliğinde müzikallerle karşılaştığı zaman sıkılıp patlamıyor tabii. Filmi izleyip beğenmeyen bir sürü insanın yaptığı gibi "Adam merhaba, nasılsın diyecek, onu bile şarkıyla söylüyor" diye gereksiz bir yorumda bulunmuyorlar. Olaydan anlayan bir kimse, müzikalde gayet normal olan bir durumu tuhaf bir şeymiş gibi anlatmıyor. Müzikal kültürünü küçük yaştan itibaren çocuklarına veriyorlar ki sanatsever damarlarından birinde daha kan akışı sağlam olsun. Çocukluğumda izlediğim ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası' ve ‘Devekuşu Kabare'ler işe yaramış, ben filme bayılanlardanım. Oscar'lık mıdır, değil midir o konu tartışılır ama "Ne var ki bu filmde" diye yüksek sesle dile getirmek olaydan hiçbir şey anlamadığınızın işareti. İnsan anlamadığı şeyi eleştirir mi canım? Beğenmeyen erkeklerin Ryan Gossling'in ezici baskısından dolayı filme burun büktüklerini düşünüyorum. Film bittiğinde sevgilisi oyuncuya bakıp hipnoz olan bir Türk erkeğinin bu durumu kabullenmesi biraz güç.




Trump Amerikası




ABD tanımları arasında en sevdiklerimden biridir Özgürlükler Ülkesi. ABD'ye her gidişimde kendimi çok rahat hissetmemi sağlayan şey de bu. Kimse ne karışır, ne laf söyler, herkes kendi hayatına bakar. Birileriyle tanışmak çok kolaydır, adını soyadını ve nereden geldiğini söyleyerek kendini tanıtırsın, muhabbete başlarsın. Herhangi bir önyargı olmadan muhabbetini edersin ve sonrasında herkes yoluna gider. O kadar sene ABD'ye gitmişimdir, İstanbullu olduğumu söyledikten sonra hiçbir zaman inancım hakkında soru sorulduğunu hatırlamam. Ama hafta sonu New York'tan tatil için Türkiye'ye gelen bir arkadaşımdan öğreniyorum ki artık "İstanbul'dan geliyorum" cümlesini kullandığın zaman hemen arkasından gelen soru belliymiş: "Müslüman mısın yani?" Sorunun kötü niyetle sorulduğunu sanmıyorum ama eskiden insanın bireysel huzurunu sağlayan konularda konuşmanın ayıp olduğu ABD'nin, Trump etkisiyle bu değişime uğradığını görmek şaşırttı. Daha ilk aylarda değişim böyleyse, birkaç sene geçince nasıl davranacak acaba özgür dostlarımız? Aslında gidişat gayet normal tabii, ABD muhafazakarlaşınca başa Trump geldi. Gökten inmedi ya adam....




Bitmek bilmeyen tecavüz haberleri




Kendi savaş makinelerimizi, kendi arabamızı yapıyoruz diye övünüyoruz bir süredir. Ülke ekonomisine katkıda bulunacak harika gelişmeler bunlar ama bir yandan da sürekli tecavüz haberleri gelmeye devam ediyor. Ne alakası var diyenler için ülkenin sahip olduğu değerlerin bir bütün olduğunu hatırlatmak lazım. Sen her gün uzaya da çıksan iki aylık bebeklere tecavüz edilen bir ülkenin ferdiysen gözünü kapatamazsın. Ayrıca Van olayında anlaşılacağı üzere anne 15 yaşında olunca çocuğunu koruyamaz! İlkokullara adab-ı muhaşeret kuralları dersi eklensin diyorduk ama bu konu daha önemli. 2 aylık bir çocuğa tecavüz edebilmek ile çocuk katili olmak arasında bir fark yok, biliyorsunuz değil mi? Lütfen bu konularda biraz daha kesin çözümlerde bulunulsun artık. Halk olarak bu haberleri okurken acı çekiyoruz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR