Hayırlı olsun, Aleyna Tilki ilk estetiğini yaptırıp dudaklarını doldurtmuş. 17 yaşında bu işlere başladığına göre 30'unda yüzünün alacağı hali merak ediyorum. Çünkü estetik müdahale tıpkı dövme yaptırmak gibi. Bir kez yaptırdın mı gerisi geliyor, kendini tutamıyorsun. Dudağın istediğin boyuta geldiğinde yüzündeki diğer kusurları aramaya başlıyorsun. Arayan bulur misali bir bakıyorsun artık burnun da hoşuna gitmiyor, o yüzden küçülebilir! ‘Yanaklarım biraz dolmalı mı acaba', ‘Şu kaşlarımı kaldırsam mı' diye düşünürken hop bir bakmışsın yüzün artık senin yüzün değil. Piyasa birbirine benzeyen plastik suratlarla dolu, bunu fark ediyorsunuzdur herhalde. Kadında da erkekte de yoğun bir estetik düşkünlüğü mevcut. Eskiden insanlar sadece botoks uygulattığı için etrafımız şaşkın suratlı hanımlarla doluydu. Şimdi devreye dolgular ve birçok bakım iğnesi girince herkeste yeni uyanmış şiş bir görüntü oluşmaya başladı. Konunun uzmanlarının erken yaşta estetiğe başlayan çocuklar için söylediklerinden hiç bahsetmiyorum. Bu konuda uzman görüşü almak biraz gereksiz oluyor. Hadi burnu alay konusudur çocuğuna kıyamaz estetik yaptırmasına izin verirsin de o yaştaki oturmamış bir surata müdahale edilmesine izin vermek bana biraz fazla geldi. Sürekli "Ben şöyleyim ben böyleyim" diye ortalarda dolaşan bir kız çocuğu 10 sene sonra Barbie'lere benzemek istediği için yaklaşık 100 tane ameliyat geçirenlere benzemesin de.




Bu sefer Çay Festivali




Yıllardır gayet başarılı geçen kahve festivaline sahibiz, herhalde daha büyük bir kesimin içtiği çayın festivali daha eski olmalı diye düşünerek gittiğim Çay Festivali'nin ilkine tanıklık etmişim. Mekân olarak kullanılan Haydarpaşa Garı, standlar aracılığıyla bir başka vizyona kavuşturulmuş, Doğadan'ın ana sponsor olduğu Çay Festivali'ne ortam sağlamıştı. Çay hastaları için düzenlenmesini beklediğim festival, ağırlıklı siyah çay tüketicisi için yapılmıştı sanki. Ya da bilmiyorum, katılan firmalar siyah çay daha çok satıldığı için onları ön plana çıkarmış olabilir tabii. Bir ara Ayşe Tolga çıktı sahneye. İyi yaşama sahip olabilmenin detaylarını anlattı bir saat boyunca. Bitki ve meyve çaylarının hayatımızdaki yerinden bahsetti. Sonra workshop çalışmalarında çay ustası Yuchi Pirim'in Oolong üzerine anlatımlarını dinledim, biraz eğitildim. Biraz sakin geçen festivalin gelecek bölümü bakalım nasıl olacak.




Son keşifler




*Sosyal medyada takip edip tırnaklarımı yediğim bütün siyasi haber kanallarını takibi bıraktım. Şu an hayatım hayvan videoları ve yemek tariflerine odaklı.




*Çocukluğu antibiyotikle geçmiş nesilin üyesi olarak ‘İlaçsız Yaşam' kitabını görünce hemen atladım. Dr Ümit Aktaş bağışıklığı güçlendirip ilaç mahkumu olmamak için beslenme önerilerinde bulunmuş.






*Mary J Blige, yeni albümü ‘Strength of a Woman'ı piyasaya sürdü. Albüm Kanye West destekli ‘Love Yourself'le biraz popüler başlasa da geri kalanı klasik soul ve R&B şarkılarından oluşuyor.




Yasaksa yasak




MADO, asıl amacının dışındaki vukuatlarıyla gündeme gelmeye devam ediyor. Son olarak bahçesine köpeklerin girmesini yasaklamış, bu yüzden sosyal medya ahalisinin linç kampanyasından payını aldı. Tamam köpekler canımız, bir tanemiz ama bir yere de girmeyiversinler. Köpek besleyenlerin bunu sorun ettiğini düşünmüyorum, bu daha çok yasaklarla sorunu olanların kızgın ifadeleri. Köpek besleyen bir insanın Mado'yla işi olmaz zaten, gider kendine uygun kafelerde takılır. "Yemek yediğim yerde kedinin köpeğin ne işi var canım" buyuran, gerektiğinde kovmak için kedilerin üzerine su fışkırtılmasını sağlayan zihniyet yasaklı yerlerde gününü geçirebilir. Bence pekala bu tip insanların bir arada yemek yemesinde sorun yok. Hayvan seven bir sürü mekân var nasıl olsa...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR