Son dönemin hızla popülerleşen isimlerinden biri Kaan Sekban.
Beyaz yakalı bir ofis çalışanıyken kafayı kırıp o hayatı elinin tersiyle ittiği yetmiyormuş gibi bir de üzerine “Tebrikler Kovuldunuz” diye süper eğlenceli bir kitap yazarak yaşadıklarıyla dalgasını geçiyor.
Fakat onu geniş kitlelere ulaştıran sosyal medyadan yatay geçiş yaptığı stand-up sahnesi.
Gösterisine giderken tek bir dileğim var o da umarım yeteri kadar ruh hastası çıkar.
Sonuçta sahnedekinin biraz aklını kaçırmış olanı makbul.
Normal bir arayışta olsak evde oturup o gecenin talihli dizisi ile vakit geçireceğiz.
Evden çıkıp bir sahne gösterisi için saatlerimizi gözden çıkardıysak hakkımızı almamız gerekiyor.
HİKAYELERE İKNA OLDUM
Oyunu boyunca kariyerinde başına gelen aksilikleri anlatarak içinizden "Vay be neler yaşamış ama sonu iyi olmuş" diyerek kendinize gaz vermenizi sağlıyor.
İş hayatı boyunca karşılaştığı tirajikomik hikayelere tamamen ikna oldum, çünkü onun hakkında yazmaya karar verdiğim hafta Habertürk’ün yazılı basın hayatına son verdiği hafta olacağını ikimizde bilmiyorduk.
Hakkında bir yazı hazırlamıştım ama basılması kısmet olmadı! Bu konuyla sonradan bir hayli dalga geçsek de bu kadar da denk gelebilir mi diye düşünmekten alamadık kendimizi.
İNANDIRICILIĞI YÜKSEK
Kaan Sekban fazlasıyla sahici.
Dert yanıyor aslında, tamam düzen böyle de neden böyle sorusunu soruyor (ve kendinize sorduruyor) defalarca.
Şahsına münhasır bir anlatıcı.
Gösterisinin sonunda bir tık ileri gidip, "Haydi şimdi herkes yanındakini sevgiyle kucaklıyor" dese dönüp yanımızdakini kucaklayacağız. İnandırıcılık derecesi yüksek.
Hikayelerinden hep bir umut aşılaması da ekstra hoşuma gitti.
"Hayat zaten ağır, bir de dram çekemem" diyenlerdenseniz gösterisi size göre.
Baba parasıyla Cihangir’de oturup hayatta amaç olarak sakal bakımını gören, ofis hayatı olmamış bir hipstersanız olaya biraz Fransız kalmanız muhtemel.
Ama ucundan kıyısından bir ofis yaşantınız olduysa Kaan Sekban ile fazla fazla eğlenirsiniz.
New York gösterisinden döndüğü gibi Trabzon Hatay, Kayseri, Konya, Antalya turnesine çıkan Kaan Sekban, 28 Ekim’de Londra ve 25 Kasım’da Amsterdam’da olacak.
Bir yerde yakalayın…
90’lar geri gelse
4 Kasım’a kadar Zorlu PSM sahnesinde gösterilecek olan Ghost Müzikalini’ni izlerken aklımdan sürekli bu dilek geçiyordu; 90’lar geri gelse! Öyle ya, her şey ne güzeldi o dönem.
Müzik de sinema da gündelik hayatımız da bu kadar yozlaşmamıştı.
Bir müzikali izliyorum ama diğer yandan 90’ları aramaktan alıkoyamıyordum kendimi.
Filmle neredeyse birebir hazırlanan sahneler sayesinde anıları güzel bir şekilde tazeledik.
Ghost benim favori filmlerimden olmasa bile müzikal haline bayıldım doğrusu.
2011 yılında Manchester Opera House’da prömiyerini yapan müzikal sonrasında Londra West End’de gösterilmeye başlamış.
Ve pek de eskimeden İstanbul’a gelmiş olması sevindirici.
Müthiş aşk hikayesini sinemada izleyip ağlayanlardansanız müzikalde de aynı etkiyi yaşamanız muhtemel.
Çünkü bu sefer sadece filmi hatırlamış olmuyorsunuz, 90’lar da bir film şeridi gibi geçiyor gözünüzden.
Uzun yaşamanın zorlayıcı formülü!
Bu ara yükselişte olan kitaplardan biri de Japonların uzun ve mutlu yaşam formüllerini anlatan Ikigai.
Çok konuşuluyor, kesinlikle göz atmalıyım mantığıyla yaklaştığım kitapta Okinawa’ya gidip yaşları 100’ün üzerinde olan insanlarla röportaj yapmışlar.
Bu röportajların sonucunda uzun yaşamanın sırrı olarak 5 ayrı kural 5 ayrı yöntem ortaya koyulmuş.
Acele etmeden yaşayın, iyi arkadaşlıklar edinin gibi şıklardan oluşan listenin birinci formülü; Endişelenmeyin! Uzun ömrün sırrı endişelenmemekmiş.
"Yüreğinizi genç tutmak, yaşlanmasına izin vermemektir” diye de eklemişler.
Kaygıdan uzaklaşmanın en güzel yolu ise çıkıp insanlara merhaba demekmiş.
Yani demek istiyorlar ki çevrenizle iyi geçinin.
Ama önünüze çıkan herkese merhaba demekle endişelenmemek arasındaki bağı kuramadım şahsen.
Bir de, önümüze çıkan herkese selam vermek için yanlış ülkedeyiz sanırım.
Aynı şirket çalışanları asansörde birbirine selam vermiyor, biz yoldan geçene mi merhaba diyeceğiz, o iş biraz yaş.