X

Eğlenceli bir aile yemeğinde birbirinden sevimli yeğenlerimle oynarken bir yandan da kuzenlerime soruyorum; şekerli ve boyalı şeylerden çocuklarını nasıl uzakta tutabiliyorlar? "Bizim zamanımızda bunlar yoktu" muhabbetinden çok hoşlanmam, insan kendini yaşlı hissediyor ama konu beslenme olunca bir başka.

Sonuçta tükettiği margarinin, şekerli içeceğin haddi hesabı olmayan bir neslin çocuğuyum. Ama şimdiki nesil şanslı, onların Karatay’ları, Dr. Oz’ları var ve tüketecekleri şeyin içeriğini bilerek büyüyorlar. Yine de yer gök rengarenk paketleriyle ortada dolanan zararlı yiyeceklerin reklamlarıyla dolu! Çocukları bu saldırıdan korumak şart.

Gelişim bu şekilde ama bu zararlı yiyeceklerin yol açtığı hasarları önemsemeyenler de varmış; mesela çocuk doktorları! 5 yaşındaki yeğenim Toprak ne zaman doktor muayenehanesine gitse kontrol biter bitmez kocaman boyalı bir şekere sahip oluyormuş.

Hem de doktor tarafından eline tutuşturulan bir şekere! Günümüz anne babaları çocukları şekere bulaşmasın diye elinden geleni yaparken çocuk doktorlarının hala bu eski sisteme bağlı olmalarına şaşırdım.

EN SİNİR OLUNAN TİP

Bir diğer yeğenim Güneş, babası ile bir restorana gittiği zaman söyledikleri yemeğin yanında mekan sahibinin kendisine ikram ettiği gazlı içecekle göz göze geliyormuş. Mekan sahibinin “Al yeğenim bu da benden olsun” diye koca içeceği masanın ortasına bırakması aile kurallarının bozulmasına sebep oluyor tabii.

Öğrendiğim kadarıyla ailelerin en sinir olduğu tip de “Nasıl olsa tadını öğrenmeyecek mi canım” diyerek her zararlı şeyi çocuklara verenler. Evladım yok ama olsa hayatımı bu tiplerle savaşmaya harcardım herhalde. Nereden tutsan elinde kalan bir durum.

Demek ki ne yapıyoruz, artık çocuklu arkadaşlarımızın beslenme politikalarına saygı gösteriyoruz. Kendimiz için de bu gerçekliği Kabul etsek iyi olur tabii ama hadi kendinizi yakıyorsunuz bari küçük arkadaşlarım yanmasın.

‘Gerçek’ bir aldatma

Önceki sezonlardan hatırlayacağınız Yoldan Çıkan Oyun ve Damdaki Kemancı oyunlarını hazırlayan Zorlu PSM ve Talimhane Tiyatrosu yeni döneme “Gerçek” ile başladı.

Birçok dile çevrilen oyunun yazarı Florian Zeller, The Guardian tarafından “çağımızın en heyecan verici oyun yazarı” olarak nitelendirdiğini öğrenince galaya gittim.

Aldatma işinde oldukça profesyonel olan çiftlerin hikayesinin anlatıldığı oyunun kahramanı Levent Üzümcü. Üzümcü’yü önceki sezon Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda izlemiştim fakat senaryonun karışıklığı oyunun tamamından zevk almamı engellemişti.

Gerçek’teki Levent Üzümcü ise bir başka; tiyatroculuğunun doruğunda, sanki otoyolda Ferrari kullanır gibi rahat bir şekilde oynuyor oyununu.

Onun bu rahatlığı oyunun ilk yarısında rol arkadaşı Özge Özder’i gölgede bıraksa da ilerleyen dakikalar da Özge’yi tiyatro sahnesinden izlemek keyifli bir hal aldı. Tüm karizmasıyla Kubilay Tunçer ve konu komediyse işin altından başarıyla kalkan Neslihan Zeldan oyunu ilginçleştiren isimler.

12-13 Aralık’ta yeninden gösterimi yapılacak oyunda en çok aldatanlar gülecektir şüphesiz. Hatta aldattıkları sevgilileri ile bu oyuna gidip kendi hallerine, sevgililerini nasıl kandırdıklarına katıla katıla gülebilirler. Aldatan insandan her şey beklenir valla.

Süperstar şef İstanbul’da

İstanbul’daki restoranlar yabancı şefleri ağırlamaya devam ederken Spago, süperstar şef denilebilecek Tetsu Yahagi’yi 10 Aralık’a kadar konuk ediyor.

Beverly Hills Pop Up Tadım menüsünü oluşturan şef, İstanbul balık pazarından meyve-sebze hallerine kadar lezzet duraklarını araştırıp en iyi malzemeleri seçmiş.

Miso külahında gelen Boğaz palamudu tartar, mavi Dalyan yengecinden oluşan susam topları, kolyoz sashimi gibi lezzetleriyle bizi özel bir yolculuğa çıkardı.

Bir ara masamıza gelen şef Madonna ve Obama’ya yaptığı yemekleri anlatmaya başladı. Bizim gözler heyecandan kocaman oldu ama şef inadına mütevazi.

Tulum peynirinden yapılan gnocci denemesinin inanılmaz lezzetli olduğunu da söylemeliyim. Spago’nun atmosferinde kendinizi Beverly Hills’te hissetmeniz muhtemel.