Geçen gece bir gece kulübünde tam bizim karşı locamızda oturan bir çiftin birbirleriyle uğraşmalarını
izledim bütün gece. Konuşmalarını duyamadım tabii ki ama oturduğum yerden National Geographic’te bir
belgesel izler gibi merak uyandırdı bende. İlk olarak locada büyük bir kavga çıkınca bütün kulüp onlara
dönüp baktığı için biz de kendileriyle tanışmış olduk. Yan locadan birileriyle yaşanan atışma bana gösterdi
ki adam göz çapkınlığı yaparken yakalanmış, kadın da olay çıkarıyor. Kadın sanki sevgilisini yatakta basmış
gibi kulübün içinde bir sağa bir sola koşuşturmaya, durumu iyice dramaya dökmeye başladı. Sonra
adam birkaç dakikalığına kadını dışarı çıkarttı ve geldiklerinde hiçbir şey olmamış gibi birbirlerine sarılmaya, dans etmeye başladılar. Bütün gece çifti izlemediğim için neler olduğunu tam olarak anlayamadım ama kadın bir ara yine küstü. Adam onun etrafında dört dönüyor, bir şeyler söylemeye çalışıyor ama kadın buz gibi, dans bile etmiyor. Bir yandan da dans etmek için içi gidiyor, çünkü adam ne zaman arkadaşlarının yanına konuşmaya gitse kadın tek başına locada attırıyor. Bir çiftin gece dışarı çıkma maceralarını birbirlerine zindan edişini naklen izledim anlayacağınız. Hayattan yitirilen bir geceye daha şahit oldum. Bunun yerine ufak kıskançlıklardan vazgeçilse, kadın da erkek de poz kesmek yerine konuşmayı denese ne güzel olacak. Bazı ilişkilerde çiftlerin asıl görevlerinin hayatı birbirine zindan etmek olduğunu düşünüyorum. Dışarıdan bakıldığında çok da haksız değilim.
ÇEŞME'DE BİR ÖKÜZ
İzmir ahalisi Öküz ismine aşikâr, geçen sezon İzmir’in en popüler kulüplerinden birinin adı çünkü. İzmir’dekine gidememiştim ama Alaçatı Port’taki şubesine bayıldım. Port’taki diğer mekânların hepsinin kalabalığını toplasan, Öküz’deki kitleye anca ulaşırsın, öyle bir kalabalık. Çalınan şarkılara eşlik eden bir darbuka üstadı sayesinde eğlencenin dozu katlanıyor. Kalabalıktan mekânın tasarımını çok anlayamadım ama tuvaletleri gayet iyi döşenmişti. Mekânın ortasına asılan ve üzerinde “Peace” (Barış) yazılı bir gökkuşağı bayrağı da vardı. Mekânların bu şekilde LGBT desteği vermesi hikâyesi çok hoşuma gitti. Dünya’daki birçok eğlence mekânı bu şekilde gay dostu olduğunu belli eder ve desteğini verir.
KARAKÖY'DE EV YEMEKLERİ
Uluslararası bir markanın yöneticisiyken her şeyi bırakıp Dalyan’a yerleşen ve orada Cozy Dalyan adında
bir otel işleten Atalay Camcı, şimdi de Karaköy’den Galata’ya çıkan yolda ev yemekleri yapan Kulinata
adında bir yer açtı. Evlere servisi de olan mekânın yemekleri cidden anne elinden çıkma tadında. Evde yalnız
yaşayanlar için yaşadıkları yerin yakınında bu tip mekanların olması çok önemli. Eğer civarda oturuyorsanız
Ata’nın sohbetini de işin içine katıp mekânı kısa sürede mahalle kafenize dönüştürmeniz muhtemel.
THY BENİ BEĞENMİYOR MUSUN?
Havaalanına ne kadar erken gidersem gideyim THY’den bir türlü exit koltuğu alamayışıma Twitter’dan dert yandım. Hemen her hafta uçak kullanan biri olarak ne zaman THY ile uçsam, daha da erken gitmeye çalışıyorum ama yine yok, yine yok. Diğer havayollarında ise neredeyse her denemede bulabildiğim bu koltuğa THY’de ulaşmanın neden bu kadar zor olduğunu merak ettim doğrusu. Bana havayolundan yine Twitter’dan gelen cevapta exit koltuğun inisiyatifinin havalimanı check-in bankosu kontrolünde ve
belli kriterlere tabi olduğu söyleniyordu. Yani THY diyor ki “Siz bizim exit’imizi hak etmiyorsunuz!” Acaba havayolu çalışanlarının exit koltuk vermeleri için kriterleri nedir, tercih ettikleri bir saç modeli var mıdır, kıyafet olarak ne tarz şeyler severler, belli bir vücut standartları var mıdır? Nasıl olsa sürekli uçuyorum, bir dahakine çalışıp geleyim!