X

ADANA İL SINIRI; Bütün arkadaşlarımın yaz boyu check-in yaptıkları fakat Alaçatı’da olduğum için gitmeyi başaramadığım mekân, bu dönemde popüler olup daha büyük yeni bir yere taşınmış. Normalde kebapçı kafasına çok da girmeyen Nişantaşı mensupları bile buraya sık sık geliyor. Mekân sayesinde kebapçıda doğum günü kutlamak moda oldu desem yalan olmaz. Mezeleri de dahil her şeyi fena halde lezzetli, uyarımı yapayım!

 

 

 

DEM KARAKÖY; Çay seven bir ülkede açılabilecek en akıllıca mekânlardan biri olarak bu çay kafe bir de rahat düzenlemesiyle gayet iyi olmuş. Yeşil, beyaz, kırmızı derken 60 çeşit çay arasından neyi seçeceğinizi şaşırabiliyorsunuz tabii. Mekân sadece çay odaklı hazırlanmamış, birlikte güzel tüketilecek simit -

 

peynir, börek çeşitleri ve kurabiyeler var. Hindistan cevizli Japon pudingi ve çaylı kek favorilerim arasında.

 

 

 

YENİ LOKANTA; Dekorasyon olarak eski görünümü verilmek istenmiş ama mönüsündeki zencefilli-cevizli havuç ezmesi, vişneli bulgur salatası, fındıklı sütlaç gibi füzyon ürünleriyle adının başındaki “yeni”yi nereden

 

aldığını açıklıyor. Ben kuru patlıcanla doldurulmuş mantısını deneyip bayıldım. Mönüde 4 tane ana yemek var ama meze çeşitleri olayı bitiriyor zaten.

 

 

 

IFW ZAMANI

 

 

 

MERCEDES Benz Fashion Week zamanı dedikodularıyla beraber geldi çattı. Yine memnuniyetsizlikler, “Şöyle değil böyle olsun”lar havada uçuşuyor. Yer olarak Kuruçeşme’nin seçilmesi Nişantaşı çevresinde yaşayan moda insanlarını biraz yoracak. Fakat bu sene genelde yeni tasarımcıların katılıyor olması çok cesaret işi gibi geldi bana. Benimse konuyla ilgili en merak ettiğim şey moda haftası zamanı bir sürü defile izliyoruz, sonra o kıyafetleri kimsenin üzerinde göremiyoruz. Kim alıyor, kim giyiyor bu genç tasarımcıların üretimlerini, nasıl ayakta kalıyorlar, nerede satış yapıyorlar? Ben bu sene asıl bu soruların peşine gideceğim galiba.

 

 

 

HAVALARA UYGUN MÜZİK

 

 

 

Bu ara favori albümüm Pink Martini’nin Get Happy’si. Dışarıdaki hava ne kadar gri olursa olsun evinizin içinde tatlı bir caz orkestrası sabahınıza katkıda bulunuyor sanki. Grubun kurucusu, piyanisti ve şarkı yazarı Thomas

 

Lauderdale, Harward Üniversitesi çıkışlı bir edebiyatçı olduğu için sanırım, ortaya çıkan albümlerinin tadı hep bir ayrı oluyor. Bu albümde ekstra sevinmeme yol açan bir Rufus Wainwright düeti de bulunmakta. Albümün içindeki melodilere kapılırsanız bu kış daha kolay atlatılabilir.

 

 

 

SOSYETİK EVENT

 

 

 

PERŞEMBE günü Abdi İpekçi’deki Desa mağazasında Begüm Şen’in ev sahipliğinde bir event yapıldı. Olay direkt sosyetenin içinden gelişince ne giyeceğim sorunsalı biraz kasıyor ama bu konu beni yıldıramadı ve davete katıldım. Mekândan içeri girdiğimde Begüm Şen konukları gelmeden bir şeyler atıştırıyordu. Begüm Hanım beni görünce, “Bak Oben, ben sosyete değilim, neler yiyorum” diye dalga geçerek önündeki döner porsiyonu gösterdi. Tabii ki masada dolu bir şampanya kadehi de ortam yaratmıştı. Konuya dair çok güldük, çünkü ülkemizde sosyete kavramı kraliyet yaptırımlarıyla eşit anılıyor neredeyse. Öyle olunca döner ve şampanya ikilisini öğle yemeği olarak seçen Begüm Hanım bir anda sıcaklığıyla ortamı fethetti. Zaten kendisiyle en baştan iyi ki konuşmuşum, davetliler gelmeye başlayınca mağazanın içi bir anda fazla kalabalıklaştı. Bu sayede Begüm Şen’in sosyetede çok sevildiğini anladım ama bu beni şaşırtmadı doğrusu.