Sıradan biri ya da dünya starı olmanızın hiçbir şeyi değiştirmediği noktalar var. Aşk da o noktalardan biri. Sonunda Rihanna da aşk uğruna dayağını yiyor oturuyorsa düşünecek çok bir nokta yok aslında. En son Jennifer Lopez Glamour Dergisi’ne verdiği röportajda “İlişkiye kaos gerekli, aşk çıkan kıvılcımlarla güzel“ demekten geri durmamış. Yani diyor ki hanımefendi; arada birbirimizi yemezsek, entrika olaylarına girmezsek ben o ilişkiden bir şey anlamam. Çok değişik bir şey söylemiyor aslında, aşk hakkında açıklama yapma ihtiyacı olan herkesin dilinde üç aşağı beş yukarı aynı şeyler. Nedense kavgasız gürültüsüz ilerleyen aşk, hikâyeden sayılmıyor. Sıkıcı bulunuyor, tutkusu eksik deniyor ama aslında sadece şiddeti eksik olduğu için tekdüze geliyor. Normalde ne kadar uzak dursak da hayatımızın bir köşesinde şiddeti istiyoruz galiba. Kimi karşısındakine kendini savunurken iyi hissediyor, kimi de gerilim seviyor. Sonuç olarak şiddetli aşktan hoşlanıyoruz aslında ama bu tip ilişkilerde ipin ucu maalesef kaçıyor. Tatlı tatlı atışmak bir süre sonra yetmiyor tabi. İnsanoğlunun mantığı klasik, bir süre sonra azla yetinmiyor tabii.




Yüzen zevksizlik




Dün sabah biruyandım, Twitter’ın ana konusu mor mu pembe mi olduğu tam anlaşılamayan yeni vapur-feribot


arası gemilerimizdi. İlk bakışta herhalde biri photoshop aracılığıyla dalga geçiyor diye düşündüm ama Kadir Topbaş’ın hesabından yayınlanmış fotoğrafları görünce kal geldi! Evet, yeni gemilere kavuşmak çok iyi. Zaten koca bir boğaza sahip şehrimiz de deniz ulaşımını neden bu kadar az kullandığımızı anlamakta zorlanıyorum, belki bu gemilerin bir artısı olur. Ama renk seçimi neden bu kadar iddialı onu anlayamıyorum. Konu hakkında yapılan anketle karar verileceği söyleniyor ama olay böyleyse bile mor renkte yüzen devasa bir gemiye nasıl bir zevk ihtiyaç duymuş olabilir onu merak ettim. Oylamaya katmak için bile oldukça gereksiz, tuhaf ve çirkin bir renk. İstanbul gri oldu, AVM doldu diyoruz ama çözüm bu tip renklendirmeler de değil, yanlış anlaşıldık galiba!




OLAN-BİTEN




Parti Trendsetter dergisi yeni yıla girer girmez ilk partisini Happily Ever After‘ da verdi. Derginin yayın yönetmeni Didem Özgen bir parti gurusu olunca, ortamın sıcaklığı dışarının soğuğuyla yarıştı. David Şaboy‘un çaldığı gece Bebek’e güzel bir renk kattı.




DEDİKODU Chanel mağazasında çıkan karmaşa giderek büyürken gece âlemlerinde de en çok konuşulan


konulardan biri olma özelliğini sürdürüyor. Taraflardan hangisinin doğru söylediği net olarak anlaşılamasa


da asıl merak edilen tanesi 27 bin TL’ye satıldığı söylenen sahte elbiseleri kimin aldığı merak konusu.


SUSHI Nişantaşı’nda kısa bir sezon açık durmasına rağmen sushi’lerinin bağımlısı haline geldiğimiz Lilu’nun ustası artık Atiye Sokak’taki Hardal’da hizmet veriyor. Hardal’a gidip suşi yemek alışkanlıklarınız arasında olmayabilir ama kolay alışılır bence. Mekân kış günleri için özel narlı margarita da hazırlıyor.




Nemfomanyak izdihamı




LARS Von Trier’in Deccal ve Melankoli ile girdiği aykırı yolun en tepesindeki eser Nemfomanyak, basına sızan görüntüleriyle ilgi çekmeye başlamıştı. Ardından yayınlanan fragmanı bile deli bir etki yaratırken filmin


gösterileceği! Film Festivali’nde bir izdiham yaşanıyor. Filmin biletleri çoktan tükenirken herkes birbirine


davetiye sormakta ya da !f yetkililerinden ek gösterim haberi beklemekte. Seks delisi bir kadının doğumundan 50 yaşına kadarki cinsel serüveninin anlatıldığı filmin meraklısı biraz fazla anlayacağınız. Seks satar klişesini sanatla birleştirince kimse ağzını açamıyor Allah’tan.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR