Çeşme kültürüne son derece hâkim, gustosu olan ve yazın büyük bir bölümünü metropol hayatından uzak bir şekilde Ege kıyılarında geçirenlerin ortak bir görüşü var: Eylül Çeşme’nin en güzel zamanı! Ben haziran başında gelmeye başlayıp ağustos sonu gibi dönen çoğunluktan olduğum için daha önce bu yüzünü görmemiştim ama ciddi anlamda eylül ayı Çeşme’nin en iyi zamanıymış. Ne o kalabalığa girip hiçbir şey anlamadan Alaçatı sokaklarında zar zor yürümeye çalışıyorsunuz ne de birbirinden gürültülü beach club’larda güneşlenmeye. Bir sakinlik, bir huzur ki sormayın. Fun Beach’in zaman zaman ayağımı sokmakta zorlandığım denizi bile ısınmış, öyle düşünün. Ilıca Plajı’nın harika denizi kalabalıktan uzak ve bir sürü


turist dolu. Sokaklarda daha fazla turist görüp şaşırınca, yıllardır Alaçatı’da yaşayan arkadaşım söyledi, İstanbul ahalisi Alaçatı’yı keşfetmeden önce Çeşme’ye gelen turist sayısı çok daha fazlaymış. Sürekli sakin bir hayat yok tabii, buluşmak isteyenler için eğlence noktaları yine açık. Alaçatı Port’un eğlencesini bütün yaz olduğu gibi şimdi de kimseye kaptırmayan Öküz bayram dönemine kadar açık. Alaçatı’nın içinde ise hafta sonları gidebileceğiniz bir Tektekçi olduğunu hatırlatayım. Bunun yanı sıra Ferdi Baba, Ada Balık, Kalamarya gibi rakı-balık muhabbeti yapabileceğiniz irili ufaklı bir sürü balıkçı varken Çeşme’ye gelmek için en iyi dönemlerden birini kaçırmayın!




Gariplikler ve güzellikler




- Bülent Ersoy bir televizyon programında Lady Gaga hakkında konuşurken, “Kendisinin ahım-şahım bir sesi yok” gibi cümleler kurduğu zaman Diva’nın zamanında Petek Dinçöz’ü yere göğe koyamayışını hatırladım. Pop müzikte ses kriteri Petek ise haklı tabii.




- Eylül hüznüne yakışan harika bir şarkı geldi Pinhani’den; Dur Söyleme. Şarkının sakinliğine ve her


zamanki gibi Sinan Kaynakçı’nın vokaline bayıldım. Müzik dünyasına kattıkları renkten çok hoşlanıyorum açıkçası.




- 10 Kasım’da piyasaya çıkacak Whitney Houston albümünün konser kayıtlarından oluşacak olması beni çok mutlu etti. Hem kendisinin ilk kez bir konser albümü olacak hem de inanılmaz konser performansına bir kere daha bakıp ağlayabileceğiz.




Erkek hizmetçi çılgınlığı




Yıllar önce bir festivalde senin yerine içki kuyruğunda bekleyecek ya da rahat izleyemediğin yerlerde seni sırtına alacak çalışanlar olacaktı ama bu hayal gerçekleşemeden Twitter ortamında çıkan tartışmalar yüzünden iptal olmuştu. Bir kısım medya olayı insanları köle gibi kullanmanın çirkinliğine ikna ederken diğer kesim de para karşılığında sunulan bu hizmetin doğruluğuna inanmıştı. İşte durumu doğru bulanlar için bulunmaz bir fırsat olarak görülebilecek yeni bir oluşum başlamış. Seksin asla konuya dahil olmadığı konularda hizmet veren erkek hizmetçiler, San Francisco’da iki kadının kurduğu bir şirket aracılığı ile saati 125 dolardan kiralanıyor. Daha çok kadınların yararlandığı bu hizmette yağmurda şemsiye taşımak, su getirmek, tırnaklara oje sürmek gibi birçok “çekici” seçenek var. Çalışanların hepsinin çekici erkekler olduğu düşünülürse İstanbul’da aynı hikâye başlasa iş nerelere giderdi diye düşünmekten alamadım kendimi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR