Cuma-cumartesi İstanbul geceleri yine hareketliydi. Ben cuma akşamını The Plaza Cento Per Cento'da Erol Evgin'e, cumartesiyi de bu sezon kapılarını açan My Caberet'de Cenk Eren'i izledim. İkisini de yıllardır takip eden biri olarak dilim döndüğünce sizi o gecelere götürmeye çalışacağım...




Erol Evgin'i çoğaltabilsek


Dile kolay aynı mekânda 10 koca sene sahneye çıkmak. Ne yapsak, ne etsek de bu adamdan çoğaltsak diye düşünüyorum Erol Evgin'i izlerken. Başka bir şey. Her zaman şık, her zaman zarif, her zaman saygılı. Anlattığı anılar, fıkralar hepsi yerli yerinde. Söylediği şarkıların tadı bir başka. Bıkmadan usanmadan yıllardır izliyorum ben Erol Evgin'i. O gece beni dansa kaldırdı. O an "Şu an eminim beni bazı kadınlar boğmak istiyordur" diye geçirdim içimden. Çünkü gerçekten bir dönem öncesi tüm kadıların sevgilisi. Hepsi âşık. Haksız da sayılmazlar. Eğer izlemediyseniz gidin izleyin ve hafızanızda güzel 1-2 saate yer açın. Gülen bir yüzle mekândan ayrılacaksınız garanti verebilirim.




Anlattığı anılar ve fıkralardan bazıları


-Genç kızlar yolumu kesip imza istiyorlar. Sonra da "Annem için, anneannem için" diyorlar. Geçen yıl Mısır'a gittim Sfenks tanıdı beni. "Erol Ağabey biz senin şarkılarınla büyüdük" diye. Öyle bir durum var. Ben de benim şarkılarla büyüdüm.




-Adile Naşit'e bazen açık seçik fıkralar anlatırdım. Bütün bedeniyle gülerdi. Ağlarken de yine bütün bedeniyle ağlardı. Bir akşam onun evine gittim. Televizyonda film izliyor. Nasıl ağlıyor bütün bedeniyle yine. Bir baktım kendi oynadığı film. "Adoş sen bu filmi ezbere biliyorsun" dedim. Bana "Olsun çok dokundu" dedi.




-Temel'e demişler "Temel seni evlendirelim. Bak Suriye karıştı. Sana oradan bir kadın bulalım" Temel de "Acele etmeyin uşaklar Ukrayna da karıştı" demiş.




-Temel'e sormuşlar "Türk kadınları mı Rus kadınları mı?" diye. Temel hiç düşünmeden "Türk kadınları" demiş sonra da "Eğer düşünürsem Rus kadınları derim" demiş.




-Osman Mütfüoğlu girmemiş daha hayatıma kolestrol nedir bilmiyorum. Yiyorum-içiyorum mutluyum yani.




-Erzurum'da Faytoncu Turan ile arkadaş olduk. Turan'ın atları bakımsızlıktan bir deri bir kemik. Müşteri bekliyor. Bir karı koca geldi 150'şer kilo. Leblebici yokuşuna çek" dedi müşteri. Turan atlara baktı, müşterilere baktı. Sonra "Ağabey arkadan dolanın da hayvanlar sizi görmesin."




-Torun dedesine soruyor "Dede sen evlenirken anneannemden elektrik aldın mı?" diye. Dede de "Oğlum biz evlenirken gaz lambası vardı, gaza geldik" diyor.




-Bizim evde Gürcü bir kadın var. Kadına "Sabah 8'de kahvaltı hazır olsun" diyorum. Bana "Uyanamazsam Allah aşkına siz beni beklemeyin başlayın" diyor. Şimdi gazeteler geliyor bir tane eksik gelmiş o gün. Ben de duyuyorum içeriden kadın soruyor "Haydar Efendi yok mu?" diye. Haydar Dümen'i okurmuş bizimki.




-Yarın biraz ballandıra ballandıra anlatın. "Sesi değişmemiş, adam hâlâ yakışıklı, 2 saat şarkı söyledi hiç durmadın" diyerek geceye son verdi.




Pavyon sonrası Cabaret iyi gelmiş


Gece hayatının krallarındandı Cenk Eren de. Erol Evgin sonrası Cenk Eren de bana çok iyi geldi. Çünkü sahne adabını çok iyi bilen, kıyafet konusunda her zaman şık olan, sahnede her detaya hâkim olan nadir isimlerden. My Pavyon'dan sonra bu sene My Cabaret ile Etiler'de izleyicisinin karşısında. Bence biraz ara verip böyle bir değişiklik yapması Cenk'e çok iyi gelmiş. Mekânın enerjisi onu daha da yükseltmiş. Mekan çok güzel, dekor harika. Şovlar süper. Cenk Eren'in sahnesi tartışmasız güzeldir. Çok iyidir. Ama itiraf etmem gerekirse birkaç yıldır keyifsizmiş meğer. Ben cumartesi gecesi özlediğim Cenk'i izledim. Gerçekten muhteşem bir gece yaşattı gelen izleyiciye. Gidin izleyin pişman olmayacaksınız derim.




Gözlüğünü kırdım


Sahne öncesi kuliste ziyaret ettiğim Cenk'in okuma gözlüğünü kırdım. Evet nazar zannediyorum ki. Bu arada kulis çiçekten geçilmiyordu.




Cenk'in tavsiyeleri


Pavyon ile karşılaştırma yaparsam yemekler çok başarılıydı. Masaların üzerine serilmiş burçları anlatan örtüler dikkat çekiciydi. Ve masalarda duran "Cenk Eren'den notlar"da çok akıllıca düşünülmüştü.




Günü birlik Londra


CUMA günü 3 konsolosluk sarı toz nedeniyle alarma geçmiş ama biz yine de akşamına Londra Konsolosluğu'nda gitmek için hazırlıktayız. Günü birlik Londra seyahati için Tepebaşı'nda konsolosluğun önündeyiz. Kimlikleri gösterip girmek için herkes sırada. İçeriye giren herkesin de dilinde "Gelmişken 3-5 senelik vize de verseler ne güzel olur" tadında cümleler kuruluyor. Pasaport ve uçak bileti şeklindeki davetiyeleri, İngiliz askerlerin karşılaması sonrasında Copurs London'un 2015 koleksiyonu sergilendi. Özge Ulusoy'un gelinlikle final yaptığı defilede yanımda Erol Kaynar oturuyordu. Erol Bey'in yorumu "Klasik İngiliz tarzı, yanılmadım" dedi. İkoncanların ilgisini çekecektir. Bu arada defile sonrasındaki after parti de çok hareketliydi. Özellikle Londra konsolosluğunda böyle bir duruma izin verilmesi ise uzun süredir görülmeyen bir durumdu.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR